Haber Detayı

Kayıp Atatürk portresi: İbrahim Çallı'nın gizemli eseri nerede?
cnnturk.com
08/12/2025 09:06 (2 hafta önce)

Kayıp Atatürk portresi: İbrahim Çallı'nın gizemli eseri nerede?

İbrahim Çallının 1926da yaptığı, genç Atatürkü Ankara Kalesi önünde gösteren efsanevi portre yıllardır kayıp. Hapisane depolarında bulunan, sonra bir anda ortadan kaybolan bu tablo, yasaklanan fotoğraflarla aynı kaderi mi paylaştı? Hürriyet yazarı İhsan Yılmaz köşesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı...

Antalya Kültür Sanat (AKS) tarafından düzenlenen Bir Başka Antalya Sanat Çalıştayının üçüncüsünü görmek için Antalyadaydım.Çalıştaya katılan sanatçılar arasında uzun yıllar eğitimci olarak pek çok öğrenci yetiştirmiş Hasan ve Şükran Pekmezci çifti de vardı.

Hasan Pekmezci, 12 Eylül darbesinden sonra Ankara Yarıaçık Cezaevinin deposunda keşfettiği İbrahim Çallının 1926 yılında yaptığı eski Türkçe imzalı bir Atatürk portresinin akıbetinden endişeliydi.

Tabloyu nasıl keşfettiğini ve yaklaşık 40 yıl sonra nasıl ortadan kaybolduğunu anlattı.Pekmezci, 1983-84 yılında Gazi Eğitimde görevli iken Ankara Yarıaçık Cezaevi Savcılığınca oradaki bazı fotoğrafların kontrolü için yardım istenmiş.

Fotoğraf dersleri sorumlusu olarak görevlendirilen Pekmezci karşılaştığı manzarayı ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı: Gittiğimde bir depoda çok sayıda fotoğraf bulunduğu, bunların zaman içinde bozulduğu, kullanılamaz hale geldiği, anlatıldı; benim gözden geçirerek hazırlayacağım tutanakla bunların imha edileceği bildirildi.

Gerçekten de zaman içinde solmuş, bozulmuş, eskimiş, pek çok poster, resmi dairelere asılanlardan çok bilinen Atatürk fotoğrafları vardı.

Hepsi de kayıtlara geçtiği için ancak bir tutanakla kayıttan düşülebilecekti.

Özellikle Atatürk fotoğrafı sözkonusu olduğundan o günün askeri müdahale ortamında savcı beyin duyarlılığı yerindeydi.

Bunların içinde telis dokulu bir tuval dikkatimi çekti, çünkü klasik ressamlarımızdan bazılarının kullandığı cinsten bir telis tuvaldi.

Üstte boydan boya yırtıldığı için sarkmış-katlanmış ve ön tarafından zamanın tozu, kiri ile kaplanmış, ne olduğu belli olmayan bir resim.

Bunu ayırıp diğerlerinin düşümü için gereken işlemler uygulandı.

Ayırdığımız resmin kaba temiziliğini yapınca bir Atatürk portresi olduğu meydana çıktı.

Zaman içinde şaseye bağlı kenarlar çürüdüğü, tuval rulo haline geldiği için kirlenme dışında boya tabakalarında dökülme, tuval çürümesi, büyük çatlamalar-kırılmalar yönünden fazla zarar görmemişti.

Tablo farklı bir Atatürk portresiydi ve temizlenince daha da netleşti.

Kırmızı renkle atılmış eski Türkçe bir imza ve tarih.

Hem renkli imza, hem de eski Türkçe imza bu tablonun 1927 öncesi yapıldığının işaretiydi.Kopyasını çıkardığım imzayı Gazideki arkadaşlarımız okudular ki 1926 tarihli İbrahim Çallı tablosu.

Kayıtlar incelendiğinde bu tablonun 2.1.1948 tarihinde 384 numara ile ve 50 lira fiyatla Islahevi demirbaşına kaydedildiği görüldü.Hasan Pekmezciye göre Çallının bu Atatürk portresi sadece onun değil, genel anlamda yerleşik portre anlayışının dışında, Ankarayı da içine alan farklı bir kompozisyon.

Üst bölümde, geride Ankara Kalesi silueti, Atatürkün arkasında ve sağında yanmış-yıkılmış eski Ankara; sol yanında da inşaat halinde, iskeleler kurulmuş ve çalışan işçilerle yeni Ankara.

Tam ortada sivil giyimli; genç, dinamik Atatürk.

Bu eser Türk sanatçılarının yaptığı Ankara betimlemeleri içinde ilk örnek.FOTOĞRAF ÇEKMEME VE YAZMAMA İZİN VERİLMEDİHasan Pekmezci durumu savcıya bildirdiğinde bu konuda üniversite dahil, kimseye bilgi verilmemesi, fotoğraf çekilmemesi için kesin bir dille uyarılır.

