Haber Detayı

“Hedefimiz Türk gülünü dünya raflarına taşımak”
Sektör haberleri dunya.com
28/11/2025 00:00 (4 hafta önce)

“Hedefimiz Türk gülünü dünya raflarına taşımak”

Osmanlı’nın  simgelerinden biri olan Türk gülünü, dünya raflarına taşımayı hedefleyen Rose&Cure, yılda 20 ton gül çiçeği işliyor. Girişimin iki ortağı olan anne-kız Ayten ve Gülce Altıntaş, her yıl ortalama %30 ciro artışı yakaladıklarını belirterek, “Pestisitsiz tarım artık sadece bir tarım metodu değil bir zorunluluk haline gelmiştir” dedi.

Sevilay ÇOBANYerli doğal kozmetik markası Rose&Cure, organik gül yetiştiri­ciliği ve modern formülas­yon teknolojisini birleştire­rek hem bölgesel kalkınma­ya hem de ülke ekonomisine değer katıyor.

Isparta’da yıl­lık 20 ton gül çiçeği işleyen marka, geleneksel distilas­yon yöntemleriyle katma de­ğerli cilt bakım ürünleri üre­tiyor.

Organik üretim mo­deliyle her yıl 6 ton organik maddeyi toprağa geri kazan­dıran marka, sürdürülebilir­liği iş modelinin merkezine yerleştiriyor.Doğru işlenen gül, hem tedavi hem kalkınma aracıTıp tarihçisi Prof.

Dr.

Ay­ten Altıntaş, Osmanlı tıbbı üzerine araştırma yaparken, 350’ye yakın faydalı bileşen­den oluşan gülün özellikle akıl hastalıklarında, şifaha­nelerde kullanıldığını fark etti. 20 yıl önce Türkiye’deki gülcülüğün sadece gül yağı­nın parfümeri sanayisine ih­racına odaklandığını anlatan Altıntaş, gül suyu gibi diğer gül bileşenlerinin yeterince değerlendirilmediğine hatta kalıntıların faydasız görül­düğü için atıldığına işaret et­ti.Son 20 yıldır her yıl Ispar­ta’ya giderek üreticilere bi­limsel danışmanlık yaptığını belirten Altıntaş, kızı Gülce Altıntaş ile birlikte saf gül su­yu üretmek için 2019 yılında Rose&Cure adını verdikleri markalarıyla yeni bir girişi­me adım attıklarını söyledi.

Markanın kurucusu Gülce Altıntaş ise kuruluştan iti­baren her yıl ortalama %30 büyüme performansı göster­diklerini ifade ederek, “2024 yılında 50 milyon TL ciro­ya ulaştık.Organik üretimin maliyetli bir yol, ancak uzun vadede kazandıran tek mo­del.

Kaliteden taviz verme­den ölçeklenmenin mümkün olduğunu kanıtladık.

Bugün, gül suyu, gül yağı, krem, mas­ke ve serum gibi doğal cilt ba­kım ürünleri üretiyoruz.

Gül, Türkiye’nin hem kültürel hem ekonomik hazinelerin­den biri.

Türkiye’de raflarda alınabilecek ilk organik gül markası olma sorumluluğu­nu taşıyoruz” dedi.Gülün frekansı, enerjisi ve içeriğindeki aktif maddele­rin insan sağlığıyla uyumuna değinen Ayten Altıntaş, “An­cak bu etkiyi sadece geneti­ği ile oynanmamış saf Ispar­ta gülünü pestisitsiz ve gele­neksel yöntemlerle üreterek elde edebiliyoruz.

Bu yüzden pestisitsiz organik üretim bizim için bir tercih değil, bir zorunluluk.

Gül, doğru işlen­diğinde hem bir tedavi hem de bir kalkınma aracıdır” di­ye konuştu.Türkiye kozmetik paza­rı 2024’te yaklaşık 3,7 mil­yar dolar düzeyinde; bunun içinde doğal/organik kozme­tik segmenti küçük ama hız­lı büyüyor.

