Haber Detayı

Fuat Oktay’dan Şam’a SDG uyarısı
Güncel odatv.com
15/12/2025 10:59 (1 hafta önce)

Fuat Oktay’dan Şam’a SDG uyarısı

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, “Şam Hükümetinin başarısının önünde duran ikinci önemli unsur, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine tehdit oluşturan SDG’nin tutumudur” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Ankara Milletvekili Fuat Oktay, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.Oktay şunları söyledi…İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıları ile yayılmacı eğilimine karşı neler yapılabilir?

Bir de SDG meselesi var.Her zaman vurguladığımız üzere, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini koruması, barış içerisinde istikrarlı ve müreffeh bir ülke olarak varlığını sürdürmesi hem Suriye halkı hem bölgesel barış ve istikrar açısında büyük önem taşımaktadır.

Mevcut Suriye Hükümetinin böyle bir Suriye için çaba harcadığını görüyoruz.Halen Suriye Hükümetinin önünde duran iki önemli unsur var.

Bunlardan birincisi, İsrail’in Suriye’nin egemenliğini, uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal ederek, Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırılar ve işgal eylemleridir.

İsrail’in bu saldırıları durdurması ve son bir yıl içerisinde işgal ettiği Suriye topraklarından kalıcı bir şekilde ivedilikle çekilmesi gerekmektedir.

İsrail’in, Suriye topraklarını işgal ettiği sürece, kendisinin de daha az güvende olduğunu algılaması gerekmektedir.Özellikle vaat edilmiş topraklarla ilgili Türkiye’yi içine alacak şekildeki bir tehdit unsuru oluşturabileceğiyle alakalı her türlü stratejik değerlendirmeyi yapmış durumdayız.

Değil İsrail, dünyadaki hiçbir ülke Türkiye’ye tehdit oluşturamaz.

Türkiye’ye öyle meydan okumak kolay değildir.

Türkiye, gerekene gereken cevabı verir.‘SDG’YE VERİLEN SÜRE AY SONUNDA BİTİYOR’Şam Hükümetinin başarısının önünde duran ikinci önemli unsur, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine tehdit oluşturan SDG’nin tutumudur.

SDG, Suriye’nin neredeyse üçte birine tekabül eden; enerji, verimli tarım arazileri ve su kaynaklarının önemli bir bölümünü içeren bölgeyi halen işgal altında tutmaktadır.

Bu durumun bir an önce sonlandırılması ve 10 Mart 2025 mutabakatı çerçevesinde, SDG’nin Suriye Hükümetiyle bütünleşmesi gerekmektedir.

Burada mutabakatta öngörülen sürenin bu ay sonunda biteceğine dikkat çekmek isterim.Bu entegrasyon kapsamında, yabancı unsurların PYD/ YPG/ SDG içerisinden tümüyle arındırılması ve Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehdit unsurlarının kalıcı şekilde bertaraf edilmesi önemlidir.

Bu süreç göstermelik değil gerçek olmalıdır.Bizim arzumuz Suriye’nin bölgede istikrar unsuru olmasıdır.

Yani önceden olduğu gibi bölgesine terör ve istikrarsızlık ihraç eden bir ülke olmamasını istiyoruz.

Niye?

Bunun faturasını ilk ve en büyük oranda ödeyen ülke olduğumuz için.

Gerek DEAŞ, gerek PKK boyutunda terör unsurlarından en büyük zararı 911 kilometrelik sınırımızda görmüş bir ülkeyiz.

Bu istikrarın sağlanabilmesi için de Suriye’nin toprak bütünlüğünün olmazsa olmaz olduğuna inanıyoruz.

Dolayısıyla toprak bütünlüğünü sağlayabilmeniz için belirli alanlarda muhtariyet ilan ettiklerini iddia eden bu terör örgütü unsurlarının buralardaki hakimiyetinin devam etmesi kabul edilebilir bir şey değil.‘KKTC’YE TEHDİDE CEVAP VERECEK GÜÇTEYİZ’İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi sınırları içinde yaptığı askeri yığınak ne anlama geliyor?Ülkemiz Doğu Akdeniz’de barıştan yanadır.