Bunun nedeni, tablonun o günlerin yönetim anlayışı içinde üst kurumlardan istenebileceği kaygısıdır.

Bir aydan uzun bir süre her gün askerler tarafından evinden alınıp cezaevine giderek çalışır. 140x140 cm. ölçülerindeki bu eserin korunması da düşünülerek cezaevinin konferans salonunun en üst bölümüne iskele kurularak tablo asılır.O günün koşulları içinde elinde bulunan bir makine ile tablonun fotoğrafını gizlice çeker ve kayıtlara girebilmesi adına sanat dergisinde yayınlanmak üzere bir yazı hazırlar.

Ancak savcılık yayınlamaya da kesinlikle izin vermez.

Savcı 1985-86 yılında Yargıtaya atanınca gidip özel izin alır ve yazı Artist Sanat Dergisinin Mart 1986, 2. sayısında yayınlanır.O yıllarda Kaya Özsezgin ile tabloyu yerinde görmek için birkaç kez müracaat etseler de cezaevi savcılığı benzer kaygılarla gereken izni vermez.

Pekmezci iki yıl Çallının bütün portreleri ile diğer Atatürk portrelerini araştırır, inceler, alanının uzmanlarıyla görüşür.

Bu tablodan hiç kimsenin bilgisi olmadığını görür.

Yıllar sonra fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç ve oğlu Oğuz Sağdıç kurumda yaptıkları bir çalışma sırasında bu Atatürk portresinin de görselini çekerler ve kendisine ulaştırırlar.

Tablonun son görüntüsü ve tek kanıtıdır bu fotoğraf.Hasan Pekmezci yıllar önce ortaya çıkardığı tablonun artık yerinde olmadığını, işin tuhafı çalışan personelin de tabloyu hiç görmediklerini söylediğini belirtiyor.

Tablonun oradan çalındığından kuşkulanan usta sanatçı bir yandan da araştırmaya devam ediyor.Hasan PekmezciANTALYA ÇAĞDAŞ SANAT MÜZESİ İSTİYORANTALYA Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Eğitim, Araştırma ve Kültür Vakfı tarafından Antalyaya yeni bir cazibe merkezi kazandırma hedefiyle hayata geçirilen Antalya Kültür Sanat, üç yıldır bir sanat çalıştayı düzenliyor.

Bir Başka Antalya Sanat Çalıştayının amacı şehrin kültürel, tarihsel ve geleneksel değerlerini çağdaş sanatın diliyle geleceğe aktarmak.Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Kilit Grup ana sponsorluğunda 28 Kasım 4 Aralık tarihleri arasında Nirvana Cosmopolitanda gerçekleşen çalıştayın küratörlüğünü Prof.

Mustafa Ağatekin üstlendi.

Bu yıl çalıştaya farklı sanat disiplinlerinden Barkın Coşkun, Furkan Depeli, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Gülten İmamoğlu, Hayri Esmer, Hasan Pekmezci, Mahir Güven, Rahmi Atalay, Şükran Pekmezci ve Yalçın Gökçebağ katıldı.Çalıştaya katılan sanatçılar ve Antalya Kültür Sanat yöneticileri sergi açılışında.Sanatçılar önce kenti gezip aldıkları ilhamla açık atölye şeklinde eserlerini ürettiler.

Zaman zaman sanat eğitimi alan öğrencilerin de katıldıkları bu bir hafta içinde üretilen eserlerden oluşan sergi 6 Aralıkta Antalya Kültür Sanatta açıldı.

Çalıştaylarda üretilen eserler burada sergilendikten sonra vakfın kalıcı koleksiyonuna dahil ediliyor.Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ile ATSO Eğitim Araştırma ve Kültür Vakfı Başkanı Yusuf Hacısüleyman açılışta yaptığı konuşmada çalıştayla attıkları bu ilk adımların gelecekte kurmayı düşündükleri bir Antalya Çağdaş Sanat Müzesi için olduğunu söyledi: Hacısüleyman, Müzeyi hayata geçirme sorumluluğunu üzerimize aldık ve çalışmalarımıza başladık.

Bu yolda işinsanlarından destek bekliyoruz dedi.Çağrıya ilk cevap çalıştaylara ev sahipliği yapan Kilit Grup Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Kilitten geldi.

Kilit Grup olarak kolektif bir yatırım düşünüldüğünde destek vereceğimizin sözünü bugünden veriyoruz diyen Kilit, Antalyadaki diğer yatırımcıları da buna teşvik etmek için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını söyledi.

İlgili Sitenin Haberleri