Haber Detayı

Prof. Ayten Erdoğan'ın avukatı: Hoca hapishanede bile hasta bakıyor
Gündem nefes.com.tr
12/12/2025 08:32 (2 hafta önce)

Prof. Ayten Erdoğan'ın avukatı: Hoca hapishanede bile hasta bakıyor

Önceki hafta bir ilaç operasyonu sonrası tutuklanan Prof. Dr. Ayten Erdoğan'ın avukatı Çağrı Bağatur, "Hoca hapishanede iki hasta almış yanına, onlara bakıyor. Öyle vicdanlı, öyle onurlu bir insan ki, insanın gözünden yaş geliyor. ‘Cüzdanıyla vicdanı arasına sıkışmak’ diye bir söz var ya, hoca hiçbir yere sıkışmamış vicdanıyla hareket etmiş" dedi.

Prof.

Dr.

Ayten Erdoğan, 21 Kasım 2025 sabahı evine gelen polisler tarafından gözaltına alındı.Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada Erdoğan hakkında 2017-2021 yılları arasında çalıştığı Balıklı Rum Hastanesi’nde “Hastaneye hiç gitmeyen kişilere muayene yapılmış gibi gösterilip reçete yazarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 112 milyon TL zarara uğrattığı” iddiasıyla soruşturma yürütüldüğü belirtildi.Sonrasında kamu zararının 112 milyon değil 112 bin lira olduğu ve Erdoğan’ın 2023 yılında SGK’dan gelen ceza doğrultusunda belirtilen zararı faiziyle birlikte ödediği ortaya çıktı.21 Kasım sabahı gözaltına alınan 63 yaşındaki Ayten Erdoğan, Silivri’deki Marmara Cezaevi’ne gönderildi.Erdoğan’ın avukatı Çağrı Bağatur ANKA’ya konuştu.Soruşturmanın Balıklı Rum Hastanesi’nin şikayetine üzerine açıldığını söyleyen Bağatur, şikayete ilişkin tartışmanın ise Erdoğan’ın, düşük gelirli ailelerin muayene parasını ödeyemediklerini ve bu nedenle çocuklarının tedavisinin aksadığını belirterek bu ailelerden muayene parası alınmaması teklifi üzerine başladığını aktardı.Erdoğan’ın soruşturma kapsamında SGK tarafından belirlenen cezayı da ödediğini belirten Bağatur'un açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:"Günün sonunda bu suçlardan hocanın zaten bir yatarı yok.

İnsanın yatarı olmayan bir suçtan tutuklanması söz konusu olamaz.

Kaçma şüphesi olmayan bir insan tutuklanamaz. 2021 yılında hakkınızda bir suçlama olduğunu öğreniyorsunuz, 2025 yılı olmuş, para cezası da gelmiş onu da ödemişsiniz, kaçacaksanız yurtdışına zaten kaçarsınız, gidecekseniz giderseniz.""Delilleri karartacaksa o zaman adama sormazlar mı 5 yıldır sen o delilleri niye toplamadın... 5 yıl neden (rafta) kaldı o soruşturma, niye fiziki takip yaptınız, bununla ilgili fiziki takip yaptığınız kişiye haber vermediniz 5 yıldır?

Hiçbirinin sebebini şu anda bilmiyoruz.""Hoca hep düşük (gelirli) insanların çocuklarına bakmış.

Bir de bu çocuklara yıllarca bakıyor hoca, yani bir ilaç verip göndermiyor.

Hoca bu hastaların çoğunu isim isim biliyor, imkanlarını da biliyor.

Gelmeyince sebebi şu.

Mesela çocuğa 3 aylık toplam 400 liralık ilaç yazıyor hoca.

Ama 8 bin lira ücret ödemesi lazım vatandaşın 400 liralık ilacı alması için.Sistem diyor ki hocaya ‘Sen bunu görmek zorundasın’.

Bu ücretin yarısı hocaya ait normalde.

Yani hoca, kendi ücretinden zaman zaman fedakarlık ederek, bu insanların muayene ücretlerinin alınmaması konusunda hastaneye teklifte bulunmuş.Dinlemeye takılmış, hastanenin başhekimi, ‘Biz burada özel bir hastaneyiz, hastalar bizi ilgilendirmez’ diyor.

Hoca da, ‘Bu insanlar tedaviyi aksatıyorlar; bir yol bulalım’ diyor.Hoca şunu söyledi; ‘Burası bir vakıf, kar etme amacı gütmüyor olması lazım.

İkincisi, benim bir kontenjanım olması gerekiyormuş bu tür hastalar için, beni bu konuda da bilgilendirmediler’. ‘Ben’ dedi, ‘buna tavır koydum, dedim ki, sadece SGK’nın katılma payı ödensin, bu paralar alınmasın.

Bu tartışma, şikayet oradan başlıyor.İddialardan bir tanesi şu, sahtecilik yapmış.

Hocanın tek sorumluluğu kendisine teslim edilen bir protokol defteri var o deftere, yazdığı her reçeteyi kaydetmek.

Bir sonraki numarayı tıbbi sekretere soruyor, tıbbi sekreter söylüyor; aralarında bir kapı var; hoca diyor ki, 63 yaşındayım, o sırada kafam dağınık arada 3-5 tanesini eksik yazmışım. 1104 tane reçeteyi sormuşlar, 2 tane bulmuşlar; (onun dışında) herkes ‘Aldık’ demiş.Hoca yazıyor reçeteyi, dışarıya satıyor iddiaya göre; 112 milyon liralık zarar ettirmeniz için, 300-400 milyon liralık ilaç çevirmeniz lazım. 2 tane.

Hoca bir tanesini şöyle anlatmış ‘Baba zaten bilmez ki, bu çocuğa annesiyle teyzesi bakıyor.

Yanlış kişiye sormuşsunuz.

Annesiyle teyzesine sormanız lazım’ demiş...Hocaya diyorlar ki ‘Sen 3 ay dolmadan hastaya reçete yazmışsın’.

Ya bu çocuk; (ilacı) tükürüyor, düşürüyor, geliyorlar ‘hocam ilaç bitti’ diyorlar.

Çocuk SGK’lı değil, anne babasının üzerine yazılıyor, arıyor soruyor ‘Kimin üzerine yazacağız’.

Bu ‘Kimin üzerine yazacağız’ (sorusu), örgütün suç olan eylemi oluyor.

Mesela bir tanesinde ikisi de (anne baba) müsait olmadığı için 10 gün sonrasına reçeteyi yazmış.Azeri hastaları var, çocukları hasta.

Türkiye’de hocayı buluyorlar.

Çocukları getirmişler, tedavi ettirmişler çocuk iyileşmiş.

İkinci çocuk yapmışlar, o da aynı rahatsızlıktan muzdarip olmuş, hoca ona da bakmış.

Azerbaycan’a ilaç ticareti denilen suçlama, bu Azeri ailenin suçlaması.

Hoca, kendi ilacının parasını, iki tane hasta kardeşinin ilaçlarının parasını göndermiş 3 yılda 30 küsür bin lira.

Düşünün, siz bir suç örgütü kurmuşsunuz, 112 milyon lira para kaldırmışsınız, suç örgütünün üyelerinin birine 30 bin lira...Bir de sekreteri var; sabahları kahvaltı alıyormuş; hoca onun parasını veriyormuş, fiziki takibe takılmış.

Hoca para verirken, 3-5 kuruş daha yanına ‘bunu da al diye’ (vermiş).

İşte bütün bunlar birleşmiş, suç örgütü olmuş. 3 kişilik suç örgütü.

Lideri Ayten Erdoğan; tıbbi sekreteri ve kalfa...

Hocanın ayrıldıktan sonra 1 tane iletişimi yok bu iki insanla."'HAPİSHANEDE 2 TANE HASTA ALMIŞ YANINA, ONLARA BAKIYOR'Hoca hapishanede 2 tane hasta almış yanına, o iki hastaya bakıyor.

Öyle vicdanlı, öyle onurlu bir insan ki.

Hayatından bazı kesitler anlattı, insanın gözünden yaş geliyor.

Böyle bir insana bunun yapılıyor olması, ‘Hiç bir iyilik cezasız kalmaz’ diye birşey var hocanın başına gelenin bu olduğunu düşünüyorum.Hocaya 'vicdan' demelerinin sebebi şu; halk sağlını, halkı düşünen insan sayısı parmakla gösterilecek kadar az.

