Haber Detayı
Hepimiz risk altındayız… Kontrolsüz sosyal medya kullanımı ‘Beyin çürümesi’ni tetikliyor
Son 1 yılda yazdığım yazılar, yaptığım röportajların içeriklerine baktım şöyle bir. Trafikte daha çok kavga ettiğimizi, birbirimize karşı olan tahammülsüzlüğümüzün çoğu zaman büyük, fiziksel kavgalara dönüştüğünü, birbirimizi dinlemediğimizi, dinlesek de anlamadığımızı, empati yoksunluğu çektiğimizi, özellikle ergenler ve genç yetişkinler arasında, sosyo- ekonomik seviye fark etmeksizin, zorbalığın yayıldığını söylemem mümkün. Bu başlıklar özelinde konuştuğum uzmanlar, “toplumsal yozlaşma” ve bunda da “sosyal medya” etkisine özellikle vurgu yapmış. 2-3 video seyredip, kedi videolarına gülmek gerçekten bu kadar etkili olabilir mi? Cevap, Amerikan Psikoloji Derneği’nden (APA) geldi. TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts gibi kısa video paylaşım platformlarının yoğun kullanımının dikkat ve hafızanın yanı sıra dürtü kontrolünde olumsuz etkileri olduğu ve beyin çürümesine yol açabileceği ispatlandı. Ne mi bu “beyin çürümesi?”
SAĞLIKLI BİREY VE TOPLUM İÇİN SOSYAL MEDYA İLE ARAMIZA MESAFE ŞARTHadi doğruyu söyleyin, yazının girişini okumaya başladıktan kaç saniye sonra gözünüz telefonunuza kaydı?
Ya da şöyle sorayım okuduğunuzu anlamakta, bir işe odaklanmakta zorlanıyor veyahut sürekli olarak bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissediyor musunuz?
Yorgun, stresli ya da unutkan mısınız?
Karar verme becerileriniz, duygusal tepkileriniz, sosyal bağlantılarınız zayıflıyor mu?
Uykuya dalmak, bir bilgiyi ya da mesela birinin telefon numarasını hatırlamak daha mı güç?ANKSİYETE, STRES VE ODAKLANMADA ZORLUK“O zaman internette ve sosyal medyada kaç saat geçirdiğinize bir bakın” diyor Nöroloji uzmanı, Prof.
Dr.
Derya Uludüz ve ekliyor: “Çünkü tüm bu saydıkların aslında ‘beyin çürümesi’nin bir etkisi. ‘Beyin çürümesi’ bir tanım değil zihinsel bozulma, tükenmişlik ve bilişsel gerilemeyi anlatan bir metafordur.
Düşünme yeteneği, odaklanma, zihinsel kapasitede ortaya çıkan olumsuz etkilerdir.
Dijital dünyada geçirilen uzun saatler beynin bilgi işleme kapasitesini zorlar, bilişsel işlevlerini köreltir.
Dikkat süresinin azalması, anksiyete, yorgunluk, problem çözme becerilerinde zayıflama gibi olumsuzluklara yol açar.
Dolayısıyla ruhsal ve fiziki açıdan sağlıklı bir birey ve toplum olmak istiyorsak sosyal medya başta dijital dünya ile aramıza bir mesafe koymak şarttır.”İZLENEN VİDEO SAYISI ARTTIKÇA BEYİN ÇÜRÜMESİ HIZLANIYORAvustralya merkezli Griffith Üniversitesi biliminsanlarının 71 çalışma ve 98 binin üzerinde katılımcıyla hazırladığı ve Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) de yayımladığı kapsamlı araştırma da aynı şey i söylüyor: “İzlenen kısa videoların sayısı arttıkça dikkat süresi kısalıyor, odaklanma becerisi zayıflıyor.
