Haber Detayı
Özel CHP heyetiyle Lefkoşa’da
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 42’nci kuruluş yıldönümü törenlerine katılmak için gittiğ KKTC’de yetkililerle bir araya gelirken “Hep cesaretle ve fedakarlıkla davranan taraf olduk ama verilen sözler tutulmadı” dedi.
CHP Lideri Özgür Özel, KKTC’nin 42’nci kuruluş yıldönümü törenlerine katılmak üzere geldiği Lefkoşa’da bir dizi temasta bulundu.
Törenlerden bir gün önce Ada’ya giden Özel ve CHP heyeti, Meclis Başkanı Ziya Öztürkler ve Başbakan Ünal Üstel’le görüştü, Kıbrıs Türklerinin merhum liderleri Dr.
Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın da anıt mezarlarını ziyaret etti.
Özel daha sonra sırasıyla KKTC Meclis Başkanı Ziya Öztürkler ve Başbakan Ünal Üstel’le bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı seçilen Tufan Erhürman’ın seçimlerden önce liderliğini yaptığı sol kulvardaki ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi’ni ziyaret etti.
Özel, yine sol kulvardaki Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Zeki Çeler ile de görüştü, akşam da Meclis Başkanı Öztürkler’in verdiği Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’na katıldı.
Özgür Özel, KKTC temasları kapsamında Başbakan Ünal Üstel’le de bir araya geldi.KIBRIS BARIŞ HAREKÂTIÖzel, Başbakan Ünal Üstel ile görüşmesinde şöyle konuştu:“Bizim KKTC ile aramızda sarsılmaz, kuvvetli bir ilişki ve çok tarihi, önemli bağlar var. 1974’te, o güne kadar bütün diplomatik kanallar zorlanarak, sorunun barış içinde çözülmesi için, mezalimin durdurulması için büyük bir mücadele verildi.
Ama dünya, o zaman bu mezalime gözlerini yumdu ve başka bir çare kalmadığından Kıbrıs Barış Harekâtı gerçekleşti.
O gün Türkiye’de bugünden bakıldığında çok önemli bir koalisyon hükümeti vardı.
Üçüncü Genel Başkanımız ve Başbakanımız Bülent Ecevit ile rahmetli Necmettin Erbakan’ın kurmuş olduğu koalisyon hükümeti, Barış Harekâtı’nı gerçekleştirdi.VERİLEN SÖZLER TUTULMADIBütün siyasetçiler açısından örnektir: Meseleyi ne niyetle yaptığınız, nasıl tanımladığınız, adını nasıl koyduğunuz önemlidir.
Rahmetli Ecevit başbakanlığın önüne çıktığında, ‘Biz adaya sadece Türklere değil, Rumlara da barış götürmeye gidiyoruz.
Barış Harekâtımız başladı’ dedi.
O günden bugüne burada kimsenin burnu kanamadığı gibi çok önemli bir süreç ilerledi.
Zaman zaman, en son Annan Planı’nda olduğu gibi hep biz müzakereden yana olduk.
Hep cesaretle ve fedakârlıkla davranan taraf olduk ama verilen sözler tutulmadı.
İşin kötüsü sözünü tutmayan, oyunu bozan, çözümsüzlük yönünde son anda irade değiştirenler sanki en sonunda ödüllendirilmiş oldular.
Ve bugünkü zorlu statü ortaya çıktı.”