Haber Detayı
Tarsus Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Teke: “Türkiye’nin su geleceği için kapalı basınçlı sistemler şart”
Çukurova’da tarımsal sulamada yaşanan yüzde 51’lik kaybın endişe verici boyutlara ulaştığını belirten Tarsus Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Teke, bu tabloya acilen çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Teke, “Kapalı basınçlı sulama sistemine geçiş ertelenemez. Aksi halde hem su kaynaklarımızı hem de tarımsal üretimimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız” dedi.
Devlet Su İşleri (DSİ) raporlarına göre, bölgedeki sulama kanallarından verilen her 100 metreküp suyun yalnızca 49’unun tarlaya ulaştığı bilgisini veren Tarsus Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Teke, geri kalan yüzde 51’in buharlaşma, sızma ve vahşi sulama nedeniyle kaybolmasının endişe verici boyutlara ulaştığının altını çizdi.Don dönemlerinde suyun kanallara zamanında verilememesi ve rotasyon uygulamalarındaki belirsizliklerin üreticileri zorladığına da atıfta bulunan Mustafa Teke, “Bu sorunun çözüme kavuşması için mevcut kanaletlerin içine borular döşeyerek her parsel başına sayaçlı vana takılması gerekiyor.
Böylece suyu doğru yönetebilir, salma sulamayı sonlandırabilir ve gübre kullanımında ciddi tasarruf sağlayabiliriz” dedi.
Kapalı basınçlı sulama sistemiyle baraj basıncının damlama sulamayı çalıştıracağını belirten Teke, çiftçilerin artık elektrik veya mazot masrafı yapmayacağını, toprağın erozyondan korunacağını, ürünlerde ise hem verim hem de kalitenin artacağını ifade etti.“Dikenli incir, iklim değişikliğine dayanıklı” Artan sıcaklıkların ve su kıtlığının tarımsal üretimde ciddi kayıplara yol açtığına dikkat çeken Mustafa Teke, bu koşullarda su ve gübre istemeyen dikenli incirin (Hint inciri) öne çıktığını söyledi.
Teke, “Dikenli incir iklim değişikliğine karşı su verimliliği noktasında önemli avantajlar sağlayarak, gıda ve kozmetik sanayiinde önemli bir potansiyele sahip.
Bu sebeple dikenli inciri, katma değerli ürünlere dönüştürmek mümkün.
Dikenli incirden dondurma, meyve suyu, marmelat, reçel ve hayvan yemi üretebiliyoruz.
En yüksek katma değer ise çekirdeğinden elde edilen yağda; bu yağ kozmetik sektöründe kullanılıyor ve litre fiyatı 4 bin 500 ila 11 bin euro arasında değişiyor.
Eğer biz bu ürünü işleyip markalaştırabilirsek, sadece tarım değil sanayi açısından da kayda değer kazanımlar elde edebiliriz” açıklamasında bulundu.“Katma değerli üretim için atılan adımlar” 2018 yılında Tarsus Ticaret Borsası bünyesinde ‘Mersin İli Hint İnciri Üretici Birliği’ni kurduklarını ve kendi işletmesinde 30 dönümlük bir Hint inciri bahçesi kurduğunu anımsatan Başkan Mustafa Teke, ürünün işlenmesinde yaşadıkları sıkıntılara da değindi.
Kapalı bahçelerin ve işleme tesislerinin bulunmaması nedeniyle ürünün hammadde olarak değerlendirilemediğini belirten Teke, şöyle devam etti: “Bu yüzden meyve suyu fabrikaları hammaddeyi ithal ediyor.
Karaman’da faaliyet gösteren Alman menşeli bir fabrika Sicilya’dan dikenli incir özü ithal edip Amerika’ya ‘Made in Germany’ etiketiyle satıyor.
Bizim bölgemizde üretim olsa, aynı ürünü kendi markamızla ihraç edebiliriz.
Aksi takdirde katma değer sürekli dışarıya gidiyor.”“Çukurova’nın geleceği için iki temel hedef var” Son olarak Mustafa Teke, bölge tarımının geleceği için iki önemli hedefin öne çıktığını belirterek, şunları kaydetti: “Birincisi, sulamada yüzde 51’lik kaybın önüne geçmek için kapalı basınçlı sulama sistemine geçişin bir an önce sağlanması.
İkincisi ise iklim değişikliğine karşı dayanıklı, yüksek katma değerli bir ürün olan dikenli incirin işlenerek markalaştırılması.
Bu iki adım atıldığında Çukurova tarımı hem su kaynaklarını koruyacak hem de yeni ekonomik fırsatlar yaratacak.”Kadın kooperatifleri ile yerel kalkınmaÖte yandan, iklim değişikliğine karşı dayanıklılık gösteren dikenli incirin işlenmesi ve markalaşması için Tarsus Belediyesi ve kadın kooperatifleriyle iş birliği içinde, çalışmalar yaptıklarını açıklayan Tarsus Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Teke, bu çalışmanın kırsal kalkınmaya da doğrudan katkı sağlayacağını iletti.
Teke, “Dikenli incir, iklim krizi karşısında alternatif bir ürün olmasının yanı sıra, yerel istihdamı artırma ve bölge ekonomisine güç katma potansiyeline sahip.
Kadın kooperatiflerinin sürece dâhil olmasıyla ürünün işlenmesi ve pazarlanması daha sürdürülebilir hale gelecek.
Biz de bu fırsatı Çukurova ekonomisine kazandırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.