Haber Detayı
Binlerce genç Anıtkabir'e yürüyor: 'Devrim zamanı, gençlik zamanı'
Türkiye Gençlik Birliği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği, ABD-İsrail tehditlerine Ankara’dan yanıt verdi. Binlerce genç, 'Devrim Zamanı, Gençlik Zamanı' sloganıyla yürüdü.
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın 102. yılında "Devrim Zamanı Gençlik Zamanı" yürüyüşü düzenledi.
TBMM 1.
Meclis önünde buluşan binlerce genç, Anıtkabir'e yürüyecek.
TGB Genel Başkanı Kayahan Çetin ve Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av.
Nuriye Kadan, yürüyüş öncesinde katılımcılara hitap etti. 'ATATÜRK DEVRİMİNİ TAMAMLAMAK İÇİN BURADAYIZ' Çetin'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: Buraya bir iradeyle, bir iddiayla geldik.
Konserlerde değil Anıtkabir yolunda; kuru kuru bir dostlar alışverişte görsün ziyaretinde değil bir iddiayla, bir programla bir araya geldik.
Cumhuriyetin 102.
Yılında “Devrim Zamanı Gençlik Zamanı” dedik.
Bu yürüyüşü sokak sokak, kampüs kampüs büyütürken hep bu sloganla çalıştık.
Peki bu ne demektir?
Biz kaybettiğimiz devrimimizi geri kazanmak için buradayız, biz emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri tarafından yarım bıraktırılan devrimimizi tamamlamak için buradayız!
Atatürk Devrimi’ni tamamlamak için buradayız! 'BU DEVRİME KIYMAYA KALKTILAR' 23 Nisan 1920’de, bu tarihi karargahta, Anadolu’nun bağrında, milletin haremi ismetinde, yeni bir milli meclis ve yeni bir milli hükümet kurulmuştu.
Mustafa Kemal Paşa işgalden kurtuluşun yolunun bir milli meclis ve milli hükümetten geçtiğini biliyordu.
Bu karargahtan yönetilen İstiklal Savaşımızın zaferini 29 Ekim 1923’te ilan ettiğimiz Cumhuriyetle mühürledik.
Tarihimizin en büyük bağımsızlık ve devrim atılımını başardığımız Cumhuriyet Devrimi’ni bu yıllarda inşa ettik. “Her şeyi kendimizden bekleriz” “Durmayalım düşeriz” dedik tüm dünyaya.
Özgüvenin, başı dik ve onurlu yaşamın, tarihi kalkınma hamlesinin, ortaçağ kalıntılarını temizlemenin, Cumhuriyet’in yetiştirdiği yeni insanın destanını yazdık.
Fakat bu devrime büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kaybından sonra Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapacağız diyenler, Türkiye’yi NATO kıskacına sokanlar, 12 Martları, 12 Eylülleri yapanlar, FETÖ Gladyosunu besleyip büyütenler kıymaya kalktı. 'ÜRETİM DEVRİMİ BAYRAĞINI AÇACAĞIMIZ DÖNEMDEYİZ' Atatürk’ün son kurultayında gösterdiği “arasız devrimler” hedefi terk edildi, bugün boğazımızı sıkan, geleceğimizi karartan bu bozuk sistemin taşları döşendi.
Bugün gençliğe gelecek, iş, ekmek, umut veremeyen bu sistemin yıkıntılarının ardından üretim devriminin şafağını görüyoruz.
Türkiye’ye 1980’den beri bölünmeyi ve borç batağına saplanmayı dayatan ABD merkezli Atlantik sisteminden ve onun hükümetiyle ve muhalefetiyle çürüyen düzeninden zincirlerimizi tamamen kopartacağımız, Üretim Devrimi’nin bayrağını açacağımız bir dönemin içindeyiz. 'DEVRİM ZAMANI GENÇLİK ZAMANI' Sembolümüzde de bunu anlattık.
Bu gençlerin yumruğunun emperyalist sistemin dayatmalarının zincirini parçaladığı gibi, bu düzenin yıkıntılarını sırtımızdan kaldırıp atacağız!
Çünkü devrim zamanı geldiyse gençlik zamanı gelmiş demektir!
Türk Devrimi’nin her kırılma noktasında, her aşamasında gençlik vardır, gençlik en öndedir, gençlik devrimin ateşleyicisidir. 1876 Meşrutiyet Devrimi’nde Beyazıt meydanında teslimiyetçi padişaha bayrak açanlarız! 1908 Hürriyet Devrimi’nde postaneden tekkeye her yerin örgütçüsü ve önderi Talat Paşayız, hürriyet için dağa çıkan Enver Paşa’yız!
Sivas Kongresi’nde eğer Mustafa Kemal Paşa manda ve himayeyi kabul ederse, onu da reddederiz diyen ve Atatürk’ün övgüsünü kazanan Tıbbiyeli Hikmetleriz!
Cumhuriyet Devrimi’nin genç fedaileri, liderlerinin bayrağını taşıyoruz!
Reşit Galip’iz, Mustafa Necati’yiz, Mahmut Esat Bozkurt’uz!
Devrimin anlamını en iyi anlayan ve mirasına sahip çıkanlarız. 'NAMLULAR TÜRKİYE'YE ÇEVRİLMİŞ' 68’de Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşlerinde yürüyenler, 6.Filoyu denize dökenleriz. 2003’te Süleymaniye’de Türk askerinin başına geçirilen çuvalın hesabını soranlarız.
Katil ABD askerleri Türk toprağına ayak bastığında başlarına yedi farklı yerde çuval geçirenleriz!
Vatanımıza dönen ABD silahlarını çuvallarımızla karşılayanlarız.
Bu sistem Türkiye’nin güvenliğini ve vatan bütünlüğünü tehdit ediyor.
Bu Atlantik sistemi Türkiye’ye kendi topraklarında ve komşuları İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin topraklarında bir sözde Kürdistan özde İkinci İsrail kurulmasını dayatıyor.
Dört yanımıza bakıyoruz, ABD silahları etrafımızı sarmış, namlularını Türkiye’ye çevirmiş.
Yunanistan’ın Ege kıyılarında, Dedeağaç’tan Girit’e ABD askeri üsleri, Doğu Akdeniz’de ABD-İsrail-Yunanistan-GKRY’nin tertiplediği adını Tevrat mitolojisinden alan silahlı intikam tatbikatları, Güney Kıbrıs’ta ABD silahları ve İsrail üsleri, Suriye’nin kuzeyinde silah bırakmaya direnen PYD/YPG terör devletçiği, Kafkasya’ya saplanan Trump kamaları.. 'TRUMP DOSTLARI TEHDİDE PERDE OLUR' Bu sistemin gerçek sahibi ABD ve ortağı İsrail silahları Türkiye’ye çevirmiş.
Filistin’de soykırıma direnen Gazze’nin kahramanları sadece kendileri için değil; Türkiye’nin de ön cephesini savundular.
Çünkü Türkiye’nin güvenliği Filistin’den ve KKTC’den başlar.
KKTC ve Filistin’in kaderi ortaktır: ABD ve İsrail’e direnmeye cesaret edebilenler bu devletleri dünyaya tanıtır.
Nasıl Kıbrıs Barış Harekatı’nda ABD’ye meydan okuduysak yine aynı görev önümüzdedir.
Trump dostluğu peşinde koşarak olmaz!
Trump dostları sadece esas tehdide perde olur!
Brüksel kapılarında olmaz, AB aşkıyla yananlar AB’nin çöküşünü paylaşır.
Ne ABD ne AB Tam Bağımsız Türkiye! 'AZERBAYCAN DEVLETİ SİYONİST TOPLANTIYI İPTAL ETTİ' Kısa bir süre önce bölgemizin güvenliği için, İsrail siyonizmine karşı gerçek tavrın sınandığı bir olay yaşadık.
Kardeş Azerbaycanımızda, can Azerbaycanımızda Avrupa Hahamlar Toplantısı’nı toplamaya kalktılar. 700 siyonist haham bir araya gelip İsrail güvenliğini nasıl sağlarızı tartışacaklardı, bunu ilk kez bir Türk ve Müslüman ülkede yapacaklardı.
Azerbaycan’ı dostlarından, komşularından ayırmaya, Kafkasya’ya bir siyonist hançer saplamaya kalktılar.
İlk günden beri bu konferansa izin verilemez dedik, mücadele ettik ve sonunda Azerbaycan devleti bu siyonist toplantıyı iptal etti.
Kutlu olsun!
İsrail siyonizminin bu topraklarda ayağını basacağı en ufak bir kara parçası yok, bu topraklarda siyonizme güvenlik yok! 'AVRASYA ÇAĞI BAŞI DİK TÜRKİYE DEMEK' Yeni bir dünya kuruluyor!
Savaşa savaşa, çarpışa çarpışa, ABD ve İsrail’e direnen tüm güçlerin işbirliğiyle Avrasya çağına giriyoruz.
Milli devletlere bölünmeyi ve batmayı dayatanlara karşı direnen devletlerin işbirliği çağına giriyoruz.
Türkiye, Rusya, Çin ve İran bu çağın liderleri.
Ta Latin Amerika’dan, Venezuela’dan Orta Asya’daki Türk devletlerine kadar büyük bir güç hegemonyacıların karşısında.
Avrasya çağı bağımsızlık demek, Avrasya çağı üretim demek, Avrasya çağı Kemalist Devrim’i tamamlamak demek, Avrasya çağı Cumhuriyet’in yeni yüzyılında başı dik Türkiye demek.
Bu yeni çağı Atatürk’ün 27 Mart 1933 tarihinde gün ağarırken söylediği şu sözlerle selamlıyoruz: "Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız.
Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum.
Bağımsızlık ve hürriyetine kavuşacak daha çok kardeş millet vardır.
Onların yeniden doğuşları şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelik olarak vuku bulacaktır.
Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen manileri yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır.
Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir." 'BU SİSTEM GENÇLİĞİ ZEHİRLİYOR' Bu sistem bize diplomalı işsizler olmayı, mesleğini yapamayan, geleceğinden kaygı duyan, umutsuz, karamsar bir gençlik olmayı reva görüyor.
Kurtuluşu yurt dışına kapağı atmakta aramamızı istiyor.
Bu sistem büyükşehirlerde, metropollerde gençliği zehirliyor.
Bu sistemin irili ufaklı mafyaları, bilmem ne bela çeteleri 18 yaşından küçük gençleri ağlarına düşürüp suç makinasına dönüştürüyor, tetikçi yapıyor, zehir taciri yapıyor.
Bu sistemin içinde geleceğinden umudu kesen gençler kolay yoldan zenginlik için suça, bahise yöneliyor, uyuşturucunun pençesine düşüyor, bunalıma giriyor, intihara sürükleniyor.
Ayda bir üniversitelerden birinde bir kardeşimizin intiharını duyuyoruz. 'BİZİM ANDIMIZ VAR, SÖZÜMÜZ VAR' Bu sistem tarikatların ağına düşüp, fikri hür irfanı hür gençler olmaktan vazgeçmemiz, aklımızı ve irademizi şeyhlere teslim etmemizi istiyor.
Bize uyuşturucu tacirlerinin adamı, çetelerin tetikçisi, uyuşturucu bağımlısı olmayı dayatan bu çürüyen ve çöken mafya-tarikat sistemine boyun eğecek miyiz?
Hayır.
Çünkü bizim andımız var, çünkü bizim sözümüz var, çünkü bizim Cumhuriyet devriminin yarattığı yeni insana inancımız var, bizim Cumhuriyet’in erdem ve faziletleriyle donanmış bir kuşaktan mirasımız var.
Bizim Türk gençliğinin karakterini en iyi anlatan, umutsuzlara umut, korkaklara cesaret olan, ilkokulda kışın ayazında bile bağıra bağıra okuduğumuz Andımız var.
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun derken şaka yapmıyorduk.
Gençlik bitti sananlara, işte andımız.
Atatürk’ün fedaisi Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in kaleminden çıkan, Türk gençliğinin manifestosu andımızı hep bir ağızdan okuyalım arkadaşlar: Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene! 'MİLLİ İRADENİN ÖNÜNE GEÇECEK HİÇBİR KUVVET MEVCUT DEĞİLDİR' Kayahan Çetin'in ardından konuşan Nuriye Kadan şunları kaydetti: Bugün, şanlı bir tarihe ve köklü bir medeniyet birikimine sahip büyük milletimizin, özgürlük ve bağımsızlığının simgesi olan Cumhuriyetimizin 102. kuruluş yıl dönümünü kutlamanın gururunu ve heyecanını hep birlikte yaşıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı; milletimizin birlik, beraberlik, azim, cesaret ve fedakârlığının en büyük örneğidir.
Bu mücadelenin ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Emperyalizm ile mücadelesiyle tüm mazlum milletlere, Türk milletine örnek ve umut olmuştur.
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ilk adımı attığında, ana amacını “Milli hakimiyete dayalı, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak” olarak belirlemiş, planını da “mutlaka milli irade şartına” bağlamıştır.
Büyük bir komutan, örnek bir devlet kurucusu ve büyük bir devrimci olan Mustafa Kemal Atatürk her zaman Türk Milleti’nden güç almıştır.
Çünkü Milli iradenin önüne geçebilecek hiçbir kuvvet mevcut değildir! 'BORÇLANMA EKONOMİSİ İFLASIN EŞİĞİNE GELMİŞTİR' “Çanakkale Savaşı’yla başlayıp, Büyük Taarruzla kesin zafere ulaşan Kurtuluş Savaşımız yalnızca bir savaş değildir.
Biz o savaşla devrim yaptık.
O savaşla Devrimci Türkiye’yi kurduk.
Savaş Devrimi getirdi… Devrim savaşı bitirdi… Bu bilinçle, bu azimle 29 Ekim 1923 de Cumhuriyet’i ilan ettik.
Devrimle kurulan Cumhuriyetimiz 102 yıl önce olduğu gibi, yeniden devrimci görevlerle karşı karşıyadır.
Güvenlikte ve ekonomide ABD merkezli tehditlerin ağırlaştığı bir dönemdeyiz.
ABD emperyalizmi, İsrail ve Batının küreselci devletlerine karşı mücadele ediyoruz.
Türkiyemiz dayatılan borçlanma ekonomisiyle iflasın eşiğine gelmiştir.
Üreticilerimiz, esnafımız, memurumuz, halk zor durumdadır. 'MİLLİ KADIN HAREKETİNİN YÜKSECELEĞİ GÜNLER GELMİŞTİR' Sistem tıkanmıştır!
Türkiye’deki ABD üslerinin varlığı, devletimizin bağımsızlığı, toprak bütünlüğümüz için büyük tehdittir.
İncirlik ve Kürecik Üsleri İsrail’e hizmet etmektedir.
Filistin halkına yapılan zulüm, İran’a yapılan saldırı dünyanın gözü önünde yapılmıştır.
Bu koşullarda İncirlik ve Kürecik Üslerine Türk Silahlı Kuvvetleri derhal el koymalıdır.
Türk Milletinin karakterini, kültürünü hedef alan, aileyi toplumu çürüten yozlaştıran, kadınlarımızı ve gençlerimizi kendine yabancılaştıran emperyalist propagandalara karşı her zaman savaştayız.
Kadın mücadelesini, üreten ve bütünleşen, tam bağımsız Türkiye mücadelesi ile birleştiren Milli Kadın Hareketinin yükseleceği günler gelmiştir! 'BUNU BAŞARACAK GÜÇTEYİZ' Bizlere düşen en büyük görev; atalarımızın canları pahasına emanet ettiği değerlere sahip çıkmak, Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak ve Milli Demokratik Devrimi tamamlamaktır.
Batının küreselci saldırganlığına karşı Türkiye, Rusya, Çin ve İran’la işbirliği Türkiye’nin ve komşularımızın daha güvenli ve güçlü olmalarını sağlayacaktır.
Yeni dünya düzeni kurulurken, yükselen Asya’da öncü iradeye sahibiz.
Devlet, Millet ve Ordu beraberliğimizle biz bunu başaracak güçteyiz!
Ülkemiz bütün bu zorlukların içinden büyük kararlılıkla ve çözümle çıkacaktır.
Sistem dayatmıştır!
Türkiye Devrime Yürüyor!
İşçilerimiz, çiftçilerimiz, kadınlarımız, gençlerimiz hep birlikte iç cephede birleşerek Üretim Devrimini başaracak güce sahibiz.
Kadim Türk Milleti binlerce yıllık deneyimiyle yine başaracaktır! 'TÜRKİYE DEVRİMİ YÜRÜYOR' Önümüzdeki zorlukları yenmede, büyük Devrimci Atatürk’ün önderliğinde kazandığımız ve kazanacağımız başarılar en büyük kuvvet kaynağımızdır.
Vatanımızı bütünleştirecek ve Üretim Ekonomisini kuracak bir Milli Hükümet kurulacaktır.
Cumhuriyet Kadınları Derneği bu sorumluluk ve bilinçle görevlere hazırdır.
Vatanına, bayrağına, kültürüne, değerlerine gönülden bağlı olan milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Başta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanımız için canlarını hiç düşünmeden feda eden şehit ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Türkiye Devrime Yürüyor!
Bu şanlı yürüyüşte, Devrime giden bu kutlu yolda hepimize başarılar dilerim!
Yolumuz açık olsun!