Haber Detayı
Yeni İstanbul!
Eski İstanbul'un güzelliklerine, asaletine ve zarafetine şahit olduğum için yeni İstanbul'a sitem etme hakkına da sahibim diye düşünüyorum. Sen nasıl İstanbul'sun? Dünyada eşin benzerin yoktu, göçmen kuşların bile gelip geçerdi. Şimdi her yanın yolgeçen hanı, her yanın anlamsız bir kalabalık. İnsanların…
Eski İstanbul'un güzelliklerine, asaletine ve zarafetine şahit olduğum için yeni İstanbul'a sitem etme hakkına da sahibim diye düşünüyorum.
Sen nasıl İstanbul'sun?
Dünyada eşin benzerin yoktu, göçmen kuşların bile gelip geçerdi.
Şimdi her yanın yolgeçen hanı, her yanın anlamsız bir kalabalık.
İnsanların yaya geçitlerinde bile birbirinin üzerine yürüyor, herkeste önüne geçilmez bir kabalık.
Bu kadar kötü insana yaldızlı davetiye göndermeyi matah bir şey sanıyorsun? *** Sen nasıl İstanbul'sun?
Önce çeşmelerin sonra denizlerin kurudu, sonra insanların bozuldu.
Balkonların sardunyalara aç.
Şefkatine iliklenmiyor ceketler, sokaklarda sömürülen çocuklara gözünün ucuyla bile bakmıyorsun.
Komşu kapıların kapalı, kulağımızda çınlamıyor o güzelim şarkıların.
Aşkların sahte dostluğun yalan!
Yere atılan kağıt mendillerin, pet şişelerin gözlerimizin de kimyasını bozdu ruhumuzun da. *** Sen nasıl İstanbul'sun?
Saatleri kalleşliğe kuruyorsun artık, ruhsatsız silahlarla gurur duyuyorsun!
Sokakların insanların ekmeğine göz diken çetelerle dolmuş, uyuşturucu baronlarına sunuyorsun nimetlerini.
Parklarındaki kuş sesleri bile sustu.
Eski asaletinin yerinde yeller esiyor.
Ne martılarının beyazlığı kalmış ne gökteki yıldızlarının görkemli parlaklığı.
Giysilerini çıkarmışsın üzerinden, eskiden ne kadar şıktın, jilet gibi giyinen insanların yanaklarından sinek kayardı sanki.
Artık ne yazın belli ne kışın.
O güzelim bakışın değişti, zarafetin çevrimdışı, gittikçe yozlaşıyorsun!
Kendini matah bir şey sanıyorsun ama aslında hiçbir şeyin kalmamış, eskiden senin olan! *** Sen nasıl İstanbul'sun?
Kolonya kokulu çocukluğumda yalınayak dolaşırken arkadaşımdın.
Sıkıntılı gençlik yıllarımda yanımda dururdun, hayatın sineması olurdun da 50'sinden sonra bütün yaşlarımı vurdun.
Nasıl böyle zalim oldun?
Bu kadar mı sevdin parayı ve yalanı? *** Bana aşkı öğreten mavi gözlü şehir, akasyalar açarken sarmaşık güllerine tutunurken, akşamları arkadaş ıslıklarını duyuran şehir.
En sefil yıllarında bile insanlarını zeytin ekmekle doyuran şehir.
Sen yedi tepeli İstanbul'sun.
Ve yeni halini gördüğüm her yerde beni kahrediyorsun!
Seyirciler!
Uyuşturucuyu hapishanelere sokmanın yeni metodu.
Bir tişörtün üzerine spreyle kimyasal uyuşturucu sıkılıyor.
Bağımlıyı hapishanede besleme metoduyla, tişört 'her şekilde' hapishaneden içeri sokuluyor.
Koğuşta tişört küçük parçalar haline getirilip sigarayla tüttürülüyor.
Bu meseleyi uyuşturucu gerçeğinin ülkemizde hangi boyutlara geldiğini göstermek için yazdım.
Hazır yemek kuryelerinin şifreyle uyuşturucu dağıttığı bir şehirde, çocuklar birkaç yıl içinde gençler çok daha ağır bedeller ödeyecekler.
Anneleri babaları ekran başında dizi ve futbol muhabbetiyle uyuşurken!