Haber Detayı

Türkiye'de Mossad operasyonları sürerken... İngiltere, Osmanlı'yı nasıl kuşattı
Güncel odatv.com
24/11/2025 13:11 (4 hafta önce)

Türkiye'de Mossad operasyonları sürerken... İngiltere, Osmanlı'yı nasıl kuşattı

Türkiye'de Mossad operasyonları sürerken, Charles Dickens’ın tabiriyle “mükemmel baş belaları” olan misyonerlerin gerçek yüzü, İngiliz arşivlerinde yürütülen titiz araştırmayla gün yüzüne çıkarıldı. “Silahsız Haçlı Seferi”ne mercek tutan "Misyoner İstihbaratçılar", raflardaki yerini aldı.

Dr.

Berna Çaçan Ongun'un İngiliz arşivlerinde yaptığı çalışmayla kaleme aldığı "Misyoner İstihbaratçılar" raflardaki yerini aldı.Türkiye'de İsrail istihbarat ağı Mossad'a yönelik peş peşe operasyonlar yapılırken, "Misyoner İstihbaratçılar", Osmanlı topraklarında din kisvesi altında yürütülen İngiliz istihbarat faaliyetlerini gün yüzüne çıkarıyor.

Eser, İngiliz rahip William Jowett’in gizli faaliyetlerini ve “silahsız Haçlı Seferi”nin arka planına dikkati çekiyor.“Deşifre X Kitaplar” dizisinin son halkası olarak piyasaya çıkan kitap, 19. yüzyılda İngiltere’nin misyonerleri istihbarat aracı olarak kullanarak Osmanlı İmparatorluğu’nun iç dokusunu çözme stratejisine odaklanıyor.Osmanlı coğrafyasındaki “misyonerlik”, “seyahat”, “arkeolojik kazı” kisvesiyle operasyonlar yürüten İngiliz casusluk ağına mercek tutan ve Hayat Yayınları’ndan çıkan kitap, gazeteci Kamuran Akkuş editörlüğünde hazırlandı.

Eserde, rahip William Jowett’in 1815-1820 yılları arasında Malta’dan yürüttüğü operasyonlar, İngiliz arşivlerinden elde edilen orijinal belgelerle ilk kez tam metin Türkçeye aktarıldı.Dr.

Ongun’un deyimiyle tüm bu faaliyetler, “İncil dağıtmanın ötesinde, siyasi ve ekonomik hegemonya kurmanın” sistematik bir aracına dönüştü.OSMANLI VE İNGİLTERE: TİCARETİN GÖLGESİNDE BAŞLAYAN “İÇTEN KUŞATMA”Ongun’un arşiv belgelerine dayandırdığı çalışmada, Osmanlı Devleti’nin 1400–1922 yılları arasında Asya, Avrupa ve Afrika’yı birleştiren stratejik konumu nedeniyle İngiltere’nin çıkar politikalarının odağında yer aldığı anlatılıyor.İngiltere, başlangıçta Hindistan yollarını güvence altına almak ve Rusya’nın güneye inmesini engellemek amacıyla Osmanlı’yı destekler görünüyordu.

Ancak Londra, tüccarlarının kurduğu sıcak ilişkileri zamanla “kaleyi içten fethetme” stratejisine dönüştürdü.

Misyonerler bu stratejinin öncüleri oldu.Öğretmen, doktor, seyyah, arkeolog, hatta “Müslüman derviş” kılığına giren misyonerler; Osmanlı topraklarının dört bir yanında veri topladı, etnik ve dini yapıyı analiz etti ve İngiliz çıkarları doğrultusunda raporlar hazırladı.KİTABIN ANA TEZİ: DİN KİSVESİ ALTINDA EMPERYAL STRATEJİOngun’un incelediği arşivler, rahip William Jowett’in (1787–1855) faaliyetlerini merkeze alıyor.

İngiltere’nin Kilise Misyoner Cemiyeti (KMC) adına Malta’dan yürütülen bu operasyonlar, yalnızca teolojik değil, doğrudan siyasi nitelik taşıyordu.Cambridge mezunu Jowett, matbaalar kurarak Arapça, Yunanca ve diğer yerel dillerde İncil’ler bastırdı.

Ancak Ongun’a göre asıl hedef, Osmanlı toplumunun etnik dokusunu çözmek ve ayrılıkçı eğilimleri tetiklemekti.Jowett’in Christian Researches in the Mediterranean (Akdeniz’de Hristiyanlık Araştırmaları) adlı raporları, ilk kez tam metin Türkçeye çevrilerek kitapta yer alıyor.

Bu belgeler, İngiltere’nin Ermeni, Süryani, Keldani, Arap ve Bulgar toplulukları arasındaki gerilimleri nasıl manipüle ettiğini gözler önüne seriyor.“MÜKEMMEL BAŞ BELALARI”Ongun, kitabında İngiliz yazar Charles Dickens’ın misyonerler için kullandığı “her yeri bulduklarından daha kötü şekilde terk eden mükemmel baş belaları” sözünü merkeze alıyor.

Bu ifade, İngiltere’nin “medeniyet” söylemiyle yürüttüğü örtülü faaliyetlerin Osmanlı toplumuna bıraktığı tahribatı simgeliyor.İNGİLTERE’NİN DÖNÜŞEN POLİTİKASI: DOSTLUKTAN BÖL-PARÇALA-YÖNETE19. yüzyılda Osmanlı dört cepheden kuşatma altındaydı: siyasi, ekonomik, kültürel ve dini.

İngiltere, 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı ile ticari bağlar kurmuş, Hindistan yolu üzerindeki güvenliği gerekçe göstererek Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü desteklemişti.

