Haber Detayı
Odatv Sumud Filosu'ndan bildiriyor... Kaptan tek tek anlattı: Geceleri teyakkuz halindeyiz
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukaya karşı yola çıkan Küresel Sumud Filosu’ndaki Maria Cristina isimli teknenin kaptanı Hüsamettin Eyüpoğlu, içinde bulundukları koşulların detaylarını Odatv'ye anlattı.
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı kırmak ve insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nun, kaynağı belirsiz dronların takip ve tacizinde olduğu bildirildi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı'dan yapılan açıklamada ise 50 gemiyle yol alan filo, "İsrail, gemilerin aktif bir savaş bölgesine girmesine ve yasal deniz ablukasının ihlal edilmesine izin vermeyecek" ifadeleriyle tehdit edildi.Tunus'ta İsrail'in iki ayrı dron saldırısına uğradıktan sonra yelken açan filodaki Maria Cristina isimli teknenin kaptanı Hüsamettin Eyüpoğlu Odatv'ye konuştu. "Bir nöbet bu insanlık nöbeti bu..." diyen Eyüpoğlu bir öğretmen.
Eyüpoğlu, altı kişiyi taşıyan Maria Cristina'nın kaptanlığını üstleniyor.Her akşam dronlar tarafından takip edildiklerini belirten Eyüpoğlu, "Bu dronların bir kısmı belki Avrupa Sahil Güvenliği'ne bağlı olabilir.
Fakat bir kısmının İsrail'e bağlı oldukları da sürpriz değil bizim için." dedi.'TEYAKKUZ HALİNDEYİZ'Daha önce hem Sumud Filosu'nun hem de ablukayı kırmak için daha önce yola çıkan filoların drone saldırılarına maruz kaldığını hatırlatan Eyüpoğlu, tacizler karşısındaki tutumlarışı şöyle özetledi:"Geceleri teyakkuz halindeyiz.
Güvertede her zaman üç kişi dron gözetliyor.
Herhangi bir şey olduğunda bazı protokollerimiz var.
O protokolleri uygulamak üzere herkes teyakkuzda oluyor geceleri.Bu hareketin mantığı 'non violence' olması.
Yani şiddetsizliği öncelemiş bir hareket.
Dolayısıyla bize şiddet uygulandığında karşı şiddet uygulayarak kendimizi güvenliğe almak gibi hiçbir tedbirimiz yok.
Yani biz bize şiddet uygulandığında sadece bekleyeceğiz ve onların bu şiddeti sonlandırmalarını isteyeceğiz.
Ama başka tedbirlerimiz var.
Yani 'Yangın anında ne yapmamız gerekir?', 'İsrail askerleri tarafından bir teknemize baskın yapıldığında ne yapmamız gerekir?' gibi durumlara karşı maddeler halinde tek tek defalarca çalışıyoruz."Akdeniz'in ortasında, Girit'in güney ucuna ulaştıklarını belirten Eyüpoğlu, "Teknemizde süper bir adam olan Rodrigo, Mısırlı Alman vatandaşı Eşref, Balıkesir'den aile hekimi Ergün Akpınar hocam, Almanya'dan aktivist Hakan Kaya, İtalya'dan Jeo ve benimle birlikte altı kişiyiz.
Çok duyguluyuz, çok keyifliyiz.
Burada yaşananları anlatmak çok zor gerçekten.
Yolumuzun nereye vardığını biliyoruz.
Denizin öte tarafında Gazze'deki insanların ne duygularla bizi beklediğini biliyoruz.
Bu bizi çok heyecanlandırıyor." ifadelerini kullandı.'TEKNEMİZ YAŞLI AMA ÇOK TATLI'Yola çıktıkları ilk üç gün zorlandıklarını belirten Eyüpoğlu, içinde bulundukları durumu tebessüm ederek şöyle anlattı:"Hepimiz netice olarak belli ortamlara, belli imkanlara, belli standartlara, lükslere sahibiz karada.
Bunların hepsini terk ettik.
Şuan çok küçük bir ortamda yaşıyoruz. 10 gündür duş alamıyoruz, deniz suyuyla duş almaya çalışıyoruz.
Ergün Bey 'açım aç' diyor (Gülümseyerek).
Yemek yiyeceklerimiz var fakat yemek istemiyoruz yani gerek yok, kendimizi şartlamıyoruz.
Daha çok kuru gıdalarla besleniyoruz.
Ama gerçekten çok çok başka duygular bunlar, tarif etmesi zor. 10 metrelik bir teknedeyiz ve teknemiz çok yaşlı.
Ben 52 yaşındayım.
Teknemiz benden altı yaş genç.
Ama çok iyi bir denizci tekne.
Çok da tatlı bir tekne bu arada.'FIRTINALI BİR HAVA BİZİ BEKLİYOR'Yola ilk çıktığımız günden bu yana yaklaşık 20 noktada rüzgarlarla karşılaştık.
