Haber Detayı

Yıkanmak yasak mıydı? Eski insanlar sabunu tehlike olarak görüyordu
Kadraj i̇kon takvim.com.tr
22/11/2025 12:02 (1 ay önce)

Yıkanmak yasak mıydı? Eski insanlar sabunu tehlike olarak görüyordu

Aydınlanma Çağı’nda ilginç temizlik alışkanlıkları bulunuyordu. O dönem bazı toplumlar, suyla sık sık yıkanmaktan kaçınıp bunun yerine iç çamaşırlarını düzenli değiştirmeyi sağlıklı sayıyordu. Peki banyo yapmaktan korkuyorlar mıydı? Bugün kulağa tuhaf gelen bu yaklaşım, geçmişin hijyen anlayışının ne kadar farklı olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor.

History sitesinde yer alan bilgilere göre yerli Amerikalıların aktardığı Mayflowerlar 17. yüzyılda Plymouth'a geldiklerinde pek hoş kokmuyordu.

Çünkü Wampanoagların aksine düzenli yıkanma alışkanlıkları yoktu.

Hatta Squanto'nun onları yıkanmaya teşvik ettiği ancak başarılı olamadığı anlatılır.

Tarihçi W.

Peter Ward'a göre, Batı Avrupalılar arasında bugünkü anlamıyla banyo yapmak 18. yüzyılın sonlarına dek oldukça nadir görülüyor.

BATI AVRUPA'DA YIKANMA KÜLTÜRÜ ÇOK NADİR GÖRÜLÜYORDU British Columbia Üniversitesi'nden tarih profesörü ve The Clean Body: A Modern History kitabının yazarı W.

Peter Ward, 18. yüzyılın sonlarına kadar Batı Avrupa'da bugünkü anlamıyla düzenli banyo yapma alışkanlığının neredeyse hiç bulunmadığını belirtiyor.

Bu durum sosyal sınıf farkı gözetmiyordu.

Hatta Fransa Kralı XIV.

Louis'in hayatı boyunca yalnızca üç kez banyo yaptığı söylenir.

O dönemde Avrupalılar günlük temizlik olarak yüz ve elleri yıkamayı tercih ediyor, ancak tüm vücudu suya sokmanın sağlıksız ve hatta edepsiz olabileceğine inanıyorlardı.

Bu nedenle Mayflowerlar ve onları izleyen Püritenler de düzenli banyo fikrine oldukça mesafeli duruyordu.

HAMAMLAR TEMİZLİK İÇİN DEĞİL TEDAVİ İÇİNDİ Sömürge döneminde hamamlar bulunsa da günümüzdekinden farklı bir amaca hizmet ediyordu.

Hamamlar daha çok tıbbi bir tedavi yöntemi ya da zenginler için bir dinlenme alanı olarak görülüyordu. 1770'lerde Virginia'nın kraliyet valisi sıcak havalarda serinlemek için hamamını kullanırken, XIV.

Louis'in nadir banyoları da doktor tavsiyesiyle kasılma tedavisi içindi.

KETEN İÇ ÇAMAŞIRI 'TEMİZLİK' SAYILIYORDU Ward'a göre 17. yüzyılda temizlik anlayışının merkezinde su değil, keten iç çamaşırı bulunuyordu.

Sömürgeciler, iç çamaşırlarını düzenli olarak değiştirerek vücudun temiz kaldığına inanıyordu.

Beyaz ketenin, teri ve kiri emerek bedeni arındırdığı düşünülüyordu.

İç çamaşırının yakasının dışarıdan görünmesi, kişinin hem temiz hem de ahlaki açıdan düzgün olduğunun bir göstergesiydi.

Pennsylvania Üniversitesi'nden Prof.

Kathleen M.

Brown, beyaz keten yakaların özellikle Püriten rahiplerde dini ve sosyal bir saygınlığı temsil ettiğini ifade ediyor.

Benzer şekilde Püritenler, temiz yatak çarşaflarının da bedeni temiz tutmanın bir yolu olduğuna inanıyordu.

Dış kıyafetlerle yatağa girmek hem hijyensiz hem de ahlaksız kabul ediliyordu. 1639 tarihli bir mektupta bir sömürgecinin, hizmetçisini dış kıyafetleriyle yatağa girip çarşafları kirlettiği için ağır bir dille suçlaması bu anlayışın bir örneği.

YERLİ AMERİKALILAR DAHA GELİŞMİŞ HİJYEN UYGULAMALARI KULLANIYORDU Wampanoaglar ve diğer birçok Yerli Amerikan topluluğu nehirlerde ve derelerde yıkanmayı günlük bir alışkanlık haline getirmişti.

Ayrıca Avrupalıların mendil kullanmasına büyük bir tiksinti duyuyorlardı.

Ağız ve diş sağlığında da Yerli Amerikalılar Avrupalılardan çok daha ilerideydi.

Dişlerini çiğneme çubuklarıyla temizliyor, nefeslerini tazelemek için nane gibi bitkiler çiğniyor, dişlerini beyazlatmak için ise kömür kullanıyorlardı.

Buna karşılık Avrupa'dan gelenlerin çoğu dişlerini hiç fırçalamıyor ve daha sağlıksız bir beslenme düzeniyle yaşıyordu.

HİJYEN EKSİKLİĞİ ÖLÜMCÜL SONUÇLAR DOĞURDU Avrupalı yerleşimcilerin yetersiz hijyen koşulları, yalnızca kötü kokudan ibaret değildi.

Beraberlerinde taşıdıkları mikroplar, Yerli Amerikalılar için büyük bir felaket anlamına geldi.

Bağışıklık sistemleri bu yeni hastalıklara karşı savunmasız olduğundan, kolonistlerin farkında olmadan yaydığı hastalıklar kısa sürede yerli nüfusta büyük bir yıkıma yol açtı.

Tarihçiler, Avrupalı hastalıklarının Mayflowerlar 1620'de Plymouth'a gelişinden önce New England kıyılarındaki yerli halkın yüzde 90'ından fazlasını öldürdüğünü tahmin ediyor.

Sonraki yıllarda ise bu hastalıklar milyonlarca Yerli Amerikalının hayatına mal oldu. (Kaynak: Takvim Foto Arşiv, History)

İlgili Sitenin Haberleri