Haber Detayı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin'in sesi oldu: Gazze için eşi görülmemiş bir üslup | Hande Fırat kaleme aldı
Türkiye cnnturk.com
25/09/2025 07:48 (3 ay önce)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin'in sesi oldu: Gazze için eşi görülmemiş bir üslup | Hande Fırat kaleme aldı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurul kürsüsünde mazlum Filistin halkının sesi oldu. Erdoğan'ın tarhi sözleri dünya basınında yer aldı. Hande Fırat o tarihi mesajların önemini ve köşesinde kaleme aldı. İşte merak edilen tüm detaylar...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80.

Genel Kurul kürsüsünden yaptığı konuşmada adeta Filistin halkının sesi oldu.Daha konuşmasının başında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbasın toplantıya bizzat katılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getirip, Sesi kısılmak istenen Filistin halkının hissiyatına tercüman olmak için buradayız dedi.

Bu ifadeler, Erdoğanın bu kez küresel sahnede Filistin davasını en ön sıraya koyduğunu gösteriyordu.

Üstelik yanında getirdiği Gazze fotoğraflarıyla birlikte verdiği mesajlar, sadece sözcüklerle değil görsel olarak da dünya liderlerinin vicdanına seslenen bir tablo çizdi:ARTIK GÖRMEZDEN GELEMEZSİNİZ BM kürsüsünden ilk kez bu kadar net bir biçimde soykırım kelimesini telaffuz etti.

Her saat başı bir çocuğun öldüğü vurgusu dünyaya yapılan güçlü bir sitemdi.

Üstelik bu sözleri söylerken Erdoğan, yanında getirdiği fotoğrafları delegelere göstererek anlatımını güçlendirdi.

Bu yaklaşım BM Genel Kurulda pek alışık olmadığımız bir yöntem.

Daha önce farklı liderler ellerinde grafikler veya belgelerle kürsüye çıkmış olsalar da Erdoğanın savaşın mağduriyetini anlatan fotoğrafları doğrudan sergilemesi, Gazzedeki insani dramı soyut rakamların ötesinde somut bir insanlık trajedisi olarak dünya gündemine taşıdı.

Bu hamle diplomatik bir manifesto niteliğindeydi: Artık görmezden gelemezsiniz.

Erdoğan, uluslararası topluma sorumluluğunu hatırlatırken sadece sözlere değil, görsellere de başvurarak vicdanlara dokunmaya çalıştı.

Özellikle Batılı ülkelerin İsraile destek veya sessiz kalma politikalarını üstü kapalı da olsa eleştirerek değerleriniz yara aldı mesajını verdi.

Nitekim konuşmasında, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan insan hakları, ifade özgürlüğü, adalet gibi değerlerin İsrailin saldırganlığına tepki göstermeyen Batıda büyük yara aldığını vurguladı.

Bu, aslında Erdoğanın çifte standart eleştirisinin küresel sahnedeki yankısıydı.

İsrailin komşu ülkelere (Suriye, İran, Lübnan, Yemen) yönelik saldırılar düzenlediğini, arabulucu rolündeki Katardaki ateşkes görüşmelerine dahi saldırdığını belirterek, Tel Aviv yönetiminin kontrolden çıktığını dile getirdi.

Bu noktada Netanyahu hükümetini doğrudan hedef aldı: Böylesine sert bir eleştiriyi dünya sahnesinde yapmak Türkiyenin artık diplomatik nezaketten öte açık sözlülüğü tercih ettiğinin göstergesi.FİLİSTİN DEVLETİ TANINIRKEN VERİLEN MESAJ160a yakın devlet artık Filistini egemen bir devlet olarak tanımış durumda.

Bu gelişme, Filistin meselesinde uzun zamandır görülmeyen bir diplomatik ivmeye işaret ediyor.

Dünya nüfusunun ve ülkelerinin büyük çoğunluğu nezdinde Filistin halkının bağımsız devlet talebi meşruiyet kazanıyor.

Erdoğanın vurgusu da tam olarak burada: Eğer uluslararası toplumun kahir ekseriyeti Filistini tanıyorsa, hâlâ tanımayan azınlık da tarihin bu akışına ayak uydurmalı.

Bu aynı zamanda iki devletli çözüm vizyonunun küresel çapta yeniden destek bulduğunu gösteriyor.

Filistin Devletinin tanınması yönündeki adımlar, İsrail üzerindeki diplomatik baskıyı artırabilir ve müzakereler için yeni bir zemin hazırlayabilir.

Elbette birçok Batılı ülke tanıma kararlarını belirli şartlara (örneğin Filistin yönetiminde radikal unsurların olmamasına) bağlayarak alıyor; ancak yine de bu politik hamle sorunun çözümü için siyasi iradenin güçlendiği bir döneme girildiğine işaret ediyor.ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE BMDE SÖYLENMESİNİN ÖNEMİErdoğan konuşmasında sadece eleştiri getirmekle kalmadı, aynı zamanda çözüm için somut önerilerini de paylaştı: Gazzede derhal bir ateşkes sağlanmalı, sivillere yönelik saldırılar durdurulmalı ve insani yardımların bölgeye engelsiz girişine izin verilmeli.

Bu üç maddelik acil eylem planı aslında birçok ülkenin ve BM Genel Sekreterinin de dile getirdiği talepler.

Ancak Erdoğan bunları dile getirirken bir adım daha ileri giderek, soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi gerektiğini söyledi.

Yani, Gazzede yaşananların faillerinin savaş suçlarından yargılanması gerektiğini BM kürsüsünden açıkça beyan etti.

Bu, doğrudan uluslararası ceza yargısı vurgusu içerdiği için diplomatik açıdan cesur ve iddialı bir talep.

BM ortamında İsrailin üst düzey yetkililerinin yargılanması konusunu gündeme taşımak, Türkiyenin Filistin konusunda ne kadar prensipli bir duruş sergilediğini tüm dünyaya gösterdi.ULUSLARARASI HAFIZAYA KAZIMAKTüm bu mesajların BM Genel Kurulda dile getirilmesi ayrı bir önem taşıyor.

BM Genel Kurul, dünya liderlerinin en geniş katılımla seslerini duyurduğu platform.

Erdoğanın burada dile getirdiği ifadeler, kayıt altına alınarak uluslararası toplumun hafızasına kazındı.

Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Erdoğanın BM 80.

Genel Kuruldaki konuşması hem içerik hem üslup olarak tarihi nitelikteydi.

Filistin davasını dünya gündeminin tam merkezine koyduğu bu konuşmada, duygusal ve çarpıcı bir anlatımla uluslararası toplumu harekete geçmeye davet etti.

Türkiyenin yıllardır savunduğu tezler, bu defa somut görüntüler eşliğinde ve sert ifadelerle dile getirildi.

Bu cesur çıkış, elbette Türkiyenin bazı müttefikleriyle diplomatik gerilim riskini barındırsa da Ankaranın mazlumun yanında olma prensibini her şeyin önüne koyduğunu gösterdi.

Küresel vicdana hitap eden bu çağrının dünya liderlerini ne kadar etkileyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Ancak şurası kesin: Gazzedeki insanlık dramı artık BM salonlarında dahi görmezden gelinemeyecek kadar güçlü bir şekilde gündeme taşınmıştır.

Erdoğanın fotoğraflarla perçinlediği mesajı, diplomasi tarihine Filistin için yapılmış en güçlü çıkışlardan biri olarak geçecektir.

İlgili Sitenin Haberleri