Haber Detayı
Türkiye, borcu en düşük ülkelerden: Ekonomideki diğer riskler
IMF’nin istatistiki veri setinde yer alan 197 ülke içinde Türkiye, 2025 sonu itibarıyla brüt kamu borç miktarında 25’inci, kamu borcunun GSYH’ye oranında ise 164’üncü sırada yer alacak.
Türkiye’nin borçluluk oranının, izleyen yıllarda sınırlı artışlarla 2030 sonunda yüzde 25,9’a ulaşacağı ve bu oranların dünya ile kıyaslandığında son derece düşük bir borçluluk düzeyine işaret ettiği belirtiliyor.
Türkiye’nin borçluluk oranı düşük kalırken, risklerin başka alanlarda toplandığını belirten uzmanlara göre, Türkiye’nin risk faktörlerinin başında döviz borcu seviyesi, enflasyon baskısı, para biriminin değer kaybetmesi (devalüasyon) riski, yüksek faiz ortamı, kamu maliyesinin gelir ve harcama dengesinin kırılganlığı gibi konuların geldiği belirtiliyor.
Naki Bakır'ın Dünya gazetesindeki "Türkiye borç/GSYH oranı en düşük ülkeler arasında" başlıklı yazısı şu şekilde:"Dünya ekonomisinde son yıllarda yavaşlayan büyüme ve artan borç yükü şeklindeki sarmal giderek büyürken, Türkiye dünya ortalamasının çok altındaki kamu borcu/milli gelir oranıyla daha rahat.
Ancak kamu borç stoku bu yılın sonunda 38 trilyon doları aşması beklenen dünyanın en borçlu ülkesi ve aynı zamanda rezerv para olan “dolar”ın sahibi ABD’nin ekonomik gidişatı tüm ülkeleri yakından ilgilendiriyor.
Uzmanlar, Türkiye için düşük borçluluk oranına rağmen, kur ve faiz kaynaklı önemli risklere işaret ediyor.Merkezi yönetime bağlı kuruluşlar ile yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumlarını da kapsayan genel devlet brüt borç stoku bazında ABD’nin kamu borcu, tüm ülkelerin toplam kamu borcunun üçte birini aşarken, gelişmekte olan ülkelerde borçlanma maliyetleri kur ve faiz etkisiyle ağırlaşıyor.
Borcunu dünya rezerv para birimi olan dolar üzerinden finanse edebilmesi.
ABD açısından avantaj yaratıyor.
Yine de yatırımcılar, yüksek faiz ortamında artan borç servis maliyetlerinin orta vadede ekonomik büyümeyi baskılayabileceği uyarısında bulunuyor.
Türkiye’nin aynı bazdaki borç oranı ise dünyaya göre çok düşük, ancak finansman koşulları kırılgan seyrediyor.Dünya milli geliri kadar borçIMF projeksiyonlarına göre 2024 yılında 102,7 trilyon dolar olan tüm ülkelerin kamu borçlarının hacmi bu yılın sonunda 111 trilyon dolara ulaşacak.
Ülkelerin toplam kamu borcu, geçen yıl 111,1 trilyon dolar olan dünya gayri safi hasılasının (GSYH) yüzde 92,4’ünü oluşturdu.
Bu yıl dünya GSYH’sinin 117,2 trilyon dolar olacağı, ülkelerin toplam kamu borcunun ise yaklaşık 111 trilyon dolarla bunun yüzde 94,7’sine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Dünya genelinde kamu borcu/GSYH oranının izleyen yıllarda kesintisiz büyüme ile 2029’da yüzde 100’ü aşacağı, 2030 yılında yüzde 102,3’e ulaşacağı öngörülüyor.ABD’nin borcu dünyanın üçte biriHem milli geliri hem de kamu borç hacmi en yüksek ülke olan ABD’nin geçen yıl 35,8 trilyon dolar olan stokunun yıllık 2,4 trilyon dolarlık net artışla 2025 sonunda 38,3 trilyon dolara ulaşacağı, kamu borcu/GSYH oranının yüzde 122,3’ten yüzde 125’e çıkacağı tahmin ediliyor.
ABD’ye ait söz konusu borç stoku, tüm ülkelerin toplam kamu borcunun üçte birden fazlasını oluşturuyor.IMF projeksiyonlarına göre kamu borcu büyüklüğüne göre sıralamada ilk on gelecek yıl da değişmeyecek. 2025 sonu itibarıyla kamu borcunda ABD’yi 18,7 trilyon dolarla Çin izleyecek.
