Haber Detayı
Araştırmacı Yazar Hüseyin Anıl Aslan’dan İslam Dünyasına 12 Tez: Öze Dönüş Manifestosu
İslam düşüncesinde mezhep, hadis ve tarikat merkezli algıyı sarsan çıkışlarıyla tanınan Araştırmacı Yazar Hüseyin Anıl Aslan, Kur’an’a dönüş çağrısını bu kez 12 maddelik kapsamlı bir manifesto hâline getirdi.
Kur’an merkezli yaklaşımı, geleneksel dini kalıpları sorgulayan çıkışları ve “Luthervari” reformist duruşuyla genç yaşına rağmen son yıllarda dikkat çeken Araştırmacı Yazar Hüseyin Anıl Aslan, İslam dünyasında kökleşmiş yanlışları hedef alan 12 maddelik ‘Öze Dönüş Manifestosu’nu yayınladı.
Aslan’ın çalışmaları, mezhep ve rivayet kültürüyle şekillenmiş din algısını yeniden Kur’an’ın merkezine oturtma çabasıyla biliniyor.
Türkiye’de “ Multidisipliner bir Kur’an reformcusu” olarak anılmaya başlayan Aslan, bu manifestoyla sadece eleştiri getirmiyor; aynı zamanda “yeni bir tevhid paradigması” öneriyor.
Aslan Kur’an’ın gölgesini perdeleyen alışkanlıkları tek tek sıralayarak, ‘öze dönüş’ çağrısını 12 maddede aynen şöyle anlattı:1. “ Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğuna inandığınızı söylüyor, fakat dini hükümleri rivayet kitaplarından öğreniyorsunuz; Kur’an’a değil, rivayetle ve zanla konuşan adamlara farkında olmadan iman ediyorsunuz.
Kur’an sizin elinizde kitap olarak var, aklınızda yok; din olarak var, yaşamınızda yok; ağızda var, hükümde yok.
Kendinizi mümin sanmanız imanı gerçek kılmaz.”2. “Hüküm yalnız Allah’ındır” diyorsunuz ama helal-haram, ahlak, siyaset, kadın, miras, ceza, ibadet gibi hayatın tüm alanlarında Kur’an yetmez deyip başta B hadis ve mezhep kitaplarını hakem yapıyorsunuz; Mekke müşrikleri de Allah’ı tanıyordu; sorun aracıya iman etmekti.”3. “Zekâtı 40’ta 1’e indirgiyorsunuz, infakı yok ediyorsunuz; Kur’an’ın ekonomik sistemini gizleyip , “Allah versin“ deyip halkı yoksulluğa mahkûm ediyorsunuz.”4. “Şeyhler, gavslar, mürşidler, evliyalar… Allah’a giden yolun kapısını insanlar üzerinden tarif ettiniz; bu, putperestliğin modern versiyonudur.
Putun taş veya ağaç olması gerekmez.”5. “Resulü “örnek” değil “aracı” yaptınız; yol gösteren Resulü, “kurtaran ilah”a dönüştürdünüz. “Onun için yaratıldı kâinat” demek, aynısını Hristiyanlar İsa’ya söyleyince şirk diyorsunuz (ki doğru); kendiniz yapınca aşk sanıyorsunuz.”6. “ Kaderi, imanın şartından saydınız, zalimleri temize çıkardınız; sorumluluğu Allah’a atarak insan iradesini yok ediyorsunuz.”7. “Kur’an’ı “apaçık ve kolaylaştırılmış” ilan eden ayetlere rağmen, “anlaşılmaz, âlim olmadan okunmaz, ana dilde okunmaz” diyerek dini ruhban sınıfına teslim ettiniz; kiliseyle dalga geçip aynı sistemi avlularda kurdunuz.
Küfre karşı değil, konum kaybetmeye karşı savaş veriyorsunuz.”8. “Kur’an’ı anlamadan Arapça okumayı ibadet saymanız, Yüce Allah’ın mesajını fonetik ritüele indirger; kitabı yaşamak için değil seslendirmek için kullanıyorsunuz.
Dilde kutsallık var, anlamda yok.
Bu, vahyi rehber değil sembol yapmak, Allah’ın sözünü ses düzeyine hapsetmektir.
Kitap taşıyan ama anlamayan topluluk için Kur’an’ın kullandığı teşbih ağırdır; o benzetmeyi başkasına sanıyorsunuz.”9. "Biz Kur’an’a uygun hadis alırız" diyerek sorumluluğu kendinizden düşürüyorsunuz; ama aynı yöntemi kınadığınız topluluklarda kullanıyor.
Çünkü onların ölçüsü de “hadis uygunsa dindir.” İdi.
Kime göre, neye göre Kur’an’ a uygun?
Kur’an’a uygun ya da uygun olmayan bir şeye Kur’an’ın asla ihtiyacı yok.
Gerçek şu ki hadisler çok sonradan din adına paralel din kurmak için uydurulan sözlerdi.
O kapı hafif aralık bile kalmamalıydı, tamamen kapanmalıydı.
Kapatmadınız.”10. “Aklı zincire vurdunuz; Kur’an’ın inşa ettiği ‘delile dayalı din’i duygusal taklide dönüştürdünüz.
Kur’an’ın iman olarak gösterdiği düşünmeyi günah saydınız.
İmanı delilden düşünceyi ve bilimi dinden uzaklaştırıyorsunuz.”11. “ Şefaati Yalnız Yüce Allah’a değil Nebi ve Resullere, evliyalara ve ölmüş insanlara dağıtıyor; duayı Allah’a yöneltmek yerine “aracılar” üzerinden dolaştırıyorsunuz.
Bu sistem Kur’an’ın reddettiği aynı aracı dinidir.
Hristiyanları Hz.
İsa’yı aracı yaptıkları için eleştirirken, benzer sistemi Hz.
Muhammed ve şeyhler üzerinden kuruyorsunuz.
Aynı ameli farklı isimlerle meşrulaştırmak akideyi değiştirmez.”12. “Nebi ve Resul kavramlarının farklarını hiçe sayıp bu kavramları karıştırarak Kur’an’ın vahiy sistemini bozup tarihin en büyük kavramsal tahrifatını yaptınız İki farklı kavrama ortak bir isim olarak peygamber sözünü kullandınız.
Oysa ki Kur’an da bu fark açıkça belli edilmişti.
Gizlediniz. “ Aslan’ın öze dönüş çağrısı, yalnızca ilahiyat alanında değil, Türkiye’nin düşünsel ikliminde de yeni bir tartışma eşiği yaratıyor.
Mezhep ve tarikat merkezli yapılar sorgulanmadan, Kur’an’ın merkezine dönen bir İslam tahayyülünün mümkün olup olmayacağı sorusu şimdi kamuoyunun önünde duruyor.
Görünen o ki, Aslan’ın ortaya koyduğu tezler, uzun süredir ötelenen bir yüzleşmeyi kaçınılmaz hâle getirdi.