Haber Detayı
Overthink
Overthink: Aşırı, gereğinden fazla düşünme
Derbideki beraberlikten ve Galatasaray’ın Samsun’u geçmesinden sonra Fenerbahçe’nin önünde yalnızca bir maç değil, bir karakter sınavı duruyordu.
Yağmurun zemine yüklediği ağırlık, yıllardır kritik anlarda puan kaybeden Fenerbahçe'nin ruhuna işlemiş bir sesle fısıldıyordu: "Sahaya yüreğini koymadan bu gece bitmez."Tedesco, derbideki on birden altı ismi değiştirmişti.
Kağıt üzerinde taze kan gibi duran bu hamleler, ilk yirmi dakikada bir kıpırdanma yaratmadı değil.
Fenerbahçe istekliydi.
Fakat Semedo sakatlanınca işler bir anda bulanıklaştı.
Sağ beke Mert Müldür’ü almak varken Oğuz’u o dar koridora sıkıştırıp Kerem’i oyuna atması, adeta takımın ipini gevşeten ilk düğüm oldu.O andan sonra Fenerbahçe ne tempoyu yönetebildi ne oyunu.
Başakşehir’e karşı üstünlük kurmak bir yana, takım ancak bir fırsat golüne veya duran top mucizesine güvenebilecek hale geldi.
O mucizeyi de Skriniar yazdı ama oyunun genel akışına bakınca bu gol, büyük bir dağın yamacında duran tek bir çiçek gibiydi.
Görülüyordu ama manzarayı değiştirmeye yetmiyordu.♦♦♦♦♦Tedesco’nun ezbere yaptığı değişiklikler takıma katkı sunmadı.
Alvarez’in sarı kart tehlikesine rağmen son haftaların en diri Fred’ini çıkarması, orta sahayı Kemen’e altın tepsiyle sunmaktan başka anlam taşımadı.
Kemen de bu ikramı reddedecek biri değil.
Neredeyse tek başına Fenerbahçe merkezini ele geçirdi, yaptığı asistle yıldızlaştı.Asensio’nun haftalardır ustalıkla yönettiği on numara bölgesinden çekilip sağa itilmesi, üstüne önde pres yapması zor olan Talisca ve Duran’ın çift forvet denenmesi eklenince, Başakşehir savunması da cesaret buldu.
Öne çıktılar, alanları daralttılar, Fenerbahçe’yi kaleden uzak tutmak onlar için maç boyunca zor olmadı.♦♦♦♦♦Sonuç, baştan sona hatalı planlanmış bir maç.
Kötü bir senaryonun her sahnesinde Tedesco'nun imzası vardı.Tedesco’nun her maçı saniye saniye, sayfa sayfa planlama merakı, Süper Lig’in rüzgarını bilmeyen bir mühendisin masa başı hesaplarına benziyor.
Futbolun çoğunlukla "anların" oyunu olduğunu hiç hesaba katmıyor.
Hele hele Süper Lig, bu kadar overthink yapılacak bir lig de değil.Bu ligde top bir anda sekebilir, atın tökezlediği yerden kurt kısmet çıkartır.
Başakşehir'e kadar oynanan son altı maçın dördünde golü ilk yiyen takım olmak rastlantı sayılmaz.
İlk plan sürekli bozuluyorsa, ortada planın kendisini sorgulatan bir şey vardır.♦♦♦♦♦Yine de sorunu sadece teknik adama bağlamak hakkaniyetli olmaz.
Kerem Aktürkoğlu’nun yedek kalışının yarattığı kırgınlık yüzünden okunuyordu.
Kötü oynayabilir, fakat bu kadar isteksiz olmak, bu kadar silik kalmak, onu bağrına basan taraftara haksızlık.Ligde yalnızca bir golü olması kimseyi ilgilendirmiyor, çünkü Fenerbahçe taraftarı ona sahip çıktı.
O da bu vefaya karşı bir ışık yakmak zorunda.
Şu an izlediğimiz oyuncu, sihrini kaybetmiş bir büyücüyü andırıyor.
Ne yapacağını biliyor ama yapamıyor.Youssef En Nesyri ise bambaşka bir soru işareti.
Sanki yıllardır Fenerbahçe’nin forvet kuyusuna düşen ve bir daha çıkamayan oyuncuların yanına doğru yavaş yavaş ilerliyor.
Ne topsuz oyunda var, ne savunmayı yıpratıyor, ne de rakip ceza sahasına ağırlığını koyuyor.
Sahada dolaşıyor sadece.
Bu durum uzarsa hem maddi hem manevi yük olacak.
Fenerbahçe’nin artık böyle lüksleri yok.♦♦♦♦♦Yönetim için de birkaç söz söylemek şart.
Ara transfer dönemine girilirken herkes neyin eksik olduğunu biliyor.
Taraftar da biliyor, teknik ekip de biliyor.Eğer nokta atış transfer yapmayacaksanız, cüzdanı açmanın da anlamı yok.
Bu takıma gerçekten ihtiyaç olanı vermek gerekiyor.
Aksi halde harcanan para bir kibrit gibi yanar ve geriye sadece dumanı kalır.Fenerbahçe yıllardır büyük hayaller kuran ama o hayallere ulaşırken yolda ayağı takılan bir takım.Fenerbahçe sadece iki puan kaybetmedi.
Asıl kayıp, güvenin ve kalitenin üstündeki tozun artması oldu.
Tozu silkelemek zor değil.
Ama önce doğru aynaya bakmak gerekiyor.