Haber Detayı
10 bin yıllık yavru domuz çizimi, av sofrasının sırlarını açığa mı çıkarıyor
Mezopotamya’nın en eski yerleşimlerinden Sefertepe’de ortaya çıkan yavru yaban domuzu çizimi, Taş Tepeler insanının av tercihleri, beslenme alışkanlıkları ve ritüel dünyasına dair detaylar anlatıyor.
Şanlıurfa’daki Sefertepe kazılarında bulunan yarım bir öğütme taşının arka yüzünde beliren o çizgi, arkeoloji dünyasını bir anda hareketlendirdi.
Çünkü bu çizim sıradan bir karalama değil; 10 bin yıl önce bir avcının, bir ritüel ustasının ya da bir zanaatkârın eliyle, neredeyse tüm taşı kaplayacak özenle işlenmiş bir yavru yaban domuzu tasviri.Taş Tepeler’de yırtıcı hayvan betimlerinin sıkça görülmesine alışığız; fakat savunmasız bir yavru domuzun taş üstüne bu denli detayla işlenmesi, hem sembolik dünyaya hem de dönemin av-beslenme kültürüne dair yeni kapılar açıyor.Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde yer alan Sefertepe, Taş Tepeler Projesi’nin doğu ucundaki en dikkat çekici merkezlerden biri.
Bu sezon yapılan kazılarda ortaya çıkan yarım alt öğütme taşı ise yalnızca kullanım işleviyle değil, arka yüzüne kazınmış ince, kontrollü ve neredeyse tüm yüzeyi kaplayan yavru domuzu çizimi ile gündeme oturdu.Kazı başkanı Doç.
Dr.
Emre Güldoğan’a göre çizimdeki ayrıntı seviyesi dikkat çekici.
Burunda domuz anatomisini ele veren çıkıntı, kulaklar, yele, belirgin ön ayaklar, toynaklar, göz ve ağız… Figürün “yavru” olması da önemli çünkü Taş Tepeler’de genelde yırtıcı ve tehditkar hayvan ikonografisi öne çıkıyor.Bu buluntu, yalnızca sanat tarihi açısından değil, Neolitik dönemin beslenme pratiği açısından da önemli.
Yavru domuzlar dönemin insanları tarafından sıklıkla avlanıyor, eti tüketiliyor ve yerleşim ekonomisinde rol oynuyordu.
Bu nedenle çizimin, bir av hatırası, bir tören nesnesi ya da bir topluluk hafızası işareti olabileceği düşünülüyor.KARAHANTEPE İLE AYNI ELİN İZLERİ Mİ?Güldoğan, çizimin 2024’te Karahantepe’de bulunan yaban eşeği tasviriyle belirgin biçimde benzeştiğini söylüyor.
Her iki örnekte de çok ince çizgiler, orantıya dikkat eden bir el, anatomiyi iyi tanıyan bir bakış var.
Bu durum, Taş Tepeler’in farklı merkezleri arasında ortak bir görsel dilin dolaşımda olduğunu düşündürüyor.Bu sezon yalnızca yavru domuzu değil, aynı taş blokta yer alan iki farklı insan yüzü kabartması da bulundu.
Birinin yüksek, diğerinin alçak kabartma olması araştırmacıları şaşırttı.
Üstelik üslup Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç’takilerden belirgin biçimde farklı.
Bu çeşitlilik Sefertepe’nin kendine özgü bir yerel sanat anlayışına sahip olduğunu gösteriyor.Buluntular arasında en çarpıcı parçalardan biri ise üzeri çift yüzlü insan tasviriyle süslü siyah bazalt boncuk.
Minik boyutuna rağmen taşıdığı detay, iki yüzlü ikonografinin sembolik anlamı ve zanaatkarlık seviyesi Sefertepe’nin ritüel estetiğini aydınlatıyor.GASTRONOMİ ARKEOLOJİSİNE YENİ BİR NOTYavru domuzu gösteren bu tasvir, dönemin avcılık, beslenme ve hayvanlarla kurulan ilişki biçimlerine dair kritik bir veri sunuyor.
Kuşların, ceylanların ve küçük avların sık tüketildiğini biliyoruz.
Bu taş üzerindeki çizim de muhtemelen, bir av anlatısı, bir tüketim ritüeli, ya da topluluğun beslenme kültürünü simgeleyen bir işaret olabilir.Kısacası Sefertepe’deki bu küçük taş parçası, Taş Tepeler’in gastronomik ve sembolik dünyasına ışık tutan 10 bin yıllık bir belge niteliğinde.Odatv.com