Haber Detayı
En çok mikroplastik Bozburun’da tespit edildi
Datça–Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki 17 noktadan alınan yüzey suyu örneklerinin tamamında mikroplastik tespit edildi. Bulunan en yoğun mikroplastik tipi yüzde 93,7 ile lif formunda oldu, bunu yüzde 3,2 ile naylon torbalar, çuvallar ve yüzde 2 ile sert plastik parçacıkları takip etti.
Akdeniz Koruma Derneği ve Akdeniz Üniversitesinden bilim insanları Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki 17 farklı istasyondan alınan su örneklerinde mikroplastiklerin mevsimsel dağılımını ve potansiyel kirletici kaynaklarını inceledi.
Çalışma sonucuna göre, yapılan örneklemelerde geçen yıl istasyonlarda 1 metreküp suda toplam 3 bin 105 mikroplastik belirlendi.
Bördübet’te 97, Alayar’da 110, Emecik’te 127, Karaköy’de 80, Cumalı’da 130, Knidos’ta 267, Yazı’da 287 ve Palamutbükü’nde ise 217 mikroplastik bulundu.
Ayrıca, Kızılbük’te 110, Datça Merkez’de 173, Karaincir’de 197, Aktur’da 140, Lindos’ta 150, İnbükü’nde 127, Selimiye’de 163, Tavşanbükü Adası’nda 177 ve Bozburun istasyonunda 553 mikroplastik tespit edildi.
Suda bulunan en yoğun mikroplastik tipi yüzde 93,7 ile fiber yani lif formunda oldu, bunu yüzde 3,2 ile film yani naylon torbalar, çuvallar ve yüzde 2 ile fragmentin yani sert plastik parçacıkları takip etti.
En sık karşılaşılan mikroplastik rengi yüzde 72,2 siyah oldu.
Mevsimlere göre mikroplastik yoğunlukları ise 1 metreküp suda toplamda kışın 440, sonbaharda 623, yazın 1207 ve ilkbaharda 833 olarak ölçüldü.
KUZEY DAHA TEMİZ Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç.
Dr.
Olgaç Güven, araştırmanın yapıldığı 17 istasyonun 17’sinde de mikroplastik bulunduğunu bildirdi.
Güven, Datça-Bozburun gibi bölgelerde kirlilik seviyelerinin Antalya veya Mersin körfezleri gibi yoğun deşarj ve havza yükü olan yerlere kıyasla göreceli olarak daha düşük olduğunu belirtti.
En yüksek mikroplastik kirliliğini Bozburun ve Knidos’ta, en düşük kirliliği ise Karaköy istasyonunda ölçtüklerine dikkati çeken Güven, yarımadanın kuzeyinin, güneyine göre daha temiz olduğunun altını çizdi.
İnceleme yapılan istasyonların genelinde ilkbahar ve yaz döneminde diğer iki mevsime kıyasla daha yüksek kirlilik gözlemlendiğini belirten Güven, “Yerleşim alanlarına yakın bölgeler için yaz dönemi en kirli dönem ancak kış döneminde de 56 partiküle ulaşan kirliliklerin olduğunu gördük.” dedi.
BÜYÜK KISMI TEKSTİL LİFLERİ Güven, Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde tespit edilen mikroplastiklerin büyük bir kısmının tekstil liflerinden oluştuğunu ve bu durumun deniz yaşamı üzerinde birçok olumsuzluğa sebebiyet verebileceğini ifade etti.
Koruma alanlarındaki mevzuat kısıtlamalarına rağmen, bölge halkının tarımsal faaliyetleri ve turistlerin gündelik kullanımı sonucunda oluşan atıkların kirliliğe neden olduğuna işaret eden Güven, şöyle devam etti: “Plajların arka tarafındaki tarım arazileri plajlara sıfır pozisyonda ve oradaki tarımsal aktiviteler plaj bölgelerine kirlilik olarak yansıyor.
Tespit ettiğimiz kirletici tipleri içerisinde sulamalarda kullanılan hortumlar çok yoğun bir miktara sahip, bunun yanında fide kelepçeleri veya fide taşımada kullanılan plastik kaplar da bölgede gözlenen tarımsal kaynaklı diğer atık tipleri.
OBölgede tespit ettiğimiz kirleticilerden biri de gübre çuvalları.
Aynı zamanda bölgede tarımsal zararlılarla mücadele kapsamında kullanılan ilaçların şişeleri de gözlemlenmekte.” ÖNERİLER Halkın bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Güven, bireysel olarak tek kullanımlık plastiklerin azaltılması, çamaşır makinelerine mikroplastik filtre takılması ve genel tüketimin düşürülmesini önerdi.
Güven, endüstriyel ve tarımsal alanlarda ise tesislerin önlem alması, plastik bazlı tarım ürünlerinin alternatiflerinin geliştirilmesi ve atıkların etkin şekilde yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sucul ortama girmesi sonrasında mikroplastiklerle baş etmenin çok zor ve maliyetli olduğunu aktaran Güven, şunları kaydetti: “Sizin çöpü alıp uygun bir şekilde bertaraf edileceği yere aktarmanız veya o çöp kutusundan yere saçılmış ve bir sokağın veya bir tarlanın içerisinde dağılmış çöpleri tek tek toplayıp tekrar poşetleyip geri götürüp bertaraf etmeniz arasında çok ciddi zaman, efor ve maliyet farkı var.
Dolayısıyla bizim asıl yapmamız gereken şeylerden bir tanesi de bu sorunu mümkün olduğunca kaynağında çözmeye odaklı yaklaşımlar benimsememiz.”