İnsanlar böyle bir insanın varlığından haberdar olduklarında, bir tarafları bunu ümitle istiyor, bir taraflarıysa buna inananamıyor.Farklı bir jenerasyonun temsilcisi Ayten Hoca.

Ayten Hoca hakkında yazılanları görseniz; sınıf arkadaşı diyor ki, ‘Ayten mi yapmış bunu?

Ben kendimden şüphe duyarım, Ayten’den şüphe duymam’ diyor.

Ayten hoca çocuk psikiyatrisinin medar-ı iftiharı.

Yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, binlerce hasta bakmış ve hep hastayı öncelemiş bir insan.Siz kuralları insanların hayatlarını düşünmeden koyarsanız, genellemeler yaparsanız, çocuk hastalıkları konusunda çalışan bir psikiyatra ‘onu öyle yapacaksın’ derseniz, o da bunların insan sağlığına uygun olmadığını düşündüğü gün bu kuralları ihlal ederse, hani ‘cüzdanıyla vicdanı arasına sıkışmak’ diye bir laf var ya, hoca hiçbir yere sıkışmamış vicdanıyla hareket etmiş.

Ve bu konuda hiçbir pişmanlığı da yok."MESLEK ÖRGÜTLERİ TUTUKLAMAYA TEPKİ GÖSTERMİŞTİAyten Erdoğan'ın tutuklanması üzerine Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu da ortak bir açıklama yapmış, "Meslektaşımız Prof.Dr.

Ayten Erdoğan ile ilgili son günlerde basında yer alan haberleri ve yaşanılan adli süreci üzüntü ve endişe ile izlemekteyiz.

Meslektaşımızın masumiyet karinesi zedelenerek ve lekelenmeme hakkı yok sayılarak bazı basın araçlarında yer alma şeklinin de halkın gerçek bilgiye ulaşma hakkı ile ilgili olmadığı kanısındayız" ifadelerine yer vermişti.Açıklamada ayrıca şu görüşler yer almıştı:"Kendisi ile ilgili beş yıl önce başlatılan bir soruşturma dosyasında bilgi ve belgelerin erişimine yönelik kısıtlama kararının getirilmesi savunma hakkını zorlaştırdığı gibi yanıltıcı bilgilerin yaygınlaşmasını kolaylaştırmaktadır.Bu sınırlı bilgilere rağmen daha ilk günden iddia edilen zarar miktarının gerçek olmadığı, meslektaşımızın da sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek hesaplanan tutarı yine de ödediği ortaya çıkmıştır.Bu tür gerçek olmayan ve itibarı zedeleyici haberlerin başta biz meslektaşları olmak üzere toplum vicdanını derinden sarstığı gibi insan haysiyetine geri dönülmez zararlar verdiği bilinmelidir.

Kısıtlama kararı kaldırıldığında dosyadaki diğer bilgilere ve gerçeklere ulaşmamız mümkün olacaktır.'TUTUKLAMA KARARI KALDIRILMALI'Gerekmediği müddetçe özgürlüklerden en az kısıtlama yapılması esas iken, tedavi alması gereken hastalığına rağmen beş yıl önceki bir olay ile ilgili ifade alımında uzun gözaltıya maruz bırakılması, toplum vicdanını yaralayan olaylarda tutuksuz yargılama örnekleri varken böylesi bir konuda meslektaşımızla ilgili tutuklu yargılama yapılıyor olması kabul edilemez.Bu ve benzeri olaylar toplumun yargıya ve yargılama süreçlerine olan güvenini sarsmaktadır.

Ayrıca tutukluluk süresince meslektaşımızın sürekli kullanması gereken ve alınmadığında ciddi sağlık riski oluşturacak ilaçlarına erişemediği öğrenilmiştir.Sürekli ilaç alması gereken bir kişinin hangi mevzuat ya da gerekçe ile olursa olsun tedaviye ulaşımının kısıtlanması, sürdürülmesi gereken tedavisinden uzun süre mahrum kalması açık bir sağlık ve insan hakkı ihlalidir.Prof.Dr.

Ayten Erdoğan hakkındaki tutuklama kararı kaldırılmalı ve serbest bırakılmalıdır.

Yargı süreci masumiyet karinesi korunarak sürdürülmeli, savunma hakkı adına hakkındaki iddialara ve dosyaya erişimi sağlanmalıdır."

İlgili Sitenin Haberleri