Celladına âşık alegorisi…

Siyasetin son günlerde en çok konuşulan cümlesi, Özgür Özel’in “cellâdına âşık olanlar” benzetmesiydi… Alegorik, güçlü ve politik bir analizdi… Üstelik Türkiye’nin siyasal psikolojisini de doğru okuyordu… Fakat ardından gelen:“Üzdüysem özür dilerim” açıklaması, CHP’yi büyüten rüzgârı bir anda dar bir koridora sıkıştırdı…Çünkü asıl sorun sözün kendisi değil, sözden rahatsız olan 3–5 DEM yöneticisinin siyaseti belirlemesi ihtimaliydi…***Oysa canlarım, DEM Parti seçmeni, Apo değildir…DEM Parti seçmeni; milyonlarca mağdurun, dışlanmışın ve toplumsal barış isteyen insanın toplamıdır… O seçmenin siyasi sembolü de Selahattin Demirtaş’tır…Bugün bir araştırma yapılsa, DEM seçmeninin yüzde 85’inin gönlünde, bebek katilinin değil, demokrat/hukukçu/siyasetçi Demirtaş’ın olduğu ortaya çıkar…***CHP’nin bir süredir genişleyen demokratik tabanı vardı… Yıllardır ilk kez, Kürt seçmenin doğrudan, aracısız desteğini kazanabilecek (İstanbul yerel seçimlerini hatırlayınız) bir yakınlaşma doğmuştu…Toplumsal cephe büyürken, bu desteği birkaç yöneticinin hassasiyetine feda etmek, siyaseten yanlış olduğu kadar, demokratik açıdan da ürkütücüdür…***Demirtaş Türkiye için bir siyasal figürden fazlasıdır…Onun cezaevinde tutulması yalnızca hukuki değil, tarihsel bir yanlıştır…Ve bunu düzeltmesi gerekenler, “demokrasi” iddiasındaki liderlerdir…Bence doğru değildir…Cumhuriyet Halk Partisi’nin kaderi, geçmişte defalarca olduğu gibi küçük kliklerin baskısına göre şekillenmemelidir…Halkın geniş kesimlerinden destek alan bir liderlik, dar kadroların gölgesine giremez…Yani, Özgür Özel doğru bir şey söylemişti… O söz, bir toplumsal gerçeğe işaret ediyordu…Fakat ardından geri adım atmak, doğruyu yanlış kılmadı ama eksiltti…***Türkiye, eksiltilmiş doğrularla demokrasi kuramaz…CHP’nin yönü, Apo’nun gölgesine sıkışmış bir siyaset değil, Demirtaş’ın temsil ettiği demokratik çizgiye değer veren milyonlarca Kürt seçmenin iradesi olmalıdır çünkü…Bu ülkenin geleceğini, küçük hesaplar değil, büyük cesaretler belirleyecektir…Özgür Özel’in CHP’yi daraltılan demokrasi çizgileri arasından tam da çıkarmak üzereyken buradan geri adım atması: Bence doğru olmadı…Ne kadar az Tanju ÖzcanBolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “Ben kaşar bir siyasetçiyim, hem de çift kaşar.

Yani o (Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü) iyi bir bürokrat olabilir, yüksek eğitim de almış olabilir ama siyasetçi olmak farklı bir şey.

O giderken biz o yoldan dönüyorduk” demiş…***Ey güzel insanlar!..Türkiye, Tanju Özcan gibi “kaşar” siyasetçiler yüzünden bir türlü “gelişmiş ülkeler” sınıfına giremiyor…Oysa, liyakatli politikacı devlet insanı karakterini yaratmaya mahkûmuz…Ne kadar az Tanju Özcan, o kadar çok gelişme…Ne kadar çok Tanju Özcan, o kadar derin geri kalmışlık…