Milli gelire göre de dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’in kamu borcunun bu yılın tümünde toplam net 2,1 trilyon dolar olacağı öngörülüyor.Daha sonraki sıralarda 9,8 trilyon dolarla Japonya, 4,1 trilyon dolarla İngiltere, 3,9 trilyon dolarla Fransa, 3,5 trilyon dolarla İtalya, 3,4 trilyon dolarla Hindistan, 3,2 trilyon dolarla Almanya, 2,6 trilyon dolarla Kanada ve 2,1 trilyon dolarla yer alacak.
Türkiye borçlulukta sonlardaIMF, Türkiye’nin 2024’te 1 trilyon 358,3 milyar dolar olan milli gelirini bu yılın tümünde 1 trilyon 565,5 milyar dolar; geçen yıl 326 milyar dolar olan genel devlet borcunu da 380,4 milyar dolar ve kamu borcu/GSYH oranının yüzde 24’ten yüzde 24,3’e çıkacağını öngörüyor.
IMF projeksiyonlarına göre Türkiye’nin söz konusu borçluluk oranı izleyen yıllarda sınırlı artışlarla 2030 sonunda yüzde 25,9’a ulaşacak.
Bu oranlar dünya ile kıyaslandığında son derece düşük bir borçluluk düzeyine işaret ediyor.
IMF’nin istatistiki veri setinde yer alan 197 ülke içinde Türkiye, 2025 sonu itibarıyla brüt kamu borç miktarında 25’inci, kamu borcunun GSYH’ye oranında ise 164’üncü sırada yer alacak.Borç/GSYH oranında Japonya birinciKamu borç hacmine göre ABD ilk sırada yer alırken, bu borcun milli gelire oranına göre ise sıralama değişiyor.
Geçen yıl yüzde 261,4 oranıyla en başta yer alan Sudan’ın ardından yüzde 236,1 oranıyla ikinci olan Japonya’nın 2025 sonu itibarıyla yüzde 229,6 ile ilk sıraya yerleşeceği tahmin ediliyor.
Japonya’nın 2030 sonuna kadar bu bazda hep ilk sırada yer alması bekleniyor.IMF’ye göre 2025 sonu itibarıyla kamu borcu/GSYH oranında Japonya’yı yüzde 221,5’le Sudan, yüzde 175,6 ile Singapur, yüzde 146,7 ile Yunanistan, yüzde 142,5’le Bahreyn, yüzde 136,8’le İtalya ve yüzde 131,8’le Maldivler izlerken ABD yüzde 125 oranı ile 8’inci sırada yer alacak.
Senegal yüzde 122,9, Fransa yüzde 116,5 ve Kanada’nın yüzde 113,9 oranı ile kamu borcunun milli gelirine oranı en yüksek ilk on ülke arasında yer alacağı öngörülüyor.Türkiye tamamen risksiz miTürkiye’nin borçluluk oranı düşük kalırken, riskler başka alanlarda toplanıyor.
Uzmanlara göre Türkiye’nin risk faktörlerinin başında; döviz borcu seviyesi, enflasyon baskısı, para biriminin değer kaybetmesi (devalüasyon) riski, yüksek faiz ortamı, kamu maliyesinin gelir ve harcama dengesinin kırılganlığı geliyor.
Borçluluk oranı düşük olmasına rağmen, yüksek faiz, kur riski ve büyüme/döviz geliri açısından kırılganlıklar olduğu için “yüksek borç” unsurunun tersine “yüksek finansal risk” unsurlarının öne çıktığı belirtiliyor.
Düşük borçluluğa rağmen risklerin bulunduğuna işaret eden uzmanlar, kur istikrarı sağlanmadıkça borç sürdürülebilirliğinin kırılgan kalacağı görüşünde.Uzmanlara göre uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye’nin borçluluk oranından çok politik istikrarı ve kurumsal öngörülebilirlik belirleyici.
Borcun oranı değil, borç yönetiminin politik algısı önem taşıyor.
Merkez Bankası bağımsızlığı, mali kuralın uygulanıp uygulanmaması, Hazine’nin borçlanma vadeleri ve döviz kompozisyonu, hükümetlerin seçim öncesi harcama politikaları gibi faktörler, borç oranının piyasa nezdinde nasıl “okunduğunu” belirliyor.
Yorumlarda “Bir ülke borçla değil, borcuna verilen güvenle ölçülüyor.
Türkiye’nin borcu düşük ama politik fiyatı yüksek” görüşü dikkati çekiyor."Odatv.com