Ancak 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra bu politika tamamen değişti.İngiltere, artık Osmanlı’yı korumak yerine parçalamayı hedefliyordu.

Aynı yıl Kıbrıs’ı, 1882’de Mısır’ı işgal etti.

Başbakan Lord Palmerston, “İngiliz çıkarları dost ve düşman tanımlarını belirler” diyerek bu yaklaşımı özetledi.

Liberal lider William Gladstone ise 1877’de “Türkleri medeniyetten soğutmak” gerektiğini savundu.Bu dönemde misyonerler, diplomasi ve ticaretin ardından üçüncü hegemonya aracına dönüştü. 1850’de İngiltere’nin baskısıyla Osmanlı’da Protestan cemaati resmen tanındı.

Tanzimat ve Islahat Fermanları’ndaki “din ve vicdan hürriyeti” ilkeleri, misyoner faaliyetlerini meşrulaştırdı.Gertrude BellARKEOLOG GÖRÜNÜMLÜ CASUSLAR: BELL, LAWRENCE, CHRISTIEOngun’un kitabı yalnızca din adamlarını değil, “bilimsel araştırma” adı altında bölgede istihbarat toplayan figürleri de mercek altına alıyor.İngiltere’nin ilk kadın istihbarat subayı Gertrude Bell (1868–1926), “Irak’ın Taçsız Kraliçesi” olarak tanınıyordu. 1909’da Babil kazılarına katılan Bell, arkeoloji maskesi altında petrol sahaları, aşiret yapıları ve dini dengeler hakkında bilgi topladı.Bell’in öğrencisi sayılan T.E.

Lawrence (Arabistanlı Lawrence) da 1910’da “arkeolojik araştırma” bahanesiyle Osmanlı topraklarına girdi.

Arapça öğrendi, Mezopotamya’dan Mısır’a kadar geniş bir bölgede Arap isyanlarını organize etti.Her iki isim, Irak Kralı I.

Faysal’ın tahta çıkışında belirleyici rol oynadı. 1921’de Winston Churchill’in Kahire’deki Giza Piramitleri ziyareti sırasında Bell ve Lawrence da heyetteydi.

Ongun’a göre bu sahne, Orta Doğu’nun sınırlarının masa başında nasıl çizildiğinin sembolüydü.Kitapta ayrıca Agatha Christie’nin de istihbarat bağlantılarına değiniliyor.

Ünlü yazar, eşi Sir Max Mallowan ile birlikte Irak’ın Ur şehrindeki İngiliz Arkeoloji Okulu’nda kazılara katılmıştı.

Okulun kurucusu Gertrude Bell, başkanı ise İngiliz sömürge yöneticisi Tümgeneral Percy Cox idi.

Ongun, bu kurumun bilimsel bir merkezten çok, İngiliz casusluk faaliyetlerinin karargâhı olduğunu belirtiyor.Agatha Christie“ORTA DOĞU” KAVRAMININ İCADI VE MİRAS KALAN BÖLÜNMEMisyoner İstihbaratçılar, Osmanlı sonrası coğrafyada “Orta Doğu” kavramının nasıl kurgulandığını da tartışıyor.

Ongun’a göre bu bölgesel tanım, İngiliz jeopolitik projelerinin bir ürünüydü:“Eğitim kurumları, hastaneler ve yetimhaneler aracılığıyla sevgi ve medeniyet söylemiyle sızan bu ağ, aslında Osmanlı’yı içeriden çökerten bir bilgi savaşıydı.”Ongun, misyonerlerin faaliyetlerinin yalnızca geçmişte kalmadığını, günümüz Orta Doğu’sundaki etnik ve mezhepsel bölünmelerin kökeninde bu dönemin olduğunu savunuyor.Lord PalmerstonTARİHİN YENİDEN OKUNMASIEserde kullanılan kaynaklar arasında KMC arşivleri, Missionary Register, Proceedings of the Church Missionary Society ve Jowett’in Malta’dan gönderdiği özel mektuplar bulunuyor.

Osmanlı arşivlerinde misyonerlik belgelerinin azlığı ise Ongun’a göre “arşiv tasnif eksikliğinden” kaynaklanıyor.Ongun, “Bu raporlar, Osmanlı’nın geçmişini ve bugünkü Ortadoğu düzenini anlamak açısından mihenk taşı niteliğinde” diyor.Berna Çaçan OngunDR.

BERNA ÇAÇAN ONGUN KİMDİR12 Mart 1981 tarihinde Erzurum’da doğdu.

İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’un Florya semtinde tamamladı, ardından Trakya Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde Türkiye derecesiyle kazandığı lisans eğitimini başarıyla bitirdi.

Bir süre Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönerek yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Yakın Çağ Kürsüsü’nde, 19. yüzyıl Balkan Tarihi üzerine yaptı.

Doktorasını ise Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü’nde, 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında İngiliz Protestan misyonerlerin faaliyetleri üzerine tamamladı.Babası Nimet Çaçan, 1999 yerel seçimlerinde DYP’den Tansu Çiller tarafından Sultanbeyli belediye başkan adayı gösterilerek aktif siyasette yer aldı.

Amcası Burhan Çaçan, Türk Halk Müziği’nin önemli isimlerinden biri.

Dedesi Reşid Çaçan ise Demokrat Parti Ağrı İlçe Başkanı olarak görev yaptı ve Türk tarihine “55’liler Vak’ası” olarak geçen hadisede Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun önde gelen isimleriyle birlikte Sivas Kampı’na gönderildi.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri