Haber Detayı
Devlerin Savaşı: İçeriğe kimin hükmü geçecek?
Netflix’in Warner Bros Discovery’nin televizyon, film ve dijital yayın varlıkları için açıkladığı 72 milyar dolarlık teklifi ve hemen ardından Paramount’un bu teklifi 108,4 milyar dolara yükseltmesi finansal boyutuyla tarihe geçecek ölçüde. Ancak asıl mesele, içerik akışının ve kültürel anlatıların kimlerin elinde toplandığı. Medyada yoğunlaşma, ekonomik olduğu kadar siyasal ve kültürel bir güç transferi anlamına geliyor.
RECEP GÜNDÜZ (Rekabet Hukuku Danışmanı?Küresel medya sektörü, uzun süredir devam eden birleşme ve devralma dalgasının yeni ve çok daha güçlü bir evresine girmiş durumda.
Disney’in 21st Century Fox’u satın almasından Amazon’un MGM’i bünyesine katmasına kadar uzanan süreç, bugün artık dijital platform merkezli bir güç yoğunlaşmasına dönüşüyor.Bu dönüşümün en çarpıcı örneği, önce Netflix’in Warner Bros Discovery’nin televizyon, film ve dijital yayın varlıkları için açıkladığı 72 milyar dolarlık teklifi ve hemen ardından Paramount’un bu teklifi 108,4 milyar dolara yükseltmesi oldu.
Hollywood’un en güçlü içerik havuzlarından birinin dijital bir platforma geçecek olması, sektörün tarihsel dinamiklerini kökten değiştiriyor.Nafile tepkilerBu devralma girişimi, yalnızca büyüklüğü nedeniyle değil, sanat üretimi ve çalışanlar üzerindeki olası etkileri nedeniyle de ciddi tartışmalar yaratıyor. “Game of Thrones”, DC Comics, Harry Potter gibi dev yapımların tek bir platform altında toplanması içerik çeşitliliğinin azalacağı yönünde eleştirileri artırıyor.
Artık neyi seyredeceğimize giderek daha az sayıda şirket karar veriyor.
Eski Warner Media CEO’su “rekabeti azaltmak için daha etkili bir yol düşünemezdim” derken, sektör sendikaları ücret ve gelir paylaşımındaki dengesizlikleri gündeme taşıyor ve adeta her şey dijitalleşirken olan yine bize olacak diyor.72 milyar dolarlık satranç ve yüksek cayma bedeliİşlemin finansal boyutu da tarihe geçecek ölçüde.
Taraflar arasında belirlenen 5,8 milyar dolarlık cayma bedeli, Netflix’in bu hamlede gözünü ne kadar kararttığını gösteriyor.
Warner Bros açısından ise kararın geri dönüşü oldukça maliyetli.Biz Netflix’in teklif ettiği rakamların büyüklüğünü henüz kavrayamamışken, birkaç gün önce çok daha agresif bir gelişme eklendi: Paramount Skydance, Warner Bros için 108,4 milyar dolarlık teklifini açıkladı.
Bu, Netflix’in teklifinden neredeyse 40 milyar dolar daha yüksek.
İngilizce’de buna “hostile bid” yani hasmane teklif deniyor, zira işlem basit bir devralmanın ötesinde anlamlar taşıyor.
Ortada yalnızca bir şirket devralması değil, Hollywood’un bütün güç dengelerini değiştirecek bir mücadele, içerik üzerinden ekrana yansıyana hükmetme meselesi var.Politik gerilim: Warren’ın uyarıları, Trump’ın açıklamalarıMedya sahipliği tüm dünyada olduğu gibi ABD’de de yalnızca ekonomik bir konu değil; doğrudan siyasal güçle bağlantılı.
