Haber Detayı
Sahneden Mutfağa Tutku Dolu Yolculuk
Dicle İnal, sahne ışıklarından mutfak ateşine uzanan yolculuğunda tutkularını şekil değiştirerek yaşatan bir şef. Eataly gibi büyük mutfaklarda hem okul disiplinini hem sahne heyecanını deneyimlemiş; fiziksel sınırlarını zorlayan anlarda bile hayalinin gücüne tutunmuş.
Karkas etle çalışmaktan fırın başında sipariş yetiştirmeye kadar uzanan deneyimleri, Dicle İnal'ı sadece teknik değil, karakterle pişen tabakların şefi yapmış.
Sanatın sadece müzikle değil, hamurla da mümkün olduğunu keşfetmiş; sezgiyle hırsı dengede tutarak üretimin ritmini yakalamış.
Bugün Saporito’nun ruhunu taşıyan tarifleriyle hem kadın şeflere ilham veriyor hem de gastronomide duygusal dayanıklılığın önemini vurguluyor.
Peki, konservatuar hayali mutfağa dönüştüğünde iç dünyasında neler değişti?Konservatuar hayalin mutfağa dönüştüğünde iç dünyanda neler değişti?Benim için konservatuar hayali aslında ifade etme arzusuydu.
Kendimi anlatmanın yolu o zaman müzikti, şimdi mutfak.
Mutfağa döndüğümde hissettiğim şey; hâlâ sahnede olduğumdu.
Tek fark, izleyici artık bir salon değil, sofranın etrafında toplanan insanlar.
İç dünyamda büyük bir heyecan ve tatmin hissettim, çünkü anladım ki tutkular şekil değiştirse de özünde aynı kalıyor.
Sadece sahne ışıkları yerini mutfağın ateşine bıraktı.Ailenin “aşçılık da bir sanattır” sözü sende nasıl bir kapı araladı?Bu sözü duyana kadar sanatın sadece sahne, alkış, ışıklar, bende yarattığı o sevinç, gurur ve daha fazlasından ibaret olduğunu düşünüyordum.
Ama mutfağa geçtiğimde aslında aynı şeyin orada da yaşandığını gördüm duygu katmak, hayal gücüyle üretmek, insanlara hissettirmek… Fırının karşısında hamurla, sosla, ateşle uğraşırken de bir sanatçı gibi hissetmeye başladım.
Yani kısacası bu söz bana mutfağın da bir tuval, pizzanın da bir tablo olabileceğini gösterdi.Minyon yapına rağmen fiziksel sınırları zorladığın anlarda kendini nasıl motive ettin?Fiziksel sınırlarımı zorladığım anlarda, küçük bedenimin aslında büyük bir hayali taşıdığını hatırladım.
Minyon olmam kas gücümü sınırlasa da hayalim bana hep daha fazlasını yaptırdı.
Odun da çektim, un çuvalları, sos kovası da taşıdım bunları hep benim hırslı kişiliğim sayesinde başardım diyebilirim.Karkas etle çalışmak gibi güç isteyen bir alanda kadın şef olarak var olmak sana ne öğretti?
Stajımın bir veya ikinci günüydü.
Banket mutfağında tek kadın bendim.
Şeflerim koca karkas etleri taşımamı istediler.
Zorlandım ama pes etmedim, çünkü o anda kendime şunu söyledim: Mutfakta var olacaksam, bu sınavdan kaçmayacağım.
O gün bana sabretmeyi, direnmeyi ve kimseye geri adım atmadığımı göstermeyi öğretti.Stajyerlikten bugüne uzanan yolculuğunda seni en çok dönüştüren durak hangisiydi?Stajyerlikten bugüne uzanan yolculuğumda beni en çok dönüştüren durak, mutfakta ilk kez tek başıma sorumluluk aldığım andı.
O güne kadar hep birilerinin yönlendirmesiyle çalışıyordum; ama o gün kararları ben vermek zorundaydım.
O an fark ettim ki mutfak sadece teknik değil, karakter meselesi de… Dayanıklılık, liderlik, sabır ve yaratıcılık birleşmeden hiçbir tabak tamamlanmıyor.
İşte o durak, bana şef olmanın sadece yemek pişirmek değil, insan yönetmek ve duygularını tabağa yansıtabilmek olduğunu öğretti.
En sevdiğim ve unutamadığım bir anım var.
Fazlasıyla biriken fişler, iki şefim ve ben siparişleri çıkarmaya çalışıyoruz.
O zamanlar fırın kullanmayı çok bilmiyorum.
Kaos anında şefim ‘Dicle fırına sen geç’ dedi ‘Şefim yapamam atamıyorum ben pizzayı daha’ dedim ve pizzaları zorla bana attırmışlardı.
Çok korkmuştum ama beni en çok geliştiren ve iyi ki dediğim günlerimden biriydi.Eataly senin için bir okul muydu, bir sahne mi?Eataly benim için hem okul hem sahneydi.