Bu iki, iki buçuk metre yaklaşık bazen üç metrelik dalgalar demekti.
Belki dört metre biraz daha fazla bazen.
Fakat deniz işinde bütün tekneler çıkabilir.
Yani denizde iki metre üç metre beş metre çok fark etmez.
Önemli olan teknenin denizci olmaması.
Yelkenli teknelerin salmaları vardır ve onlar kendilerini dalgaya karşı muhafaza ederler.
Yani 'hacı yatmaz' vardır ya onun gibi düşünün.
Su nereden gelirse gelsin bu tekneler devrilmezler genelde.
Dolayısıyla biraz da iyi bir yelkenciniz varsa bir şey olmaz.
Bu metrenin teknelerle insanlar okyanusları aştılar.
İnşallah biz de bu yola aşacağız ama önümüzdeki günlerde çarşambadan sonra yanlış hatırlamıyorsam biraz fırtınalı bir hava bekliyor.
Bizim de rotalarımızı fırtınalı havanın kıyıcığından geçerek ayarlamamız lazım."'AİLEMİ ÖZLEDİM'Ailesini özlediğini belirten Eyüpoğlu, "Ailemle iletişim halindeyim her gün.
Oğlum var Yusuf Selim 15 aylık oldu artık.
Kızım Azra, ikinci oğlum Deniz Asaf, birinci oğlum Ahmet Esat ve en büyük kızım Enise.
Enise ve Ahmet Avrupa'dalar.
Enise İngiltere'de Ahmet İsveç'te, Eşim Fatma ve diğer çocuklarım Bursa'da... 25 Ağustos'tan beri onlardan uzağım.
Yaklaşık 25 gün teknelerin hazırlanması için yardımcı oldum.
Şimdi de işte yola çıkmış oluyorum.
Yani özlediklerimiz var tabii ama eşim çok büyük destek verdi gerçekten.
Eşim 'Ah ama yalnız gidiyorsun.
Seni kıskanıyorum' dedi bana.
Bir bebeğimiz olmasa o da gelirdi.
Endişeleniyorlar tabii ki ama halimiz ortada.
Her defasında konuşuyoruz.
İnternetimiz var.
Starlink var buraya bağlı.
Dolayısıyla bir derdiniz yok.
Biz de bu dünyada yaşıyoruz.
İstediklerimiz, ailelerimiz var.
Bu modern ve kapitalist dünyanın bizi bağladığı birçok şey var." diye konuştu.'SİYONİZM BELASI DÜNYAYI İFLAH ETTİ'Eyüpoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"'Bütün bunları bırakıp yola niye çıkıyorsun?' diye sorabilirler insanlar.
Bu konuda şunu söylemek istiyorum.
Ben öğretmenim yıllardır.
Hala talebelerim var.
Onlara kanser hücresinden bahsederdim.
Kötülük ve adaletsizlik, kötülük ve zulüm bir kanser hücresine benzer.
Eğer siz o hücreye zamanında müdahale etmezseniz o hücre vücudun her tarafını sarar.
Ve bu artık doyumsuzluğa dönüşür.
Yani artık kanser hücresi doymaz.
Yanındaki hücreyi de kanser hücresine haline dönüştürmek için çalışır.Sizin yaşadığımız bu şey, Siyonizm belası maalesef dünyayı iflah etmiştir.
Ve eğer dünya özgürleşmek istiyorsa, eğer dünya daha özgür, daha adil bir yer haline gelmek istiyorsa bu olmayacak.
Bu bir ütopya, farkındayız, biliyoruz...
Fakat daha iyi bir dünya istiyorsan, Gazze'nin bize sunduğu bu özgürleşme şansını şansını kullanmak zorundayız."'MESELEMİZ DİN DEĞİL'"Gazze bütün insanlığa kendini feda ederek insanlığı hatırlatıyor." diyerek 'Gazze meselesini' çok önemsediğini vurgulayan Eyüpoğlu, "Buradaki kimse dini hiçbir şeyden bahsetmiyor.
Burada inançsızlar var, Hristiyanlar var, Yahudiler var, Ateistler var, Budistler var...
Meselemiz din değil.
Mesele insanın özgürlüğü.
Yani insanın en kutsal şeyi.
Bizim elimizden bunu alıyorlar." dedi.'ACI ÇEKME ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ BİLE ELİMİZDEN ALIYORLAR'Eyüpoğlu sözlerini şöyle noktaladı:"Ahmet Kaya bir şarkısında 'Acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimiz de' der.
Bakın, acı çekme özgürlüğümüzü bile elimizden alıyorlar.
Hem de senin öte tarafında göz göre göre katledilen insanların acısını yaşayamıyoruz.
O kadar bayağılaştırdılar.Bütün bunların farkında olmamız lazım.
Mesele insanlık meselesi.
Lütfen Türkiye'nin bu bu kutuplaşmış, birbirini ötekileştiren havasından inşallah bu Gazze bize buna vesile olur."Büşra İlaslanOdav.com