Haber Detayı

Yeni aydın profili... Entelektüel güç, cesaret ve kültür yok
Soner yalçın odatv.com
10/12/2025 07:00 (2 hafta önce)

Yeni aydın profili... Entelektüel güç, cesaret ve kültür yok

Soner Yalçın yazdı...

Öcalan, 6 Aralık açıklamasında dedi ki:-“Marks’ı suçlamıyorum; onun döneminde tarih bugünkü gibi aydınlatılmış değildi.

Marksizmi Marks’tan ayrı gördüğümü de eklemek isterim.”-“Tarih, sınıf mücadelesinden ibaret değildir; bunu da içermekle birlikte komünal gelişme ile anti-komünal gelişme arasındaki çatışma olarak okunmalıdır.”-“Devletle ilişkimi bir demokratikleşme ilişkisi olarak tanımlıyorum.

Demokratik cumhuriyet anlayışı, devletin toplum üstünde tanrısal bir güç değil, toplumla yaptığı demokratik sözleşme çerçevesinde işleyen bir yapı olmasını gerektirir.” -“Sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır, diyerek tüm yaşamımı bu umudu yeniden kurmaya adadım.

Büyük bedellere rağmen yürütülen mücadele bugün teorik ve pratik eleştirilerle yoğrulmuş mirasa dönüşmüştür.

Bu mirası doğru sahiplenmek, sosyalizmi bir anı olmaktan çıkarıp halkın nabzında canlı bir toplumsal güç haline getirmeyi gerektirir.”Öcalan’ın bu sözleri “bizim mahallede” hiç tartışılmadı.

Türkiye’nin düşünce hayatı bu kadar kısır olmamalı… Türk aydını teoriden çok kişisel konumla ilgilenmeyi yani, Öcalan’ın ne söylediğinden çok kim olduğunun belirleyici olmasına son vermeli...Aydın, teori karşısında “fikre göre değil, bağlama göre” pozisyon almayı bırakmalı...Ne yapmak lazım peki?TÜRK AYDINININ HAFİFLİĞİÖcalan’ın 6 Aralık sözleri sessizlikle karşılanınca şunu düşündüm: Türkiye’deki aydın profilini çıkarmak şart!

Günümüzde “bizim mahallenin” aydın tipolojisi şu:-Sınıf mücadelesi, üretim ilişkileri, tarihsel maddecilik teorilerini savunan Marksistler…-Ulus devlet, laiklik, merkezi cumhuriyetçi modernlik yanlısı Ulusalcılar…-Kimlik siyaseti, yerel demokrasi, çoğulculuğu savunan yeni solcular…-Bireysel özgürlük, piyasa ekonomisi, çoğulculuk, hak-hukuk-adalet diyen liberal solcular…-Üniversiteyi çalışma alanı bilip, politik riskten uzak duran,fikir değil yöntem merkezli akademisyen solcular…Bu ayrım neyi ortaya çıkarıyor: Bu gruplar birbirini duymuyor.

Herkes kendi dünyasında konuşuyor…Politik konum, teorik içeriğin önüne geçiyor.

Düşünceye göre değil, kim söylemiş ona göre tepki veriyor.

Ve en acısı; politik meselelerde çoğu aydın “başına bir şey gelmesin” diye sessizliği seçiyor.Sonuçta farklı aydın grupları arasında köprü kurulamıyor, tartışma yapılamıyor…Kuşkusuz, pek yüzleşilemeyen önemli bir davranış biçimi daha var: Türkiye’deki aydınların önemli bölümü derin tartışmalar yapamıyor.

Çünkü ciddi bir bölümü “entelektüel donanım” açısından yetersiz...

Entelektüel altyapı eksik olunca daima “fikir” değil, “pozisyon” konuşulur oluyor… Hele hele, özellikle son yıllarda aydınların önemli bir kısmı “emek” yerine “görünürlüğü” tercih ediyor, viral olma peşinde!

Teorik tartışma reyting-tık getirmiyor!

Tüm bunlar düşünce hayatını “hafifliğe” sürüklüyor…Yani: Maalesef aydınlarımızın önemli bir kısmı teorik tartışmaları anlayacak, işleyecek, eleştirecek bilgi donanımına sahip değil...Evet, “aynanın” bize gösterdiği gerçek şu: Türkiye’de popüler aydın çok, ama entelektüel az...Lakırtı bol, teorik derinlik kıt…Eleştirel düşünce değil, sürekli “pozisyon alma sanatı” var.Soru soruyu doğuruyor: KÖR TESTEREYLE BİÇTİLERTürkiye’de aydının entelektüel donanım eksikliğinin tarihsel sebepleri ne?Şu nedenle soruyorum; “kabahati” salt bireye atmak tam doğru değil.

Türkiye’de donanım eksikliği sadece birey kusuru değil, tarihsel yapı...

Osmanlı’dan günümüze aydın yetiştirme geleneği hiçbir zaman tam olarak kurulmadı.

Ne demek istediğimi bir örnekle açayım:1960’lar, modern Türkiye tarihinde en yaratıcı, en teorik, en geniş fikir tartışmalarının yaşandığı, düşünce üretiminin patladığı dönemdi. 1961 Anayasası geniş özgürlük alanı inşa etti: Basın özgürlüğü, üniversite özerkliği, örgütlenme özgürlüğü, düşünce suçlarında yumuşama vs. vs.

Bu ortam, fikir tartışması için neredeyse “laboratuvar” görevi oluşturdu.

Toplumun geniş kesimleri siyasetle ve ideolojiyle tanıştı.

Tartışmalar çok yönlüydü; fikirler akademik, siyasal ve kültürel alana yayıldı…Hafta sonu akademisyen Soner Kavuncuoğlu’nun “Asya Tipi Üretim Tarzı” adlı beş yüz sayfalık kitabını okudum; aydınların, “Osmanlı toplum yapısı neydi” ve “Türkiye nasıl kalkınır” gibi sorulara aradıkları yanıtlar ve aralarındaki zengin tartışmaya bir kez daha hayran kaldım…Bu “altın dönemi” kim/kimler “kör bir testere” ile biçti?

Entelektüel hafıza nasıl yok edildi?

Entelektüel üretimin merkezlerini kimler çökertti?12 Mart 1971 darbesiyle başlayan düşünsel yozlaşma-çürüme süreci bugün hâlâ sürüyor.

Bu sebeple Öcalan’ın teorik çıkışı, karşısında “yanıt verecek entelektüel” bulamıyor! “Mahalle” olarak kendimizi kandırmayalım; Türkiye’de fikir tartışacak entelektüel güç, cesaret ve kültür kalmadı artık maalesef...Yeni aydın profili.

Entelektüel güç, cesaret ve kü | RSS.comSoner YalçınOdatv.com

İlgili Sitenin Haberleri