Haber Detayı
Türkiye'de büyüyen sessiz tehlike: Gençler ve yetişkinler "hikikomori" kıskacında
Her geçen gün daha fazla genç ve yetişkin, kendini dış dünyadan uzaklaştırıyor; odalarına kapanıyor, toplumsal yaşamla bağını azaltıyor. Uzmanlar bu durumu "hikikomori" -kişinin en az altı ay boyunca evinden çıkmadan, okul, iş ya da sosyal ilişkilerden tamamen kopuk yaşaması- olarak adlandırıyor. Japonya'da tanımlanan bu olgu artık yalnızca Doğu'ya özgü değil; Türkiye'de de giderek artan bir biçimde gözlemleniyor.
Yakın zamanda yapılan bir dizi araştırma, bu durumun ardında bireysel tembellik ya da ilgisizlik değil, duygusal ve toplumsal etkenlerin birleşimi olduğunu gösteriyor.
Üniversite öğrencileri arasında yürütülen bir çalışma, gençlerin iş hayatına dair belirsizlik ve gelecek kaygısı yaşadıklarında, "yaşamın anlamını sorgulamaya" daha yatkın olduklarını ortaya koydu.
Bu kaygı, kimi öğrencilerde içe kapanma ve sosyal ilişkilerden çekilme davranışlarını tetikliyor.
Araştırmacılara göre, "Gençler artık yalnızca iş değil, kendilerini değerli hissedebilecekleri bir yer arıyorlar." Bu durum, ruhsal dayanıklılığın zayıflamasıyla birleştiğinde, gençlerin sessiz bir geri çekilme sürecine girmesine yol açabiliyor.
GENÇLERİN RUHSAL YÜKÜ ARTTI Benzer bir eğilim lise öğrencileri arasında da görülüyor.
İstanbul'da yapılan bir araştırma, ailelerin akademik başarı beklentilerinin ve rekabetçi okul ortamlarının, gençlerin ruhsal yükünü artırdığını gösterdi.
Başarı baskısı yükseldikçe, öğrencilerde kaygı, yetersizlik ve suçluluk duyguları artıyor.
Buna karşılık, destekleyici aile ilişkileri ve güven temelli okul ortamı, öğrencinin sosyal bağlılığını koruyor.
Uzmanlar, "Başarı, sevgiyle ve aidiyet duygusuyla birlikte anlam kazanır.
Öğrencinin duygusal dayanıklılığını güçlendirmek, onun akademik başarısından daha kalıcı bir destektir" diyor.
YENİ DUYGUSAL İKLİM: PAYLAŞILAN YALNIZLIK Yetişkinlerde de tablo benzer. 503 yetişkin üzerinde yapılan bir başka araştırma, sosyal destek azaldıkça ve psikolojik dayanıklılık düştükçe bireylerin izolasyona yöneldiğini ortaya koydu.
Katılımcıların çoğu ailesiyle yaşasa da, bu her zaman sosyal bağların güçlü olduğu anlamına gelmiyor.
Uzmanlara göre, modern yaşamın hızlanması, bireylerin birbirini dinleme ve paylaşma alanlarını daraltıyor.
Bu da, "paylaşılan yalnızlık" olarak tanımlanan yeni bir duygusal iklim yaratıyor.
HİKİKOMORİ ARTIK TOPLUMSAL BİR MESELE Üç araştırmanın ortak bulgusu, hikikomorinin artık bireysel değil, toplumsal bir mesele haline geldiği yönünde.
İş, okul ve sosyal yaşam alanlarında artan rekabet, belirsizlik ve anlam arayışı; bireylerin dünyayla bağını yavaş yavaş zayıflatıyor.
Bu tablo, özellikle genç kuşakların iç dünyasında sessiz bir kırılma yarattığı için önem taşıyor.
SOSYAL BAĞLAR GÜÇLENMELİ Uzmanlar, çözümün çok yönlü olması gerektiğini vurguluyor.
Üniversitelerde psikososyal destek ve kariyer danışmanlığı programlarının yaygınlaştırılması, ailelerle iletişimi güçlendiren eğitimlerin desteklenmesi, okullarda sosyal hizmet birimlerinin etkinleştirilmesi ve topluluk temelli gönüllülük projelerinin teşvik edilmesi öneriliyor.
Sosyal bağların güçlenmesi, yalnızlık ve umutsuzluk duygusunu azaltmada en etkili adımlar arasında görülüyor.Bugünün Türkiye'sinde hikikomori, sadece bir bireyin kapısını kapatmasıyla başlamıyor; insanın kendine, çevresine ve geleceğine dair güven duygusunu yitirmesiyle büyüyor.
Sessizlik, giderek daha fazla insanın ortak deneyimi haline geliyor.
Uzmanların ifadesiyle, "Yalnızlık artık bir zayıflık değil, çağın ortak hikâyesi." Bu hikâyeyi anlamak, onu dönüştürmenin ilk adımı olabilir.Türkiye'de bu alanda araştırma yapan bilim insanları:Prof.
Dr.
Taner Artan, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri FakültesiDr.
Sayra Lotfi, İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri FakültesiDr.
Fatih Cebeci, İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri FakültesiDr.
Aylin Arıcı, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri FakültesiAraş.
Gör.
Sinem Arslankoç, İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri FakültesiÖğr.
Gör.
Şeyma Karakaya Altıok, İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi