Haber Detayı

Rüyamızda neredeyse hiç görmediğimiz 5 şey
Chip galeri chip.com.tr
17/11/2025 23:39 (1 ay önce)

Rüyamızda neredeyse hiç görmediğimiz 5 şey

Zihnimiz uçmak gibi en çılgın olayları canlandırırken, akıllı telefon, yazılı metin ve hatta kendi yansımamız rüyalardan neden dışlanıyor? Araştırmacılar, bunun rüyaların evrimsel işleviyle doğrudan alakalı olduğunu ve beynimizin "tehditlere" odaklandığını söylüyor.

Gökyüzünde uçmaktan aniden kendimizi pantolonsuz bir sınavda bulmaya kadar, rüyalarımız zihnimizin sınırsız fantazilerini canlandırıyor.

Ancak rüyalarımız ne kadar çılgın olursa olsun, uyku halindeki zihnimizin asla yaratmadığı veya yeniden yaratamadığı bazı şeyler olduğunu fark etmiş olabilirsiniz.

Yapılan bilimsel araştırmalar, beynimizin rüya sırasında uyanık dünyanın bazı sıradan detaylarını görmezden geldiğini gösteriyor.

Araştırmacılara göre, bir rüyada asla göremeyeceğiniz veya çok nadir rastlayacağınız dört ana unsur var: Akıllı telefonlar, yazılı metinler ve sayılar, kokular ve tatlar, kendi yansımamız… Rüya araştırmacısı ve Uyku ve Rüya Veritabanı direktörü Dr.

Kelly Bulkeley, bu durumu şöyle açıklıyor: "Rüya görürken zihnimiz daha akıcı, duygusal ve çağrışımsal bir şekilde çalışıyor.

Öte yandan, okuma, sayma veya bilgisayar kullanma gibi işler için gereken kısa süreli odaklanma ve konsantrasyona daha az sahip olma eğilimindeyiz." İşte bilim insanlarının rüyalarımızda neden bu unsurları göremediğimize dair açıklamaları:Ortalama bir kişi günde üç saatten fazla zamanını telefonunda geçirmesine rağmen, akıllı telefonlar rüyalarımızda neredeyse hiç görünmüyor.

Rapor edilen 16.000'den fazla rüyanın analizine göre, telefonlar kadınların rüyalarının sadece yaklaşık %3,55'inde ve erkeklerin rüyalarının %2,69'unda ortaya çıkıyor.

Bu oran, rüyaların yaklaşık %9'unda görülen arabalar gibi diğer teknolojik nesnelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük kalıyor.

Bilim insanları bunun nedeninin, rüyaların evrimsel işlevine uymaması olduğunu düşünüyor. "Tehdit simülasyonu hipotezi"ne göre rüyalar, gerçek dünyada karşılaşabileceğimiz tehlikeleri önceden işlememize yardımcı olan, evrimleşmiş bir savunma mekanizması işlevi görüyor.

Harvard Üniversitesi'nden psikolog Dr.

Deirdre Barrett, "İnsanların savanlarda kabile hayatı yaşadıkları evrimlerinin yüzde 95'inden fazlasında onlar için önemli olabilecek içerikler, modern insanların rüyalarında aşırı temsil ediliyor" diyor.

Yani insanlar; fırtınalar, vahşi hayvanlardan kaçışlar ve yılanlar gibi hayatta kalmak için dikkat etmemiz gereken şeyleri daha çok rüyalarında görüyor.

Cep telefonları ise tarihimizin sadece çok küçük bir bölümünde var olduğu için rüyalarımızda bir rol üstlenmiyor.Rüyaların en garip özelliklerinden biri, çoğu insanın yazılı metinleri veya sayıları okuyamamasıdır.

Rüyalarda yazılı belgeler ortaya çıktığında, metin genellikle anlamsız, soyut sembollere dönüşüyor ya da kişi metni okuduğunu sansa bile, başka yöne baktığında içeriği tamamen değişiyor.

Bilim insanları, bunun rüyaların görüldüğü REM uykusu aşamasında beynin dille ilgili bölgelerinin daha az aktif olmasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyor.

Beynimiz, yazılı metnin ve sayıların ince ayrıntılarını uyanıkken olduğu gibi güçlü bir şekilde işleyemiyor.

Teksas Üniversitesi'nden bilişsel sinirbilimci Dr.

Benjamin Baird, rüyaların büyük ölçüde dış dünyadan gelen girdi olmadan, beynin "yukarıdan aşağıya" bir sahne oluşturmasıyla oluştuğunu belirtiyor.

Bu nedenle, yazılı metinler, sayılar veya cihaz arayüzleri gibi ince detaylar, rüyalarımızda istikrarlı bir şekilde görünmek için gereken tutarlılıktan yoksun kalıyor.Rüyalarda lezzetli bir yemek yediğinizi hayal etseniz bile, muhtemelen yemeğin tadını veya kokusunu almıyorsunuzdur.

Rüya deneyimi üzerine yapılan bir çalışma, rüyalarında "koku" deneyimi yaşadığını bildiren erkeklerin oranının sadece yüzde biri, kadınların ise yüzde birden biraz fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Uzmanlar, bunun kısmen, kokuyu kontrol eden beyin devrelerinin çok eski bir zamanda evrimleşmesi ve görme ile işitsel ağlardan gelen sinyallerle tam örtüşmemesinden kaynaklandığını düşünüyor.

Dr.

Bulkeley, kokuların ve tatların, uyurken kendimize anlattığımız bilinçdışı dramatik hikayelere genellikle pek bir şey katmadığı için rüyalarımızda yer almadığını söylüyor.İnsanların rüyalarında aynaya bakamayacağı yaygın bir yanılgı olsa da, durum aslında daha ilginç.

Rüya görenler aynaya bakabilir, ancak neredeyse hiçbir zaman kendi yansımalarını gerçek hayattaki gibi görmezler.

Dr.

Barrett'ın aktardığına göre, çoğu insan yansımasını tuhaf bir şekilde çarpıtılmış, şekilsiz, yanlış yaşta veya yaralı olarak görüyor.

Hatta bazen aynada bambaşka bir insanla karşılaşabiliyorlar.

Bilim insanları bunun nedeninden tam olarak emin olmasalar da, rüyaların doğasında var olan istikrarsızlıkla ilgili olabileceğini düşünüyorlar.

Tıpkı metinlerde olduğu gibi, kendi yüzümüzün tüm karmaşık özelliklerini yorumlamak, rüya gören beynimiz için çok karmaşık bir görev haline geliyor.

İlgili Sitenin Haberleri