Haber Detayı
Japonya'da buharlaşan insanlar
Kimi borçlarından, kimi aile baskısından, kimi de başarısızlık hissinden kaçıyor... Japonya’da buharlaşan insanların sayısı her geçen yıl artıyor.
Bir sabah uyandığınızı ve her şeyi ardınızda bırakıp sessizce kaybolduğunuzu hayal edin.
Aileniz, arkadaşlarınız, işiniz...
Hepsi sis perdesinin ardında kalıyor ve siz, kimsenin bilmediği bir hayata adım atıyorsunuz.
Kulağa bilimkurgu filmlerinden çıkmış gibi gelse de, Japonya'da her yıl binlerce insanın tercih ettiği bu gerçekliğin bir adı var: jouhatsu.
Japoncada 'buharlaşma' anlamına gelen bu kavram, yalnızca bir kayboluş değil; aynı zamanda toplumsal baskılardan ve bitmek bilmeyen yüklerden kurtulma girişimi.
Ancak ardında özgürlükten çok, derin acılar ve sessiz feryatlar barındırıyor.
SESSİZ BİR KAÇIŞ Jouhatsu olan kişiler, iz bırakmadan yeni bir hayata başlıyor.
Tıpkı 42 yaşındaki Sugimoto'nun hikâyesinde olduğu gibi...
Küçük bir kasabada herkesin tanıdığı, ailesinin işini devralması beklenen bir adam, bu beklentilerden boğulduğu noktada küçük bir valizle sessizce ortadan kayboldu. 'Bir anlamda kaçtım,' diyor Sugimoto, kimseye haber vermeden yeni bir başlangıç yaparak.
Ancak jouhatsu olmanın sebepleri sadece bireysel sıkışmışlık değil.
Maddi borçlar, aile içi baskılar, başarısızlık duygusu, mutsuz evlilikler...
Hepsi bu görünmez yolculuğun arkasındaki itici güçlerden bazıları.
Japonya'da buharlaşma süreci başlı başına bir sektör haline gelmiş durumda. 'Gece taşıma' olarak bilinen şirketler, ortadan kaybolmak isteyenlere taşınmadan barınmaya kadar her konuda gizlilik sağlıyor.
Bu şirketlerden birinin kurucusu olan Sho Hatori, işine 1990'larda ekonomik kriz döneminde başlamış: 'Önceleri sadece parasal çöküş yaşayanlara yardım ediyordum.
Zamanla asıl sebebin çoğunlukla sosyal baskılar olduğunu fark ettim,' diyor.
GİZLİLİK İLKESİ Diğer ülkelere kıyasla Japonya'da ortadan kaybolmak daha mümkün.
Çünkü gizlilik toplumsal bir değer.
Güvenlik kameralarının yaygın olmasına rağmen kimse sizi izlemiyor; ATM'lerden rahatça para çekebiliyor, polis ise ortada suç yoksa peşinize düşmüyor.
Sosyolog Hiroki Nakamori, 60'lardan bu yana jouhatsu fenomenini araştırıyor ve boşanma oranlarının düşük olmasının bile buharlaşmayı tetiklediğini söylüyor: Resmî boşanma süreçleri yerine, birçok kişi eşini sessizce terk etmeyi seçiyor.
GERİDE KALANLAR...
Bugün jouhatsu olanlara yardımcı olanların bir kısmı da bir zamanlar kaybolmuş insanlar.
Onlardan biri olan Saita, 17 yıl önce şiddet gördüğü ilişkiden kaçarak izini kaybettirdi.
Şimdi ise Tokyo'da işlettiği küçük evinde, kaybolmak isteyenlere yeni bir hayat sunuyor.'Farklı sebeplerle gelenler oluyor.
Aile içi şiddetten kaçan da var, sadece kendini yetersiz hisseden de.
Hiç kimseyi yargılamam.
Herkesin kendi savaşı var,-' diyor.
Geçmişini silmek isteyenler için jouhatsu bir çıkış kapısı olsa da, geride kalanlar için asla kapanmayan bir yara.
Çünkü kaybolanlar sessizliğe karışırken, geride kalanlar umutla beklemeye devam ediyor.
Bu yüzden jouhatsu, sadece kaybolanların değil; aynı zamanda ardında kalanların da hikâyesi: özgürlük, pişmanlık ve hiç dinmeyen bir arayışın destanı.