Haber Detayı
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)
İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.
İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime g öre, “Aç ılım S üreci”ni, ilan etti ği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Ter örsüz Türkiye” için de ğil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, d ışarıda Emperyalizmden destek aradığı i çin yap ıyor.
Bu nedenle, sadece 100 yıllık Cumhuriyete değil, kendi İktidar s üresi olan 23 y ıldır izlenen politikalara bile aykırı olan, çeli şkili eylem ve s öylemlerle dolu garip bir duruma yol aç ıyor.
İşte tam bu noktada Özgür Özel’in zekice gündeme getirdi ği “Stockholm Sendromu” devreye giriyor.
Gerek bireysel Stockholm Sendromu gerek onun ikiz kardeşi olan toplumsal Şok Doktrini, birlikte: İktidarın, siyaseten olanaksız g örülen ve toplumun bütün de ğerlerine aykırı olan bu virajı almak i çin yapt ığı çeli şkili eylem ve s öylemleri aç ıklamakta kullanılabilecek iki kavram. *** Bu iki kavramın ikisi de biri bireysel d üzeyde, öteki toplumsal kapsamda olmak üzere, mevcut ki şiliği ve kimliği zor ve şiddet yoluyla yok etmek, yerine yeni bir kişilik ve kimlik oluşturmak y öntemlerini anlat ır: ÖNCE, i şkenceler veya işkence benzeri baskılarla, bireyin veya toplumun mevcut kişiliği, yapısı ve kimliği, işe yaramaz, kullanılamaz hatta nefret edilir bir hale getirilir...
Bireyin veya toplumun ö ğrenmiş olduğu b ütün ahlak kurallar ı, ilkeler, hukuk, g üvenebilece ği b ütün kurumlar, yap ılar, odaklar, insanlar, liderler, yıkılır, yok edilir...
B ÖYLECE bir ki şinin veya bir toplumun varlığını s ürdürebilmesi için tek ve biricik yolun, ancak kendisine egemen olan zorlay ıcı (Faşist?) g ücün istediklerini yapmak, onun ilkelerini benimsemek ve onun istedi ği kişiliğe ve kimliğe b ürünmek oldu ğu inancı, o kişiye veya topluma aşılanır.
SONRA, hedef olan kişiye veya topluma, egemen olan zorlayıcı (Faşist?) g ücün istedi ği yeni kişilik, kimlik, kurtarıcı olarak empoze edilir.
Bu mekanizmayı Naomi Klein “Şok Doktrini” adlı kitabıyla anlatır. *** Bug ün ya şadığımız “S ürece” ve “ Şok Doktrini”ne daha 17 yıl önce dikkatimizi çeken Zülâl Kalkandelen, Cumhuriyet Pazar Dergi’de 6 Nisan 2008’de “ Şok ‘Terapiye’ Şok Tepki” diye bir yazı yayımlayarak bu “Toplumsal Şok” kavramını a ç ıklamıştı: Toplumsal şoklama, aynen bireysel beyin yıkama gibi çal ışıyordu.
Yeni bir kişilik yaratma deneyleri, Cameron adlı bir CIA psikiyatristi tarafından, şok tedavisi ile insanların belleklerinin, kişiliklerinin silinip, beyinlerinin yıkanması yoluyla yapılmıştı...
Önce insanlar çe şitli işkencelerle aşağılanıp i çleri bo şaltılıyor, sonra da onlara yeni değerler, ama çlar a şılanıyordu.
İşte buna benzer bi çimde, toplumlar da önce, sava şlar, ter ör sald ırıları, ekonomik krizler, doğal afetler, sivil veya askeri darbeler yoluyla çözülüyor, çökertiliyordu...
Sonra da bu şokun yarattığı korku ve d üzensizlik ortam ında, ikinci şok ger çekle ştiriliyor; neoliberalizm dayatılıyordu.
Buna direnenlere de polis ve hapishane baskıları ile üçüncü şok uygulanıyordu. *** Özgür Özel’in gerek zamanlama, gerekse siyasal tav ırlar a ç ısından “A ç ılım S üreci” ve “Komisyon” konular ında K ürtler için, (DEM Parti?) tarihsel ve güncel gerçekler ba ğlamında zekice g ündeme getirdi ği “Stockholm Sendromu”: Bu mekanizmanın bireylere d önük olarak uygulanan ve “Cellad ına  şık Olmak” bi çiminde ifade edilen özel bir türeviydi.
Onun aç ıklaması da 6. yazıya!