Haber Detayı

Denetim bir prosedürdür sorumluluk ise kültürdür
Yazarlar hurriyet.com.tr
21/11/2025 06:28 (1 ay önce)

Denetim bir prosedürdür sorumluluk ise kültürdür

BAZEN bir ülkenin sorunları büyük fırtınalarla değil, küçük detaylardaki ihmalle kendini gösterir.

Son günlerde yaşadıklarımız da böyle.Fatih’te bir otel odasında sessizce yaşanan trajedi...Beyoğlu’nda bir kafede içtiği kahveyle yaşam savaşı veren genç bir mühendis...Üç şehirde aynı gün yüzlerce insanı hastanelere taşıyan zehirlenmeler...Böcek Ailesi’yle ilgili gelişmeleri takip ediyoruz.Oteldeki ilaçlamadan kaynaklı bir zehirlenme daha çok öne çıkıyor.Bu olayların hepsi tek tek bakıldığında “tesadüf” gibi duruyor ama yan yana koyduğunuzda başka bir gerçeği bize söylüyor.Yine de gastronomide iddialı bir ülkede yaşananlar kabul edilebilir değil.FELAKETLER O KÜÇÜK BOŞLUKLARDA BÜYÜYORBir mutfak kapısı kapandığında dünyadan bir duvar çekilmiş olur.

Biz çoğu zaman o dünyanın içine bakmayız.

Lezzeti övüp arka planı unuturuz.Oysa bir ülkenin gerçek düzeni, en çok görünmeyen yerlerinde belli olur.Soğuk zincirin kırıldığı o dakikada; hijyenin bir kenara itildiği o anda, bilginin yerini “boşver” in aldığı o saniyede...İşte bütün felaketler orada, o küçücük boşluklarda büyür.Çünkü hayat bazen büyük hatalardan değil, küçük alışkanlıklardan zehirlenir.‘ARTIK BİR ŞEY OLMAZ’ DİYEMEYİZ O yüzden “bir şey olmaz” diyemeyiz.Bir şişenin yanlış etiketlenmesine, bir yemeğin saatlerce açıkta bırakılmasına, bir çalışanı eğitmek için harcanmayan birkaç dakikaya “Bir şey olmaz” diyemeyiz.Çünkü oluyor.Ve bedelini çoğu zaman masum insanlar ödüyor.Biz birçok meseleyi devlete havale ederek rahatlıyoruz.Oysa devlet, sistemi kurar ama sistemi yaşatan toplumdur.Devlet her işletmenin başına bir gözlemci koyamaz.Ama her işletmeye bir vicdan bırakırsınız.Bu vicdan, bir annenin tabağındaki çorbayı, bir öğrencinin yurt yemeğini, bir kafede içilen kahveyi korur.Denetim bir prosedürdür.Ama sorumluluk, bir kültürdür.Bu mesele yalnızca bakanlıkların değil, yalnızca belediyelerin değil, yalnızca işletmelerin değil bu mesele hepimizin.Devlet standart koyar, işletme önlem alır, tüketici sorgular.Bir zincir ancak bütün halkaları sağlam olursa kopmaz.Böcek Ailesi hayatını kaybetti.