Senatör Elizabeth Warren, ABD Başkanı Trump’ın çevresindeki isimlerin Paramount teklifini cesaretlendirdiğini söyleyerek kamuoyu tartışmasını başka bir boyuta taşıdı.Trump’un bu tartışmaların dışında kalması beklenemezdi. “Netflix zaten çok büyük bir pazar payına sahip” açıklamasıyla rekabet hukuku kartını açıkça oynadı ve işlemin Amerikan Adalet Bakanlığı’nın antitröst biriminden izin almasının kolay olmayacağını net şekilde belirtti.
Trump’ın bu çıkışı, tahmin piyasası Polymarket’te işlemin 2026’da tamamlanma ihtimalinin bir anda yüzde 60’tan yüzde 23’e düşmesine yol açtı.Rekabet hukuku sınavı: 300 milyon abone ne anlama geliyor?Netflix’in dünya genelinde 300 milyon, HBO Max’in ise 128 milyon abonesi bulunuyor.
Bu iki devin birleşmesi, ABD’de dijital yayın pazarında yüzde 30’a yakın bir pay anlamına geliyor.
Her ne kadar Netflix, Disney ve Amazon Prime gibi rakiplere işaret etse de düzenleyicilerin bu birleşmeyi titizlikle inceleyeceği kesin.
İşin daha ilginç yanı Netflix’in Youtube ve Tiktok’u da kendisine rakip olarak işaret etmesi.
Rekabet hukuku bakımından bunun doğruluğu bir yana dikkat seviyemizin film süresinden Tiktok videosu süresine düştüğünün hukuki bir eksene taşınması ilginç.Muhtemelen Avrupa Birliği de izin aşamasında olaya müdahil olacak belirli koşullar dayatarak işleme izin verecektir.
Ama bu tür yapısal yoğunlaşmalarda “koşullu izin” bile büyük resmi esaslı biçimde değiştirmiyor.‘Sinemalar için eşigörülmemiş tehdit’ uyarısıKonunun bir de artık neredeyse nostalji haline gelen sinema salonları boyutu var.
Cinema United adlı birlik, bu birleşmenin “dünya genelindeki sinemalar için eşi görülmemiş bir tehdit” olacağını belirtiyor.
Çünkü içerik dağıtımının tek elde toplanması, salonların gişe gelirlerini doğrudan etkileyecek ve zaten kan kaybeden sinema salonlarının mevcut halleri ile izleyici çekmeleri daha güçleşecek.Türkiye açısından bakıldığında ise tablo şu nedenle önemli: Rekabet Kurumu kısa süre önce Mars’ın sinema gösteriminde hâkim durumda olduğunu belirtmiş ve gösterim pazarında firmaya önemli yükümlülükler getirmişti.
Ancak sektörün kaderi artık yalnızca yerel oyuncular arasındaki rekabetle değil, küresel dijital devlerin stratejileriyle de şekilleniyor.Türkiye pazarını doğrudan etkileyen bir başka boyutu dijital platform rekabeti.
Warner Bros’un kısa süre önce BluTV’yi satın alması, Türkiye’deki dijital yayın platformlarının rekabet dinamiklerini zaten değiştirmişti.
Netflix–Warner Bros birleşmesi gerçekleşirse, yerli platformlar artık “büyüklerle” değil, devasa küresel yapılara karşı rekabet edecek.Ekranı kim kontrol ederse hikâyeyide o yazarTüm bu tablo, tartışmanın yalnızca ticari bir devralma meselesi olmadığını gösteriyor.
Asıl mesele, içerik akışının ve kültürel anlatıların kimlerin elinde toplandığı.
Platformların büyüklüğü arttıkça hem izleyicinin seçenekleri hem yaratıcı sektörün alanı daralıyor.
Medyada yoğunlaşma, ekonomik olduğu kadar siyasal ve kültürel bir güç transferi anlamına geliyor.Bugün atılan bu adımlar yarın yalnızca neyi izleyeceğimizi değil, nasıl bir dünyayı göreceğimizi de belirleyecek.