Haber Detayı
Bavyera mutfağının en neşeli hali: Münih’te Oktoberfest I A. Nedim Atilla yazdı
Dev çadırlar, binlerce bira, geleneksel sosisler ve pretzeller… Oktoberfest, Münih halkının neşesini ve eğlence tutkusunu dünyaya yansıtıyor.
Dünyanın birçok yerinde Almanya denildiğinde akla ilk gelen sahne, dev bira bardaklarını kaldıran erkeklerin lederhosen* içinde, kadınların ise rengârenk dirndl* elbiseleriyle dans ettiği Oktoberfest’tir.
Bu şenlik, sadece dışarıdan bakıldığında bir eğlence olarak görülse de, aslında Almanya’nın kültürel belleğinde çok daha köklü bir yere sahip.
Oktoberfest 2025 geçen cumartesi başladı, 5 Ekim’e kadar Münih’te devam edecek.
Münih’in kalbinde her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Oktoberfest, sadece litrelik biralarıyla değil, her çadırın kendine özgü atmosferi ve mutfak kültürüyle de dünyanın en dikkat çekici gastronomi festivallerinden biri.
Festivalde, bira çadırları adeta birer gastronomi sahnesine dönüşüyor… Oktoberfest içi başka tanımlamalar da var.
Dünyanın en büyük “bira maratonu” – ya da bazılarına göre, “karaciğer sendromu”.
Kökeni, tam bir peri masalı gibi: 1810’da Bavyera Veliaht Prensi Ludwig (ki sonradan “Ben bira içeyim de tahtı sonra düşünürüm” diye I.
Ludwig oldu), Prenses Therese ile evlendi.
Düğün o kadar epikti ki, Münih halkı “Hediye mi istiyorsun?
Al sana at yarışı, dans ve sınırsız bira!” diye diye Theresienwiese denen çayırda bir parti patlattı.
Prenses Therese’nin adını alan bu alan, bugünkü festivalin “resmi sarhoşluk merkezi”.
O kadar eğlenceliydi ki, ertesi yıl “Bir daha!” diye tekrarlandı – sanki düğün değil, bira fabrikası açılışı gibi.Ben de üç kez katıldım Oktoberfest’e, emin olun, aynı düğün dernek havası coşkusu sürüyor.
Hem de alanda Bavyeralı’dan çok Amerikalı var!Zamanla bu “düğün afterpartysi”, eylülün üçüncü cumartesinden ekim ayına kadar süren bir “ulusal sarhoşluk bayramı”na evrildi.
Adı “Ekim Festivali” ama niye eylülde başlıyor?
Basit: Bavyeralılar “Sıcakken içelim, soğukta titreriz” diye düşünmüş herhalde.
Çadırlar mı?
Dev ahşap hangarlar – her biri 10.000 kişiyi yutar, içerde brass band’ler “Ein Prosit!” diye bağırırken sen litrelerce Oktoberfestbier’le dans edersin.Bira şartı?
Altın sarısı, yüzde 6 alkollü, “hafif” tatlı – yani “sarhoş ol ama ayakta dur” formülü.
Eğer bira içmeden gidersen, Bavyeralılar seni “Turist!” diye damgalar.
Maß (Mass diye okunur) biralar bu yıl 15.8 Euro… Açılışta atlı arabalar geçit yapıyor – sanki kovboy filmi ama bira fıçılarıyla.
Sonra lunaparktayız sanki… Dönme dolap, atlıkarınca ve “Bira dökme yarışması” (resmi değil ama geleneksel).Her yıl 6-7 milyon bira düşkünü akın ediyormuş.
Münih ekonomisi “Teşekkürler, cebimiz doldu!” diye sevinirken, hastaneler “Yine mi?” diye inliyor. 2023 rekoru: 7,2 milyon ziyaretçi, yani “Dünya nüfusunun binde 1’i burda!” Pandemi? 2020-21’de iptal, ama Bavyeralılar “Bira ertelemeyiz!” diye 2022’de coştu.
UNESCO mirası mı?
Evet, çünkü “sarhoş dansı” evrensel bir sanat.
Eleştiri?
Fazla içki, kavgalar ama festivalin sloganı “Prost! (Düşersen kalkarsın)”.Dalga geçerek başladık ama bugün artık yalnızca Almanya’nın değil, dünyanın en büyük halk festivali sayılıyor.
Her yıl milyonlarca ziyaretçi Eylül ayının ikinci yarısından Ekim ayının başına kadar Münih’e akın ederek, bira çadırlarının, geleneksel müziklerin ve Bavyera mutfağının atmosferini soluyor.Festivalin en çarpıcı yönlerinden biri, sabahın erken saatlerinde başlayan ve gece yarısına dek süren canlılık.
Münih’in Theresienwiese meydanında kurulan dev çadırlarda, bira sadece içilmez; ritüelleşmiş bir paylaşımın parçasına dönüşür.
Yerel biralar, dev litrelik bardaklarla sunulur.
Ancak Oktoberfest yalnızca bira üzerine kurulu değildir.
Geleneksel Bavyera mutfağı da festivalin kalbinde yer alır; tuzlu pretzeller, sosis çeşitleri, rostbraten ve tavuk çevirmeler, ziyaretçilerin damaklarını şenlendirir.Fotoğraf 20 Eylül Cumartesi günü öğle saatlerinde çekildi.Müziğin yeri de ayrı bir önem taşır.
Alphorn çalan müzisyenler ve pirinç üflemeli grupların tempolu ezgileri, festival alanını adeta bir açık hava konser salonuna dönüştürür.
Herkesin ayağa kalkıp dans ettiği anlar, Oktoberfest’in sosyal bağları güçlendiren yanını gözler önüne serer.
Çünkü burada insanlar yalnızca eğlenmek için değil, birlikte yaşamanın keyfini kutlamak için bir araya gelir.
Oktoberfest, Münih halkı için bir turistik etkinlikten çok kimliklerini yeniden hatırlatan bir ayna.
Geleneksel kıyafetler, yüzyıllardır değişmeyen tarifler ve şehrin enerjisi, Bavyera kültürünü hem korur hem de dünyaya tanıtır.
Oktoberfest, bira köpüğünden öte, bir yaşam biçimidir, dostlukların pekiştiği, kültürün yaşatıldığı ve Almanya’nın kendini dünyaya en neşeli haliyle anlattığı bir festival.
GASTRONOMİK LEZZETLER & YEREL TATLAROktoberfest’in en güçlü yönlerinden biri, Bavyera mutfağının geniş yelpazesi.
Festival alanında bira çadırlarında ve sokak stantlarında deneyebileceğiniz çok şey var.
Sıralayalım: Bratwurst (Bavyera usulü sosis) Çoğunlukla domuz veya ararsanız bulursunuz dana veya tavuk da var… Hardalla servis edilir.
Sıcak, baharatlı ve doyurucu.
İlk olarak 1404 yılında, Arnstadt Bakire Manastırı’nın bir anlatı kitabında adı geçmiş.
Martin Luther ve Goethe tarafından da beğenilmiş ve edebiyatta sıkça övülmüş.
Günümüzde bile, bu sosis, Alman mutfak elçisi olarak bilinmekte ve popülerliğini koruyor.
Bu sosisler, düşük yağ içeriği ve tuz, karabiber, kimyon, mercanköşk ve sarımsak gibi baharat ve çeşnilerin özgün kombinasyonuyla diğer Alman sosislerinden kolayca ayırt edilir.
Çadır içi stantlarda ya da festival alanı dışındaki sokak satıcılarında satılır. “Zur Bratwurst” çadırları gibi spesifik çadırlar isim verir.
Hendl (Tavuk Çevirme / Tavuk Izgara) Olgunlaşmış tavuk, gevrek derisiyle; doyurucu bir et seçeneği.
Büyük çadırlarda ya da “Hendlbraterei” isimli stantlarda; öğle sonrası en yoğun anlarda bile daha kolay bulunur.
Brezen / Pretzel (Tuzlu simit) Bavyera’nın simgesi; büyük, tuzlu, çıtır kabuklu.
Her çadırda ve yürüyüş yollarında satılır.
Arkadaşlarla ya da biraları beklerken ideal atıştırmalık.Käsespätzle Peynirli erişte türü; kremamsı ve lezzet yoğun.
Özellikle soğanlısı et yemekleri yanında iyi gider.Apfelstrudel … Özellikle akşamüstü veya öğle sonrası tatlı molası için; elmalı strudel sıcak ya da soğuk servis edilir.
Vejetaryen / vegan seçenekler… Geleneksel et ve süt ürünleri ön planda olsa da, festivalde ve bazı çadırlarda vegan/vejetaryen menüler artıyor; peynirli lezzetler, sebze garnitürleri gibi.
