Haber Detayı
Çizgiden sese, sesten sahneye
Müzikal üretimlerini yarattığı görsel dünyanın fon müziği olarak tanımlayan, İstanbul merkezli ama işleri Avrupa sergilerine uzanan, çizimle sesi iç içe geçiren (müzisyen) Selût / (görsel tasarımcı) CTZ ile müzik, görsellik ve kimliğin kesişimini konuştuk.
Zaman zaman -görsel projelerinde- Cosmicnutz (CTZ) adıyla da karşımıza çıkan, yeni nesil vokallerden; müziğini çizimleriyle ve yeni tekniklerle tamamlayan, çok disiplinli illüstratör, ses sanatçısı Selût, 14-15 Kasımda gerçekleşecek müziğin sesini aç mottosuyla müzik ahalisini mest eden Mix Festivalde.
Küçüklüğümden beri bana en çok ilham veren grup Gorillazdi.
Şu andaki ilerleyiş biçimimde bu grubun büyük etkisinin olduğunu düşünüyorum diyen ve ilk albümü Değerlimin Hikâyesi ile dinleyenlerini kendi dünyasında bir yolculuğa çıkaran Selût / CTZye festival öncesi ulaştık.
İnanırsan o kadar gerçek İzninle giriş taksimimizi sizi tanımayanlara, öncesinde bir referans aralığı olur niyetine meramınızdan vermek isterim.
İşlerinizi tarifiniz şöyle: Multidisipliner illüstratörüm, iletişim halinde olduğum disiplinler çizim ve müzik.
Kendimi bildim bileli çiziyorum, bir süre sonra kendimi ifade etmekte çizimin yeterli olmadığı noktada bir arayışa girdim ve müziğe ağırlık vermeye başladım.
Bir süre sonra çizdiklerim ve bestelediklerim birbirini tamamlar bir hal aldı.
Yaşadıklarımı çiziyorum sonra da fon müziğini besteliyorum diyebilirim.
Türkiyeden bir virtual band örneği olarak ortaya çıkan Selût / CTZ nasıl doğdu?
CTZ: Müzikal olarak çalışmalarımı kaydetme fikrini sevgili (söz yazarı, prodüktör ve görsel sanatçı) Güneş Akyürek verdi.
İlk albümüm de var olan şarkılar 13 illüstrasyondan oluşan Değerlimin Hikâyesi serisinin birer parçasıydı, görsellere eşlik etmek için yazıldılar.
Güneş ile tanıştıktan sonra ilk defa stüdyo ortamını ve kayıt halini deneyimledim.
İlk birlikte çalıştığımız parça Sahiden bugün Selûtü oluşturan çok değerli kadınlarla tanışmamıza vesile oldu ve bu yeni iletişimler sürecin devam etmesini sağladı.
Gorillazın yarattığı sanal grup fikrinden ilham aldığınızı söylüyorsunuz.
Buradan hareketle sizin yaptığınız işlerde meramınız nedir?
Selût: Birçok kollektif hissi temsil ediyorum.
Dinleyicinin ve sahnedeki kişilerin kimliklerinden bağımsız olarak, duyguların ve hikâyelerin bir yansımasıyım.
CTZ: Selût projesi kimlik algısını yıkmak için kişisel bir deneme.
Müzikle ve görsel tasarımla, kendini ifade edebileceği bir alan oluşturmayı amaçlıyor.
Şarkılarda bahsettiği şeyler hep deneyimlere dair, bu hikâyelerin, dileklerin, isyanın başkalarının da hayatlarında yeri oluyorsa bu tarifi olmaz bir his, tek başıma düşünmüyorum, tek başıma yaşamıyorum gibi hissettiriyor.
Başka şarkılardan, gördüklerimden esinlenerek yaşıyorum.
Hayatıma dönem dönem eşlik eden farklı şarkılar farklı renkler, her zaman geri döneceğim özel albümler var.
Selûtde bir sonraki kişi için, ortaya çıkan bir karakter gibi, ne kadar inanırsan o kadar gerçek.
Bugünün dünyasını nasıl tarif edersiniz; nasıl bir dünya ve sanat ortamı tasvir eder veya çizerdiniz?
Ve uzun vadede nelerin peşinde olmak istiyorsunuz?
CTZ: 10 senedir profesyonel olarak çalışıyorum, Selût 5 senedir konser veriyor.
Daha önceden her karesini ayrı ayrı çizmek gereken prodüksiyon işimizde şimdi yapay zekâ tek tuşla karşıma imajlar sunuyor, bir işçi olarak kendimi bazı zamanlar konumlandırmakta, yerime tutunmak konusunda kayıp hissediyorum.
Tek gecede değişen trendlere göre içerikler şekilleniyor, o kadar hızlı şekilde yayınlanan üretim var ki kendimi dere ortasında oturan taş gibi görüyorum zaman zaman.
Fakat görüntü oluşturmakta bitmediğinin, hikâyelerin ortaya çıkışının anlatan kişinin üslubunun elimden alınamayacak kadar öznel olduğunu savunuyorum.
Ayrılık, acı, öfke, hayal kırıklığı, umut gibi duygular tek gecede ne anlatılabilir ne de yaşanıp biter.
Anlatmak zaman alıyor ve uzun vadede kalıcı bir estetik bırakmak istiyorum, bu uzun vade olana kadar ki sürede ekran ışığında Selût: Ve sahnede çalışıyoruz.
Benim için yazdığım her şarkı aslında çizdiğim illüstrasyonlarım için birer soundtrack diyor ve ekliyorsunuz; Bazen bir parçadan tat ve hatta koku hissi alıyorum.
Dijital çağ ortamında, beşerî şartların da şerbetlemesiyle var olmamızın çok ötesinde, kalabalıkların içinde çok da anlam ve mananın peşine düşemiyoruz gibi!
Sizin yorumunuz ne olur?
CTZ: Bence öyle ya da böyle kendimizle baş başa kaldığımız bir an oluyor.
Koşturmacanın içinde kulağımızda bize eşlik eden parçalar, bir anda seni, o gün planladıklarının dışına itebilecek kadar güçlü olabiliyor.
Öylesine duyduğun bir melodi, gördüğün bir imaj ansızın darmadağın edebiliyor insanı.
Anlamın peşine düşemiyoruz ama etrafımızdaki bu estetikte üretimlerin akışın yoğunluğundan bağımsız bizi etkilediğine, kafanın içinde bir konuşma başlatabileceğine inanıyorum.
Yolda tanıştığım insanlarla doğdu Deniz Tekin ile birlikte gerçekleştirdiğiniz kuadrofonik ses sistemiyle zenginleştirilmiş performansla sesin mekândaki dolaşımını sorgulama hemhaliniz; Tuğçe Şenoğul ile sahnelediğiniz -iki kadının birbirine verdiği sözü bir yangın metaforuyla işlediği- veya Kreşendo buluşmasında sahnede üç boyutlu dev karakter olarak belirdiğiniz Live Tracking performansı gibi...
Tüm bunları yaratırken aklınızdan neler geçiyor?
Ayrıca yakın gelecekte var mı buna benzer projeler?
CTZ: Tüm bu çalışmaların ortak yanı değişen alanlara özel tasarlanmış deneyimler olması.
Dinleyiciye nasıl daha fazla hissettirebiliriz, kapıdan girdikten öncesini unutturabilir miyiz?
Sorularını araştırırken şekillendi hepsi.
Selût tarihinin en önemli anlarından biri Volkswagen Arena konseri, çünkü bugün sunduğumuz canlı şekilde performans gösteren Hologram fikri ilk defa orada hayata geçti.
Selûtün bu hologram formuna HoloGIRL ismini verdik ve sonra HoloGIRL 2.0; bu yıl Salon İKSV sahnesinde gelişmiş yeni görüntüsüyle dinleyici karşısına çıktı.
Bu şovun üçüncüsü 14 Kasımda Mix Festival kapsamında Zorlu PSMde, HoloGIRL 3.0 ile sunulacak.
Önceki iki konserde bir kafa formunda gördüğümüz Selût, bu sefer tüm vücut hareketleri ile performans sırasında canlı şekilde karşınıza çıkacak.
Şimdilik büyük bir dilek olarak bir diğer hedefimiz hakkında; hologram fikrini ilk kez Madonna x Gorillaz, 2006 Grammy Ödüllerinde (11 yaşımdayken) gördüm ve aklıma kazıdım. 2026 Temmuzunda Gorillaz ilk defa Türkiyeye geliyor.
Biz bu sahnede ön grup olarak sahne alarak Selûtü sunmayı hayal ediyoruz, umuyoruz ki Murdoc ile Selût iyi anlaşırlar! 2025 Martında ilk albümünüz (Tarla Records etiketli) Değerlimin Hikâyesi yayınlandı.
Albümün, şarkıların yaratım sürecini anlatır mısınız?
CTZ: Albümün doğuşu Sahiden kalp kırıklığı ile başlıyor.
Ben, Keyfim ve Kahyasında umursamamaya çalışıyor.
Mesela, İstememde bıkkınlığını ve Evdekilerde öfkesini kusuyor.
Sen Anlarsın, bu süreçte yazılmış sonra silinmiş ama ardından gruptaki iç konuşmalarda özlendiği söylenerek albüme yeniden dahil olmuş bir parça, İpek Ektaşın ansızın çaldığı solosunun benim aklımda sonsuza kadar yeri var.
Sevgili Danaenin davullarda sıkı sıkıya bizi tuttuğu o şarkı Dünün Kokusu, her ne kadar pişmanlıklara yazılmış, sözleri ağır bir parça olsa da hep bir ağızdan söylendiğinde ferahladığımı hissediyorum, kayıt zamanında da çok keyif aldığımız ve eğlendiğimizi hatırlıyorum.
Selût: Bu albümün kara koyunu, son şarkısı; ilk konserlerde bizlere eşlik edenlerin Doğru muyum? olarak bildiği şarkı Nediney benim favorim.
Şarkı toparlanmak yerine parçalara ayrılıyor.
Yaratımında, ilham olan alt segmentlerini kısa süre hissettirip sonra kaosa atıyor aynı kafamın içinin resmi gibi.
Saliha Turanın keman ile çaldığı ezgi, Selçuk Balcının Deniz Üstünde Fener şarkısını parçalayarak uydurduğumuz bir kesit.
Nediney kayıt sırasında oluşmuş bir kelime, sanki bir kuzuya verilebilecek bir isimmiş gibi gelmişti ve hoşumuza gidince de hadi Doğru muyum? artık Nedineydir demiştik.
Sözler farklı anlarda, tek başıma yazıldı evet, ama albüm yolda tanıştığım insanlarla yeniden ve yeniden doğdu, doğmaya devam edecek.
Biz bir versiyonunu kaydettik.
Şarkılarınızda altı çizilen konulardan bazıları, kadın bedeni, kırılganlık, bastırılmış duygular; melankoli ve mizah zaman zaman bir arada ama bir kızgınlık/kırgınlık da fonun rengini veriyor gibi Bu temalar sizin kişisel hikâyenizde nasıl bir yerde duruyor?
İtici gücünüz nedir?
Selût: Yazdıklarım, kendi kendime telkinlerim, aklımda yer eden fikirler, kırgınlıklarım.
Bazıları romantik bazıları değil, sadece üzgün veya umutları ile dalga geçiyor, kendine inanmıyor bazen de çok inanıyor.
Hayatın gidişatı halinde, hikâyeyi olduğu gibi söylüyorum.
Zor anlar genellikle bana ilham oluyor.
Sahnede ve yazarken kendimi söylemeye zorlandığım şeyleri bağırmaya iterek büyütüyorum.
Şarkılar üzücü ama kıyafetlerim çok güzel Selûtü dijital dünyada konumlandırırken öncelikleriniz ne/ler oluyor?
Sosyal medyada görünür olmak ile müziğin özünü korumak arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?
CTZ: Selût şık olmayı, her yerde bir fanteziyi oynamayı seviyor, sosyal medyasında da onu yakalayabildiğim kadarıyla sürecini paylaşmaya odaklanıyorum.
Evet belki konserin sonraki günü paylaşım yapmıyoruz ama Selût için hayal ettiğim dil, bol gözlem, her anında işçilik ve bir alt metin yazmayı gerekli kılıyor.
Sık olmasındansa olabildiğine ironik tek seferde gözükmesini tercih ediyorum.
Selût: Müzikal üretim nadiren paylaşım için anını yakalayabildiğim bir süreç.
Suyunu çıkarabilmek için kitlenmem gerekiyor, kitlenmişken video çekemem.
Bu halden dolayı kendimi sıkıştırmıyorum, üretime devam edebilmem daha önemli.
O an işime gelecek bir planım yoksa paylaşım yapmayı çok düşünmüyorum.
Bağımsız bir müzisyen olarak üretmek sizce, bugünün dünyasında nasıl bir anlam taşıyor?
Bir müzisyen olarak özgün olmak hâlâ mümkün mü, yoksa özgünlük de bir pazarlama biçimine mi dönüştü?
Selût: Bağımsız olarak kalmak her güne bir inat meselesi.
Özgün olmak, hiç duyulmamış bir şey yapmak demekse bence mümkün değil.
Eğer sağ elinizle sağ dirseğinizi tutabiliyorsanız o başka.
Birçok yaşanmışlığı, gözlemi kendi süzgecinden geçirip kusmaksa, evet herkesin çok kusmuğu özeldir ve üretimi çokça zaman alır.
CTZ: Bağımsız olarak ilerlemenin her gün kendi kendine bir meydan okuma gibi, sadece kendine hesap vermek hem hür hem tutsak hissettiren bir şey.
Ve bu işte ne kadar uğraşırsan o kadar var ediyorsun.
Pazarlama burada devreye giriyor, üretici, dönemin gereksinimlerini, aynı zamanda bir tüketici olarak hissediyor, bence ne kadar sevdiği şekilde yaparsa o kadar dikkat çekiyor.
Selûtün dediği gibi; Özel kusmuk = Otomatik iyi pazarlama.
Daha önce konserlerinize gelmemiş müzikseverlere Selût konserini anlatacak olsak, bunu bir cümle ile tarifler misiniz?
Selût: Bu birçok şeyin denendiği bir şov, şarkılar da genel olarak üzücü ama kıyafetlerim çok güzel.