Algoritmaların hızı ve çeşitliliği, beynin ödül sistemini sürekli tetikte tutarak, dopamini yükseltiyor ve bu da zamanla davranışsal kontrol sorunlarına neden oluyor.”Kısa video kullanımının yoğun olduğu ergen ve genç yetişkinlerde ise riskli karar alma eğilimlerinin arttığı ve planlama, sıralama, değerlendirme gibi yürütücü işlevlerde zayıflama tespit edilmiş.
Yani “genç nesil neden farklı” sorusunun cevabı aslında biraz da burada yatmakta.GÜNDE 2 SAAT 43 DAKİKA İLE REKOR TÜRKİYE’DEWe Are Social ve Meltwater’in hazırladığı Dijital 2025 Türkiye Raporu’na göre; Türkiye’de 77,3 milyon aktif internet kullanıcısı var, her 10 kişiden 9’u internete bağlı.
Sosyal medya kullanıcı sayısı ise 58,5 milyon.
Her 3 kişiden 2’si sosyal medyada aktif.
Kullanıcılar, günlük ortalama 7 saat 13 dakikayı internette, ortalama 2 saat 43 dakikayı ise sosyal medyada geçiriyor.
Uzmanlar ise günde 1,5- 2 saati aşan sosyal medya kullanımını “problematik” buluyor.SOSYAL MEDYA KULLANIM YAŞI DÜŞTÜKÇE BEYİN ÇÜRÜMESİ HIZLANIYORNecmettin Erbakan Üniversitesi’nden Prof.
Dr.
Ercan Yılmaz ve uzman eğitmen Abdullah Aktürk de Türkiye’de farklı üniversite ve ortaöğretim kurumlarında okuyan 1614 genç üzerinde bir araştırma yaptı.
Sonuçlarına göre sosyal medya kullanma sıklığına bağlı olarak her 100 gençten 10’unda orta, her 100 gençten 2’sinde yüksek düzeyde “beyin çürümesi” belirtileri sap- tandı.Araştırmayı yapan Prof.
Dr.
Yılmaz, sosyal medya üyeliği ve akıllı telefona ilk kez 18 yaş üstünde sahip olan gençlerde beyin çürümesi belirtilerinin daha az olduğunu belirterek, “Yaş düştükçe, 12-14 yaş arası özellikle, beyin çürümesi de artmaya başlıyor.
Kullanılan internet paketinin ‘sınırsız’ ya da kotasının ‘yüksek’ olması da beyin çürümesini tetikliyor.
Öte yandan meslek lisesinde okuyan ya da LGS- YKS gibi bir sınava hazırlanan öğrenciler, diğerlerine göre daha az beyin çürümesi belirtileri gösterdiler.
Bu da şunu gösteriyor aslında.
Gençler bir meşgale içerisindeyken sosyal medyayı daha az kullanıyor, dolayısıyla olumsuzluklarından da daha az etkileniyorlar” yorumu yapıyor.İŞTE SAVAŞMANIN YOLLARIBu da demek oluyor ki çocuklarımızın sağlıklı bireyler olmasını istiyorsak; devletten illa bir sosyal medya yasası beklemek yerine, onları spor, sanat, müzik gibi aktivitelerle meşgul etmek, ekran süresini sınırlamak, ne izlediğini, kimlerle iletişim halinde olduğunu kontrol etmek ZORUNDAYIZ.Yanı sıra bizler de ekran süremizi acilen yarıya düşürmeliyiz.1- Mesela zamanlayıcı kurmak ya da telefonu gri tonlara almak,2- Haftada bir gün dijital detoks yapmak, acil durumlar dışında telefona dokunmamak,3- Beyin bağlantılarınızı yeniden yapılandırmak için egzersiz yapmak işe yarayabilir.4- Ya da zihinsel enerjinizi yeni bir beceri, dile ya da hobiye yönlendirebilirsiniz.5- Doğa ile temas etmek de ruh halini iyileştirdiği gibi sizi telefondan uzaklaştıracaktır.