Haber Detayı

Hayatı yaşamaya değer kılan bir güç: Tutku
Dünya# dunya.com
01/11/2025 00:00 (1 ay önce)

Hayatı yaşamaya değer kılan bir güç: Tutku

Tutku “uyumlu” ve “takıntılı” olmak üzere iki şekilde ele alınır. Uyumlu tutkuda, etkinlik kişinin kendi kontrolündedir; kişi bu aktiviteyi yapmak ister ancak hayatına hükmetmesine izin vermez. Takıntılı tutkuda kısa vadeli performans artışı olsa da uzun vadede tükenmişlik yaşama riski barındırır.

PROF.

DR.

TAYFUN DOĞANÜsküdar Üniversitesi Psikoloji BölümüMutluluğun bir formülü ya da yolu var mı diye soran­lara, “hayatınıza anlam katan tutkuyla bağlandığınız bir şeyler varsa mutluluğa ulaşmak daha kolaydır” diye cevap veriyorum.

Çünkü tutkuyla bağlı olduğu­muz bir etkinlik ya da meşguliyet mental iyi oluş açısından güçlü bir kaynaktır.

Nitekim büyük he­kim ve filozof Er-Razi bu duru­mu, “insan için meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur” diye­rek ifade etmiştir.

Pozitif psiko­loji yaklaşımı da tutku kavramı­na kayıtsız kalmamış ve bu mef­humun kavramsallaştırılması, tanımlanması ve diğer kavram­larla ilişkilerinin anlaşılması için onu pek çok araştırmaya ko­nu etmiştir.Tutku, psikoloji sözlüklerin­de yoğun, çok kuvvetli, harekete geçirici his ya da inanç olarak ta­nımlanmaktadır.

Pozitif psiko­loji alanında, Robert Vallerand ve arkadaşları tutkuyu, bireyin sevdiği (hatta âşık olduğu), an­lamlı bulduğu, zaman ve enerji harcadığı, kendini tanımlayan bir aktiviteye yönelik duyduğu güçlü bir eğilim olarak tanım­lamışlardır.

Bu etkinlik bireyin kimliğine entegre olur ve kişinin kendini tanımladığı bir özelliğe dönüşür.

Herhangi bir etkinli­ğin tutku olarak değerlendirile­bilmesi için kişinin onu severek yapması, bu etkinliğe değer ver­mesi ve güçlü bir yönelim için­de olması, kimliğinin bir parçası olarak kişinin benliğinde yer al­ması ve söz konusu bu etkinliğe önemli düzeyde zaman ve enerji harcaması gerekmektedir.Sağlıklı ve zararlı tutkuPeki tutkunun sağlıklı ve za­rarlı formlarından bahsedebilir miyiz?

Nasıl ki aşkın, güvenme­nin, umudun sağlıklı ve zararlı formları varsa, tutku için de aynı şey geçerlidir.

Tutku alanyazın­da “uyumlu tutku” ve “takıntılı tutku” olmak üzere iki farklı şe­kilde ele alınmaktadır.

Uyumlu tutku, pozitif psikolojinin idea­lize ettiği, sağlıklı ve olumlu so­nuçlar doğuran tutku türüdür.

Uyumlu tutkuda, etkinlik kişi­nin kendi kontrolündedir; ki­şi bu aktiviteyi yapmak ister an­cak hayatına hükmetmesine izin vermez.

Yani kişi söz konusu et­kinliği özgür iradesiyle seçer ve keyif aldığı için yapar.

Bir zorun­luluk hissi yoktur.

Farklı neden­lerle (hastalık, yoğun iş temposu vs.) etkinliği yapamadığı zaman­larda bir stres ve kaygı yaşamaz.

Tutkulu olduğu aktiviteyi haya­tının iş, aile, sosyal ilişkiler gibi diğer alanlarıyla dengeli bir şe­kilde bütünleştirir.

Kişi etkinlik sırasında akış, keyif, mutluluk ve tatmin duygularını deneyimler.

Uyumlu tutku, özerklik ve esnek ısrarcılıkla karakterizedir.

Bu tutku türünde, aktiviteler birile­rini memnun etmek, alkış almak ya da onları yenmek için değil iç­sel bir motivasyonla yapılır.Tutkunun zararlı formu ola­rak nitelendirilebilecek diğer bir tutku türü ise takıntılı tutkudur.

Bu tutku türü ihtiras olarak da ifade edilebilir.

İhtiras, tutkudan doğan ama denetimsiz hale gel­miş bir arzu ve hırs karışımı ola­rak nitelendirilebilir.

Takıntılı tutkuya sahip kişiler, muhteris olarak da tanımlanır.

Takıntılı tutku kısa vadede başarı getirse de yaşam dengesini, mutluluğu ve sağlığı olumsuz etkileyen, da­ha zorlayıcı ve sağlıksız bir tutku türüdür.

Bu tutku türünde, akti­vite kişiyi kontrol eder.

Birey et­kinliği yapmaya mecbur hisse­der.

Sosyal onay alma gibi dışsal motivasyonlar daha hakimdir.

Aktivite, kişinin kimliğinin o ka­dar merkezinde yer alır ki diğer yaşam alanlarıyla çatışmaya gi­rer.

Kişi, aktiviteyi yapamadığın­da yoğun stres, kaygı, huzursuz­luk ve suçluluk hisseder.

Uyumlu tutkunun aksine kişi etkinlik sı­rasında bile performans kaygısı yaşayabilir.Vallerand ve arkadaşlarının yaptığı, 97 çalışmayı ve 26 bin ka­tılımcıyı kapsayan bir meta-ana­liz çalışmasına göre uyumlu tut­ku, mutluluk, yaşam doyumu, moral yükselmesi, anlam, yaşam enerjisi ve özsaygı gibi olumlu durumlarla pozitif yönde ilişkili bulunmuştur.

Takıntılı tutku ise kaygı, suçluluk, öfke, stres, duy­gusal tükenmişlik, depresif belir­tiler gibi durumlarla ilişkili bu­lunmuştur.

Yine uyumlu tutku­da sürdürülebilir bir performans söz konusuyken takıntılı tutku­da kısa vadeli performans artışı olsa da uzun vadede tükenmiş­lik yaşama riski bulunmaktadır.

Uyumlu tutkuda, kişinin yaptığı iş ve uğraşı onun için bir anlam kaynağı olup hayatına anlam ka­tabilirken, takıntılı tutkuda zo­runluluk ve kendini ispat ön pla­na çıkabilir.Uyumlu tutkuda, bir ressam her gün resim yapabilir.

Bu etkin­lik onun günlük rutinin bir parça­sıdır.

Ancak bu etkinlik o kişinin iş, aile ya da arkadaşlık ilişkileri­ni aksatmaz.

Bunlara da yeterin­ce zaman ayırır.

Ya da bir akade­misyen, araştırma yapmayı se­ver ve bu tutkusu ona enerji verir.

Araştırmaya zaman ayırırken ar­kadaşları ve ailesiyle de dengeli bir şekilde vakit geçirir.

Öte yan­dan saplantılı ya da takıntılı tut­kuda, işkolik bir yönetici işine o kadar bağlıdır ki sürekli çalışır, tatil yapmaz ve aile ilişkilerini ih­mal eder.

İşten uzak kalmak ona suçluluk ve kaygı verir.

Ya da bir genç sosyal medyada sürekli pay­laşım yapma ve beğeni alma ihti­yacı hissedebilir.

Bu durum uy­ku ve günlük sorumluluklarını olumsuz etkiler.Sonuç olarak sağlıklı, bizim kontrolümüzde olan, iş-yaşam dengemizi bozmayan, bizi akış durumuna sokan, hayatımıza anlam katan, özsaygımızı ve ya­şam tatminimizi artıran tutkuy­la bağlandığımız bir meşguliyet mental sağlığımız açısından güç­lü bir kaynak olarak değerlendiri­lebilir.

Öte yandan, bizi esir alan, iş-yaşam dengesini bozan ve dış­sal motivasyon kaynaklı olan ta­kıntılı bir tutku, suçluluk, kaygı ve stres yaratır.

Bu tür bir meşgu­liyet ise mental ve fiziksel sağlığı­mız açısından bir risk faktörüdür.Sizi hapsetmeyen, özgür kılan bir tutkuya sahip olmanız dile­ğiyle.

İlgili Sitenin Haberleri