Rose&Cure olarak Türkiye’de organik/temiz cilt bakımı işinde ilk etapta %1– 2 pazar payı ve dermokozme­tik alt-kategorisinde seçili kanallarda %3–5 pay hedef­lediklerini kaydeden Gülce Altıntaş, ihracatla birlikte toplam organik gelir payla­rını kademeli artıracakları­nı söyledi.Altıntaş, 2026’da 2–3 yeni ürünle birlikte oto­masyon/ambalaj hatlarına ve dijital tarafta veri analitiğine yatırım planladıklarını açık­larken, şöyle konuştu: “Kısa vadede ise yüzde 10 EBIT­DA marjı, orta vadede ise yıl­lık yüzde 25–40 ciro büyü­mesi hedefliyoruz.İhracat­ta özellikle Avrupa ve Körfez ülkelerinde seçili kanallarda konumlanarak, Türk gülü­nü dünya raflarında hak etti­ği noktaya taşımak istiyoruz.

Bugün Dubai ve İsviçre’ye düzenli sevkiyatlarımız var; ABD’de ise niş kanallarda pi­lot satışlarımız başladı.”Organik gülle her yıl 6 ton karbonu doğada tutuyorGülce Altıntaş, konvansi­yonel tarım yerine organik üretimi benimsedikleri için, her yıl 20 dönümlük gül bah­çelerinde yaklaşık 80–320 kg sentetik gübrenin topra­ğa karışmasını önledikleri­ni belirterek, “Organik tarım sayesinde toprağın ömrünü uzatıyoruz.Konvansiyonel tarımla 20-25 yılda çorakla­şan toprak organik tarım sa­yesinde 50 yıl yaşayabiliyor. 4–6 ton organik maddeyi top­rağa geri kazandırıyor, mik­robiyal canlılığı %50’ye ka­dar artırıyor ve 2–6 ton kar­bonun doğada tutulmasına katkı sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.Organik üretim ma­liyetinin geleneksel yöntem­lere göre ortalama yüzde 35 daha yüksek olduğunun altı­nı çizen Altıntaş, gül tarımı­nın kırsalda kadın emeğini ve yerel ekonomiyi güçlendi­ren stratejik bir alan olduğu­na dikkati çekti.

Bakır imbik­lerde, odun ateşinde distilas­yonla elde edilen gül suyu ve gül yağı hiçbir katkı içermi­yor; markanın tüm ürünleri PETA onaylı ve vegan.Bulgaristan’ın gül bahçelerinin sahibi Türk girişimciler Gül üzerine 40’tan fazla makale, 7 Türkçe ve 1 İngilizce kitap yazan Prof.

Dr.

Ayten Altıntaş, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bulgaristan’da üretimi yapılan güllerin sarayda yüksek oranda tüketildiğini kaydetti.

Altıntaş, müderris İsmail Efendi’nin çabalarıyla gül yetiştiriciliğinde Isparta’nın bir merkez haline dönüştürüldüğü bilgisini vererek, “Isparta gülü, genetiği binlerce yıldır bozulmamış bir türdür.Ziraat fakültelerinin genetik müdahalelerle daha kokulu güller üretme çabalarının başarısız olmasıyla geleneksel gülün genetiğinin korunabildi. ‘Bulgar Gülü’ olarak bilinen gül, aslında ‘Türk Gülü’ bir diğer adıyla ‘Osmanlı Gülü’dür.

Siyasi ve ekonomik nedenlerle Bulgaristan’ın öne çıkarılmış olsa da günümüzde birçok Türk girişimci Bulgaristan’da gül bahçeleri ve fabrikaları satın alarak bu durumu tersine çevirdi” dedi.Parfümeri değil sigara endüstrisi kullanıyorİçeriğinde gül yağı olduğu iddia edilen parfümlerin çok niş olanların dışında tamamen sentetik kimyasallar kullanıldığını ileri süren Ayten Altıntaş, şunları söyledi: “Sentetik parfümler binlerce kimyasal madde içeriyor ve solunduğunda vücudu kirletiyor.

Gül yağı, büyük oranda parfümcüler yerine sigara endüstrisi tarafından, bağımlılık yaratmak amacıyla kullanılıyor.

Sağlık açısından gülün şerbet, reçel ve şurup gibi gıdalarda kullanılması çok önemli.

Modern yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları nedeniyle karaciğer yağlanması gibi sorunların yaygınlaştı.

Gül, bir numaralı karaciğer temizleyicisidir.

Gül, kozmetiğin yanı sıra ‘karaciğer temizleyici’ olarak gıda sektöründe daha fazla yer almalı.”

İlgili Sitenin Haberleri