Haber Detayı
Bilimkurgu mu yoksa kozmik korku mu?
Uyku üniteniz tıslayarak açılıyor, güne başlamak için dışarı adım atıyorsunuz. Çok geçmeden bir terslik olduğunu görüyorsunuz.
Uzay geminiz bilinmeyen bir gezegene düşmüş.
Dışarıda kar ve buzdan başka bir şey görünmüyor.
Ama hepsi bu kadarla kalmıyor.
Yol arkadaşınız gemide değil ve koruyucu giysilerden birisi alınmış.
Kokpitte arkadaşınızın bir fotoğrafı var.
Kendi giysinizi giyip arkadaşınızı aramak için gemiden çıkıyorsunuz.
Dışarıda dev bir delik buluyorsunuz.
Deliğin duvarlarında aşağıya doğru giden basmaklar var.
Aşağı iniyor ve duvarda ancak emekleyerek geçebileceğiniz başka bir delik görüyorsunuz.
Diğer tarafa geçiyor, ufak bir odaya varıyorsunuz.
Masanın üzerinde bir kitap var, kitabı alıyorsunuz.
Masadaki radyo çalışmaya başlıyor.
Ve bir cümle (belki de zihninizde) beliriyor: Sözümüzü hatırla.
KOZMİK KORKU OYUNU: SIGNALIS Şimdi bir aynaya bakıyorsunuz.
Az önceki oda değil burası, bir tesis.
Fotoğraftaki arkadaşınızı aramaya başlıyorsunuz ama anılarınız eksik ya da farklı.
Üstelik bir sorun var, kimseler görünmüyor.
Karşınıza çıkanlar ise korkunç çığlıklar atarak deforme olmuş bedenleri ve bıçaklarla peşinize düşen zombiler.
S-23 Sierpinski’ye hoş geldiniz.
Geminizin düştüğü bilinmeyen gezegenden farklı bir gezegende bulunan bir madencilik tesisi.
Resident Evil ve Silent Hill’in tüm iyi yönlerini alırken kozmik korkuya göz kırpan bir hayatta kalma korku oyunu Signalis.
İlginç bulmacaları, dar koridorlarda yaptırdığı çevre keşifleriyle klasik ‘survival horror’ türünün tüm temel taşlarına sahip.
En fazla altı eşya taşıyabilen sınırlı bir envanterimiz var.
Bir türlü ölü kalmayan düşmanlara karşı koymak için silah ve cephane mi yanımıza alacağız yoksa kendimizi iyileştirmek için gerekli tıbbi malzemeleri mi?
İlerleyebilmek için çözmemiz gereken bulmacalara ait eşyaları da unutmamak lazım.
Karşılaştığımız düşmanlardan ya kaçınacağız ya da dövüşeceğiz.
Seçim bize kalmış.
GERÇEKLİK YENİDEN İNŞA EDİLİYOR Oyunda bilgiler bize doğrudan verilmiyor.
Hikâye anlatımıyla, duvardaki propaganda posterleriyle, ilerleyişimiz esnasında denk geldiğimiz günlüklerle, rüyalar ve semboller aracılığıyla sunuluyor.
Neden sadece altı eşya taşıyabildiğimiz bile oyunun hikayesine yedirilmiş.
İçine girdiğimiz dünya başlangıcı ve sonu olan bir hikâye değil, tekrar eden döngülerle giderek bozulmuş, içiçe girmiş hatıra parçalarını bir araya getirerek gerçekliği yeniden inşa süreci.
Signalis’te ilk göze çarpan, sahip olduğu 90’ların PlayStation görselliği.
Ultra gelişmiş grafikler yok.
Bu hikayesine ve oynanışa çok uygun bir tarz.
Oyunda Alman ve Japon kültürel etkileri açıkça görülüyor.
Almanca terimler (Gestalt, Replika, o tekrarlanan Achtung! sesi) oyundaki totaliter gezegeni çok iyi betimlemeye yarıyor.
Karakter tasarımlarında anime tarzından oldukça esinlenilmiş.
Replikaların Tsutomu Nihei’nin efsane mangası Blame! ile benzerliğini görmemek elde değil.
Müzikler ise çok başarılı.
DÖRT FARKLI ŞEKİLDE BİTİYOR Oynanış kısmına girmeyeceğim ama oyunun dört farklı sona sahip olduğunu söyleyebilirim.
Sizin oynayış tarzınıza göre oyun üç sondan biriyle bitiyor.
Dördüncü sona ulaşabilmek içinse oyun içinde belirli bazı şeyleri yapmış olmak gerekiyor fakat bunları da ancak oyunu en az bir kez bitirmişseniz yapma imkânınız var.
Uyarmama izin verin.
Signalis somut yanıtlar ve mutlu son arayanları hayal kırıklığına uğratıyor.
Blade Runner ve Alien filmlerinin karanlık atmosferlerini seviyor musunuz?
Katman katman alt metinlerle desteklenmiş doyurucu bir hikâye mi arıyorsunuz?
Bilimkurgu mu, kozmik korku mu?
Tarihe, sanata ilgi duyuyor musunuz?
Tüm bunların üzerine bir de hayatta kalma korku oyunlarını seviyor musunuz?
O zaman Signalis sizin için kaçırılmaması gereken trajik bir şaheser.
Son olarak Matrix filmine gönderme yapalım: Maalesef Signalis’in ne olduğu kimseye anlatılamaz.
Kendinizin görmesi gerekiyor.