Deterjanlı kahve içen Ayben Özçilingir hastanede tedavi altında.BİR PERİ MASALI GERÇEK OLDUEYLÜL sonunda Amsterdam’da Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Yıldıray Karaer ve Corendon Turizm Grubu’nun Kurucu Ortağı Atılay Uslu ile sohbet ediyorduk.Karaer de Uslu da spora meraklı ve Türkiye’deki birçok etkinliğe sponsorluk yapıyorlar.Anadolu Efes Spor Kulübü, Corendon Airlines Park Antalya Stadyumu, Alanyaspor Futbol Takımı, Hull City Futbol Takımı, Muratpaşa Belediyespor Takımları ve bisiklet yarışlarını destekliyorlar.Uslu o gün “Desteklediğimiz bir takım daha var” dedi.“Curaçao Milli Takımı” diye ekledi.O günden sonra maçlarını takip ettim.Takımın başında da tanıdık bir isim vardı; daha önce Fenerbahçe’yi çalıştırmış Dick Advocaat.Ve Curaçao’nun peri masalı gerçek oldu.150 bin nüfuslu ülke Dünya Kupası’na katılmaya hak kazandı.Gruptaki son maçta Jamaika berabere kalan Curaçao Milli Takımı mutla sona ulaştı.Curaçao, daha önce bu rekoru elinde tutan 350 bin nüfuslu İzlanda’yı geride bırakarak, Dünya Kupası finallerinde mücadele edecek en az nüfuslu ülke unvanını da kazandı.Türk Milli Takımımızın da; Play Off maçlarını geçip Dünya Kupası’na katılacağından eminim.Bir de bakarsınız; Türkiye ile Curaçao aynı grupta yer alıp birbirine rakip olur.KANSERİ YENMEK KOLAY ÖFKEYİ YENMEK ZORBAZI haberler vardır.Gazetecilikte kaç yıl geçirirsen geçir, hâlâ boğazına bir düğüm oturtur.Giresun’dan gelen haber de öyle.Bir emekli sınıf öğretmeni; Abdullah Coşkun, 68 yaşında.Hayatı boyunca çocuk yetiştirmiş, insan yetiştirmiş.Toplumun bence en önemli mesleğini yapmış.Ve o adam; trafikte bir tartışmanın ardından, 38 yaşındaki bir sürücünün yumruklarıyla hayatını kaybediyor.Ama bu hikâyede başka bir detay daha var.Kızı, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç.

Dr.

Ayşe Coşkun Beyan “Babam kanseri yendi ama caniyi yenemedi” diyor.Bu cümleyi okuyunca insan utanıyor.Üç yıl boyunca babasını akciğer kanserinden uzaklaştırmak için gecesini gündüzüne katmış.Bilimiyle, sevgisiyle, inancıyla mücadele etmiş.Ve bir hafta önce; babasının hiçbir şey kalmadığını söyleyen sonuçları almışlar.Düşünebiliyor musunuz?Kendi kızının elleriyle hayata döndürülmüş bir baba...Ailece kutlanan bir mucize...Biz bu ülkede düşmanları yeneriz.

Kanseri yeneriz.Depremden sonra toparlanırız.

Her zorluğu bir şekilde aşarız.Ama şu “öfke” denen mikrobu bir türlü yenemiyoruz.Kızı doğru söyledi.“Babam kanseri yendi ama caniyi yenemedi.”İşte bu yüzden Abdullah Coşkun’un hikâyesi sadece bir cinayet haberi değildir.Abdullah Coşkun - Ayşe Coşkun BeyanİYİ VE KÖTÜ TESADÜFLERÜNLÜ yazar Paulo Coelho’nun Simyacı romanında altını çizerek okuduğum sözleri vardı.Onlardan biri şuydu.“Hayatın, insanın iradesini test etmek için pek çok yolu vardır, bazen hiçbir şey olmaz ya da her şey birden olur.”Bir diğeri de...“En iyisini sonraya saklamayın.

Yarının ne getireceğini bilemezsiniz” diye yazmıştı.Bir şey daha diyordu Coelho...“Hayat aslında iki şeydir.

İyi tesadüfler ve kötü tesadüfler...”Keşke hayat bize hep iyileri karşımıza çıkarsa...Bir olayı yaşadığınız zaman geriye dönüp baktığınızda “şu olmasaydı, bu olmazdı” diyebiliyorsunuz.

Ama olanların da önüne geçemiyorsunuz.Belki bunun üzerine yüzlerce kitap yazmak lazım, binlerce öykü kurgulamak lazım.Ama, siz siz olun, en küçük detayı bile atlamayın.Çünkü o fark etmediğiniz, dikkat etmediğiniz herhangi bir şey, olay, insan hayatının büyük bir parçası haline gelebiliyor.İyi tesadüflerin sizi bulması dileğiyle...

İlgili Sitenin Haberleri