Haber Detayı
Gizli sır ortaya çıktı: Efsanevi Alcatraz kaçışını sadece mahkumların zekası sağlamamış
Kağıt üzerinde imkansız görünen 1962 firarının arkasındaki şaşırtıcı detay ortaya çıktı: John ve Clarence Anglin kardeşler ile Frank Morris’in aylarca süren kazılarını kolaylaştıran şey, sadece zekaları ve iyi yapılmış planları değilmiş...
Amerika tarihinin en meşhur hapishane kaçışı olan 1962'deki Alcatraz firarı, John ve Clarence Anglin kardeşler ile Frank Morris'in dehasının eseriydi.
Ancak araştırmacılar, bu kaçışı mümkün kılanın sadece mahkumların zekası değil, bizzat hapishanenin kendisindeki gizli bir inşaat hatası olduğunu ortaya çıkardı.“Kaya” lakaplı Alcatraz’ı uzun yıllar inceleyen John Martini, kaçışın gerçekleştiği hücre duvarlarının arkasındaki betonun incelenmesi sırasında kritik bir kusurun tespit edildiğini anlatıyor.
Betonu inceleyen uzmanlar, döküm sırasında yeterince titreştirme yapılmadığını fark etti.
Normalde büyük miktarda dökülen betonun hava ceplerini gidermek için titreştirilmesi gerekirken, Alcatraz'da betonun sadece dökülüp kurumaya bırakıldığı anlaşıldı.
Bu özensizlik, mahkumların hücre duvarını kaşık gibi basit aletlerle kazarak geçmesini çok daha kolaylaştırdı.1909'da inşa edilen hapishanenin bu inşaat kalitesizliği kusuru, bilmeden de olsa mahkumların kaçış yolunu açtı.Kağıt üstünde imkansız olan kaçışSan Francisco Körfezi'nin dondurucu suları ortasında izole edilmiş bir kale olan Alcatraz, 1934'te yapılan federal güçlendirilmelerle beraber kaçışın imkansız olduğu düşünülen bir kaleye dönüştü.
Güçlendirilmiş parmaklıklar, gözetleme kuleleri ve günde on iki kez yapılan sayımlara rağmen, 1934-1963 yılları arasında 36 mahkum 14 kaçış teşebbüsünde bulundu, ancak dışarıya ulaşmayı başaran tek grup oldu.Morris ve Anglin kardeşler, aylarca süren kazı çalışmalarının ardından hücrelerinden tünel açarak gizli bir hizmet koridoruna ulaştılar.
Ardından çatıya, oradan da San Francisco Körfezi'ne inebildiler.FBIKaçışı mümkün kılan dahice bir detay ise, sabun, alçı, beton tozu ve berberden toplanan saçlardan yapılan gerçekçi taklit kafalardı.
Bu sahte kafalar sayesinde gardiyanlar, sayım sırasında mahkumların yattığını zannetti ve üçlü, fark edilmeden sekiz saatlik bir zaman kazandı.
Gardiyanlar, mahkumların sabah sayımında dahi ayağa kalkmaması üzerine yataklarına yaklaştıklarında ve yastığa vurduklarında sahte kafaların fırlamasıyla kaçışı fark edebildiler.Sonuçsuz kalan özgürlük anlarıKaçış sonrası mahkumlara ne olduğu hala tartışılıyor.
Bazı iddialar hayatta kaldıklarını öne sürse de, FBI onları resmen ölü ilan etti.
John Martini, bu durumu basit şekilde açıklıyor: “Gece yarısı, güçlü akıntının olduğu bir ortamda, derme çatma bir sal ve can yeleğiyle 4 derece sıcaklığındaki suya girdiler.
Bir daha asla görülmediler.”Körfezde daha sonra derme çatma can yeleklerinden ikisi, bir kürek ve bazı kişisel eşyaları bulundu.
Martini, o dönem hapishanede çalışan bir memurun anlattıklarını aktararak, memur için mahkumların hayatta kalıp kalmamaları değil, “o birkaç an için özgür adamlar” olmalarının daha önemli olduğu belirtiyor.Ancak elde edilen tüm kanıtlar, mahkumların denediği ancak başarısız olduğu sonucuna işaret ediyor.