Bununla birlikte, ülkemize karşı, ya da bir garantör devlet olarak, KKTC’ye yönelik gelişebilecek her türlü tehdide cevap verebilecek güç ve yetenekteyiz.

Nereden ve kimden geldiğine bakmaksızın her türlü tehdide yönelik gerekli tedbirleri almaktan çekinmeyeceğimizden herkesin emin olması gerekir.

Nitekim, ilgili makamlarımızca bu konuda gereği de yapılmaktadır.Yunanistan’ın adaları silahlandırmaya yönelik açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?Yunanistan’la iyi komşuluk ilişkileri içerisinde ve kazan-kazan felsefesi çerçevesinde işbirliğimizi geliştirmeyi arzuluyoruz.

Bu kapsamda iki ülke üst düzey yetkilileri arasında son dönemde gerçekleşen diyaloglar önemli.

Ancak geçtiğimiz ay Yunan Savunma Bakanı tarafından Ege adalarına füze sistemlerinin konuşlandırılacağı yönündeki açıklamalar maalesef ters yönde ve provakatif bir adım oldu.‘GÜÇLÜ TÜRKİYE’DEN RAHATSIZ OLMALARINA GEREK YOK’Her şeyden önce Ege’deki adaların silahlandırılması uluslararası hukuka aykırıdır. 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarında Doğu Ege Adalarının ve 12 Ada’nın silahlandırılamayacağı açıkça belirtilmiştir.

Her hal ve karda, gerginlik yaratmayı hedefleyen bu tür kışkırtıcı söylem ve eylemler, iki ülke arasındaki işbirliği imkanlarına ciddi şekilde zarar vermektedir.Gelişen savunma sanayiimiz ile güçlenen Silahlı Kuvvetlerimiz, ülkemize yönelik her türlü tehdidi kısa sürede ve etkin şekilde bertaraf edebilecek kapasiteye sahiptir.

Geçmiş dönemlerde Yunanistan’ın tecrübe ettiği deneyimleri yeniden yaşamaması için, Yunanlı yetkililerin, gerilim yaratan afaki beyanlarda bulunmak yerine, Ege’de barış, istikrar ve refahı artırmaya yönelik hamlelere yönelmeleri çok daha akılcı olacaktır.

Türkiye’nin her alanda güçlenmesi, Yunanistan’ı da içine alacak şekilde bölgede istikrar unsurudur.

Yunanistan’ın bu gelişmeden rahatsız olmasına gerek yoktur.‘RUSYA İLE YAKIN İLİŞKİMİZ AÇIKLIK VE SAMİMİYET İÇİNDE SÜRÜYOR’Yıl ortasına doğru Moskova ziyaretinizde “Türk-Rus ilişkileri hiç olmadığı kadar iyi” demiştiniz.

Son zamanlarda Kırım’la ilgili vurgularınızın arttığı görülüyor.

Ukrayna’daki görüş ayrılıklarına rağmen Türk-Rus ilişkileri iyi mi?Türkiye gerek Ukrayna ile gerek Rusya Federasyonu ile son derece yakın ve iyi ilişkiler sürdürmektedir.

Savaşan taraflarla bu ilişkileri sürdürüyor olmamız, her iki ülkenin de Türkiye’ye olan güvenlerinden kaynaklanmaktadır.

Bu güvenin temelinde de ülkemizin ilkeli dış politikası yatmaktadır.

Ülkemiz bölgesinde barış ve istikrarın tesisi için yoğun çaba sarf etmekte, bunu yaparken de son derece açık ve samimi davranmaktadır.Kırım Tatarı Türkleri ile ortak tarih, dil, din ve kültür mirasımız vardır.

Ülkemiz için, Kırım Tatarı kardeşlerimizin hak ve menfaatlerinin korunması, kimliklerinin muhafaza edilmesi, siyasi ve sosyal statülerinin güçlendirilmesi öncelikli konulardır.Bugüne kadar bu hususu, tüm platformlarda, Rusya Federasyonu dahil, tüm taraflar nezdinde dile getirdik.