Öneriler sunalım şimdi de gitme niyeti olanlara… Festival sırasında sadece Münih’in altı geleneksel birahanesi (Augustiner, Spaten, Paulaner, Hofbräu, Hacker-Pschorr vs.) tarafından üretilen Oktoberfestbier / Märzen gibi özel biralar sunulur.
Hafif, baharatlı sosislerle veya çıtır simitle birlikte bir Maß (yaklaşık 1 litre) biraz ağır ya da yoğun olabilir; bu yüzden öğle öncesi daha hafif seçenekler tercih edilebilir.
Tatlı veya şekerli bir şeyler (örneğin apfelstrudel) bira sonrası sindirimi kolaylaştırıcı bir tatlı molası olabilir.
Özellikle ünlenmiş çadırlar öğle sonrası çok kalabalık olur.
Yemeği rahatça yemek istiyorsanız öğleden önce ya da hafta içi sabah saatleri daha huzurlu.
Büyük çadırlarda yer bulmak zor olabilir; bazı restoran-çadırlar yemek siparişini oturduğunuz masaya geliyor, bazıları ise “ayakta stantlar” olarak hizmet veriyor. 2025’te bira fiyatları yukarı yönlü olmuş durumda, bir Maß biranın fiyatı önceki yıllara göre daha yüksek… Festival havası içinde yoğun et ve bira tüketimi sonrası hafif bir tatlı ve biraz yürüyüş her zaman iyi gelir.Peki hangi çadırda ne yenir, hangi tatlar öne çıkar?
İşte festivalin öne çıkan çadırları ve menüleri üzerine kapsamlı bir rehberSchottenhamel Çadırı – Açılış Buradaydı. : Festivalin resmi açılışı burada yapılır.
Belediye başkanı ilk fıçıyı burada açar ve “O’zapft is!” diyerek Oktoberfest’i başlatır.
Geleneksel ve köklü bir çadırdır.
İlk kez Oktoberfest’e gidecek olanlar için mükemmel; hem atmosferi hem menüsüyle klasik bir deneyim sunar.Hofbräu Festzelt – Uluslararası Buluşma Noktası.
Münih’in ünlü Hofbräuhaus’una ait bu çadır, en kalabalık ve turist dostu alandır.
Dev kitleler, yüksek tempolu müzik ve uluslararası ziyaretçiler burada bir araya gelir.
Sosyalleşmek isteyen, kalabalığı seven ve hem klasik Alman hem de daha evrensel tatlar arayanlar için iyidir.Augustiner Festhalle – Geleneksel Bira… Augustiner birası sadece tahta fıçılardan servis edilir; bu, festivalin en otantik deneyimlerinden biridir.
Yerel halkla aynı sofraya oturup gerçek Bavyera mutfağını tatmak isteyenlere iyi gelebilir.Hacker-Festzelt – “Bavyera Cenneti” İç dekorasyonu mavi gökyüzü ve bulutlarla süslenmiş; “Himmel der Bayern” (Bavyera’nın cenneti) olarak anılır.
Hem romantik hem de neşeli bir çadır.
Eğlenceli ve görsel açıdan enteresan bir ortamda yemek isteyenler için ideal.Paulaner – Winzerer Fähndl… En büyük çadırlardan biridir ve Paulaner’in festival birası burada zirve yapar.
Büyük gruplarla gelen, doyurucu porsiyonlar ve güçlü bir bira eşliğinde eğlence arayanlar için iyidir.Armbrustschützenzelt – Okçuların Çadırı… Diğer çadırlardan farklı bir mönü var burada… Ördek rostosu (Entenbraten), dana eti yemekleri, geleneksel et suyu çorbaları...
Festival boyunca uluslararası okçuluk yarışmaları burada düzenlenir.
Yemekle birlikte spor kültürünü de yaşamak mümkündür.Fischer-Vroni – Balık Tutkunlarının Cenneti… Burada öne çıkan lezzetler; şişe geçirilmiş ve kömür ateşinde kızartılmış uskumru (Steckerlfisch), alabalık ve diğer balık çeşitleridir.
Oktoberfest’in ağır et yemeklerinden farklı olarak deniz ürünleriyle öne çıkan tek çadırdır.
Bendeniz burayı tercih ederim.
Balık sevenler, daha hafif ve alternatif tatlar arayanlar bu çadıra gelir.Ochsenbraterei – Dana Rostosu Geleneği… Festivalin simgelerinden olan dana rostosu, çeşitli et yemekleri, kök sebzeler ile tüketiliyor.
Bu çadır 1881’den bu yana dev bir boğa çevirmesi- rostosu hazırlamakla ünlü.Oktoberfest denilince akla gelen ilk şey dev bira bardaklarıdır.
Festival, sadece yemekleriyle değil, çeşit çeşit Bavyera biraları ve geleneksel içkileri… Oktoberfestbier (Festival Birası): Özel olarak Oktoberfest için üretilir, altın rengi, orta gövdeli ve yüzde 6–6,5 alkol oranına sahip.
Schottenhamel, Paulaner, Hacker-Festzelt çadırlarında genellikle 1 litrelik dev bardaklarda (Maß) sunulur.Helles (Bavyera Lager)… Açık renkli, hafif ve içimi kolay lager birası.
Gün boyu yemekle eşlik edebilir.
Augustiner Festhalle, Armbrustschützenzelt çadırlarında.Dunkel… Karamel ve çikolata aromalı, koyu renkli bira.
Daha yoğun ve aromatik bir tat sunar.Weißbier… Buğdaydan üretilmiş, hafif mayhoş ve meyvemsi aromalı bira.Radler (Bira-Limon Karışımı)… Yarı bira, yarı limonata; hafif ve ferahlatıcı.
Benim insanların neden içtiklerini anlamadığım bir lezzet.
Festivalin kıyafetlerini anlatayım biraz da… Münih’in her yıl düzenlenen Oktoberfest’i, sadece bira festivali değil, aynı zamanda Bavyera kültürünün yaşayan bir sahnesi olarak görmek gerek.
Festivalin vazgeçilmez simgeleri olan Dirndl ve Lederhosen, gastronomik deneyimle birleştiğinde bu sahneyi tamamlayan en önemli unsurlardan biri.Bir zamanlar köylülerin ve avcıların dayanıklı iş kıyafeti olan Lederhosen, bugün Bavyera kültürünün en bilinen sembollerinden.
Özellikle Münih’teki Oktoberfest sayesinde, bu deri pantolon artık sadece yerel halkın değil, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin de gardırobuna girmiş durumda.Günümüzde Lederhosen, turistik bir kostümden öte, bir tür kimlik ve aidiyet göstergesi olarak görülüyor.
Yerel halk, festival günlerinde gururla giyerken; turistler içinse bu kıyafeti edinmek, festivalin ruhuna katılmanın adeta bir anahtarı.
Münih’teki dükkanlarda ve butiklerlerde geleneksel işlemeli, el yapımı modellerin yanı sıra daha modern kesimlere sahip, modaya uyarlanmış versiyonları da bulunuyor.Lederhosen’in bu dönüşümü, yerel ekonomiye de katkı sağlıyor.
Her yıl binlerce turist, Oktoberfest öncesi Lederhosen ve Dirndl alışverişi yapıyor; bu da geleneksel tekstil atölyelerinden modern tasarım evlerine kadar geniş bir sektöre hareketlilik getiriyor.Dirndl ise kadınların giydiği geleneksel Bavyera elbisesidir.
Dar korsajlı üst kısmı, bele oturan kabarık etek ve önlükten oluşur.
Oktoberfest’te bu kıyafet sadece görsellik sağlamaz; aynı zamanda gastronomik bir deneyimin parçası hâline gelir.
Canlı renkler ve desenler, festival çadırlarında servis edilen yemeklerin renkleriyle uyum içindedir: tuzlu pretzellerin altın sarısı, Brathendl’in kızarmış kahverengisi, lahana turşusunun yeşili ve kırmızısı, Dirndl’ün renkleriyle adeta bir uyum içindedir.Önlüğün bağlanma şekli ise kadınların medeni durumunu gösterir, bu da festivalde sosyal etkileşimleri etkiler.
Sofralar sadece yemek yenen yerler değil, aynı zamanda tanışmaların ve sohbetlerin başladığı mekânlardır.
Dirndl, bu bağlamda hem estetik hem de işlevsel bir rol oynar.Bu uyum, Oktoberfest’i sadece bir tat ve içki festivali değil, kültürel bir tiyatro sahnesi ve gastronomik bir şenlik hâline getirir.
Ancak… Şu günlerde Münih’te en zor iş Acil servis hekimliği…Yemek Kültürü Araştırmacısı ve Yazarı A.
Nedim Atilla A.
Nedim Atilla’nın geçen hafta yayınlanan yazısını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız.https://www.odatv.com/gastroda/doner-savasi-anadolu-mirasi-ab-kapilarindan-donuyor-mu-120116081Odatv.com