Okuldu çünkü orada mutfağın disiplini, hızın önemi, malzemeye saygı gibi en temel dersleri öğrendim.
Ama aynı zamanda sahneydi; çünkü öğrendiğim her şeyi uygulayıp, binlerce insanın önünde kendimi kanıtlama şansı buldum.Mutfakta hırsınla sezgin arasında nasıl bir denge kuruyorsun?Hırsım bana hedef koyduruyor, sezgim ise o hedefe nasıl ulaşacağımı fısıldıyor.
Mutfakta sadece hırsa teslim olursam yanlış yapabiliyorum, sadece sezgiyle hareket edersem de disiplinden kopabiliyorum.
Ben ikisini yan yana tutmayı öğrendim.
Hırsım beni ileriye taşırken, sezgim bana yolculuğun keyfini hatırlatıyor.Bir yemeği hazırlarken içinde müzikle kurduğun bir ritim oluyor mu?Mutfakta her zaman bir ritim var; bıçağın sesi, tabakları tezgâha koyarken çıkan ses, fırındaki odunun çıtırtısı… Bazen sabahları hazırlık yaparken sevdiğimiz şarkıları açıp dinliyoruz.
Onlar yaptığımız işi daha da keyifli hale getiriyor.
Enerji veriyor ve işimi nasıl bitirmişim anlamıyorum bile.Berkay İnal ile çalışmak üretim sürecini nasıl etkiliyor; rekabet mi, uyum mu baskın?Eşimle çalışmak çok özel bir deneyim.
Rekabetten çok uyum baskın çünkü aynı vizyona, aynı heyecana sahibiz.
Takım arkadaşıyız.
İşin içinde sevgi olunca üretim süreci daha akışkan, daha yaratıcı oluyor.
Birbirimizi zorlamıyoruz; aksine tamamlıyoruz.
Kendisi bana güven veriyor.
Bu yüzden mutfakta beraber olmak, hayatımızdaki uyumu işimize de yansıtıyor.Saporito’nun mutfağında senin dokunuşunu en çok hissettiren tarif hangisi?Bizim en çok özendiğimiz şey hamur.
Ürünlerimiz en iyi standartlarda olduğu için hamurun kalitesiyle pizzamızdan adeta lezzet akıyor diyebilirim.
Reçetemize çok güveniyorum.
Kuver ekmeklerimiz de pizza hamurumuzdan misafirlerimizin beğenisini topluyor bizi çok mutlu ediyor bu durum.Kadın şef olarak sektörde karşılaştığın önyargılarla nasıl başa çıktın?Kadın olduğum için zorlanacağımı düşünenler vardı.
Ben ise önyargılara kulak vermek yerine hep işime odaklandım.
Hazırladığım tabaklar, mutfaktaki özenim, disiplinim ve hayallerim zamanla her şeyin önüne geçti.
Böylece kadın ya da erkek değil, sadece ‘şef’ olarak görülmeye başladım.
Şimdi de genç kadın şeflere cesaret verebilmek için aynı tutkuya devam ediyorum.Fiziksel gücün kadar duygusal dayanıklılığın da mutfakta bir araç olduğunu düşünüyor musun?Yoğun tempoda fiziksel gücüm kadar, duygularımı yönetebilmem de mutfağın en büyük aracı.
Stresli anlarda ayakta kalabilmek, hızlı karar verebilmek ve ekibin ritmini tutturmak bence duygusal dayanıklılıkla mümkün oluyor.Genç kadın şeflere vermek istediğin en önemli tavsiye ne olurdu?Her zaman kendinize güvenin, çalışkanlığınız ve tutkunuzla önyargıları aşabilirsiniz.
Sabırlı olun, ama asla değerinizden ödün vermeyin.
Ve hemcinslerim lütfen birbirinize destek olun, birbirinizi koruyun her zaman.Mesleki geleceğinde seni en çok heyecanlandıran proje nedir?
Mesleki geleceğimde beni en çok heyecanlandıran proje, markamızı çok daha güçlü bir noktaya taşımak.
Saporito’nun sadece lezzetiyle değil, ruhuyla da akılda kalan bir yer olmasını ve zamanla büyüyerek daha geniş kitlelere ulaşmasını istiyorum.Eğer bir tabak seni anlatacak olsaydı, onun içinde hangi teknik, hangi duygu ve hangi malzeme olurdu?
Beni anlatacak tabakta mutlaka sabırla yoğrulmuş bir hamur olurdu.
Çünkü benim yolculuğum da tıpkı hamur gibi zamanla olgunlaştı.
Teknik olarak fermente edilmiş, içi dolu bir hamur; duygu olarak ise merak ve tutku.
Malzeme olarak da domates, çünkü doğallığı ve sadeliğiyle her şeyi en saf haliyle ifade ediyor.