Bundan sonra da, Kırım yarımadasının asli unsuru olan Kırım Tatar Türklerinin güvenliği ve esenliği her zaman bizim için önde gelen bir konu olmaya devam edecektir.Rusya Federasyonu ile yakın ilişkilerimiz bu açık ve samimi yaklaşımımız içerisinde sürmektedir.‘MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGEMİZDE KABUL EDİLEMEZ’Karadeniz’de son günlerde yaşanan ticaret gemilerine yönelik saldırılar Türkiye için bir risk oluşturuyor mu?Türkiye Karedeniz’in bir barış denizi olmasını arzulamaktadır.

Son dönemde ticari gemilere yönelik gerçekleşen saldırılar, savaşın Karadeniz’de daha da yoğunlaşması, ilerlemesi anlamına gelmektedir.

Bu tür saldırıların özellikle Münhasır Ekonomik Bölgemizde gerçekleştirilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.

Bu saldırılar, başta Türkiye olmak üzere, tüm kıyıdaş ülkeler ve küresel düzeyde riskleri artırmakta, can ve çevre güvenliğini tehlikeye sokmakta ve deniz ticareti açısından ciddi riskler oluşturmaktadır.

Savaşan taraflara bu konudaki tutumumuz açık ve net bir şekilde iletilmiştir.Batı’da Rusların Avrupa’ya saldırma ihtimali konuşuluyor.

Rusya Devlet Başkanı ise öyle bir düşüncelerinin olmadığını öne sürüyor.

Böyle bir ihtimal görüyor musunuz?Rusya’nın Ukrayna’ya ilaveten Avrupa’ya saldıracağı yönünde başta Polonya, İsveç, ve Finlandiya olmak üzere bazı Batılı ülkelerde ciddi bir endişenin mevcut olduğunu gözlemliyoruz.

Bir yandan NATO bünyesindeki çalışmalar sürdürülürken, diğer yandan da Rusya ile diyalog içerisinde işbirliği imkânlarının geliştirilmesi ve barışçıl çözümlerin ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz.‘KALICI BARIŞ İÇİN DESTEĞE DEVAM EDECEĞİZ’Ukrayna-Rusya savaşının sonlandırılmasına yönelik Türkiye’nin atacağı yeni adımlar var mı?Barışın sağlanması için Türkiye savaşın başından beri son derece olumlu ve önemli roller oynadı.

Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları 2022 Mart ayında ilk defa (ve tek olarak) Antalya’da bir araya geldiler.

Bunu, İstanbul’da Dolmabahçe’de gerçekleşen görüşmeler takip etti.

Bu görüşmeler sonucunda, her iki taraf için kabul edilebilir bir metin üzerinde uzlaşma aslında önemli ölçüde sağlanmıştı.

Uluslararası toplumda bu görüşmeler, “savaşı bitirmeye en yakın nokta” olarak kabul ediliyor.

Ancak, o dönem savaşın sürmesini isteyen üçüncü taraf ülkeler buna imkân tanımadılar.

Savaşın devam etmesinden maalesef tüm taraflar zararlı çıktı.

Bilahare ülkemiz İstanbul’da tarafları bir araya getirerek tahıl koridorunun oluşturulması, esir değişimi ve iletişim kanallarının açık tutulması gibi konularda önemli aşamaların kat edilmesinde önemli rol oynadı.Şimdi ABD Başkanı Trump tarafından sunulan bir barış planı gündemde.

ABD’li yetkililer Rusya ve Ukrayna tarafı ile bu metin üzerinden müzakerelere devam ediyor.Türkiye’nin barışın sağlanmasında oynayabileceği rol bugün tüm taraflarca çok daha iyi takdir ediliyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin ülkemize son olarak yaptığı ziyaret, Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ve Avrupalı liderlerle gerçekleştirdiği görüşmeler bu açıdan çok değerli.

Kalıcı bir barışın sağlanması için destek ve katkı vermeye devam edeceğiz.

Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri