Haber Detayı

Büyükelçiler Konferansı’nda kurumsallık öne çıktı: Hariciye yeniden ‘inşa ediliyor’
Gündem aydinlik.com.tr
15/12/2025 22:00 (1 hafta önce)

Büyükelçiler Konferansı’nda kurumsallık öne çıktı: Hariciye yeniden ‘inşa ediliyor’

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Büyükelçiler Konferansı’ndaki konuşmasında Hariciye’nin kurumsal yapısının ‘üç temel sütun’ üzerine yeniden ‘inşa edildiğini’ vurguladı. Fidan, dış politikada diplomatın rolünü krizleri izleyen değil, öncesinde senaryo üreten ve yöneten bir çerçeveyle tarif etti.

Dışişleri Bakanlığınca bu yıl 16’ncısı düzenlenen Büyükelçiler Konferansı, “Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika” temasıyla dün Ankara’da başladı.

Bakan Fidan, açılış konuşmasından önce beraberindeki heyetle Dışişleri Şehitliği’ni ve Anıtkabir’i ziyaret etti.

Heyet bugün de TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile buluşacak.

Bakan Fidan, dünkü açılışında yaptığı konuşmada Türkiye’nin dış politika yaklaşımını, uluslararası sistemde artan belirsizlik ve tıkanıklıklar karşısında “barış, istikrar ve refah üreten” bir çizgi üzerinden tanımladı.

Konuşmada, Türkiye’nin krizleri izleyen değil, diplomatik araçlarıyla süreçleri yönlendiren ve masa kuran bir aktör olduğu vurgulandı.

Fidan, bu yaklaşımı, “Uluslararası sistemin tıkandığı ve çözüm mekanizmalarının felç olduğu bu ortamda, barışı, istikrarı ve refahı diplomatik araçlarımızla bizzat biz inşa etmek zorundayız.” sözleriyle özetledi.

Bakan Fidan, konferansın günlük kriz yönetiminin ötesine geçilerek stratejik perspektifin ele alındığı bir istişare zemini sunduğunu belirterek, merkezde şekillenen vizyon ile sahadaki diplomatik tecrübenin bu platformda ortak akla dönüştüğünü ifade etti.

Türk diplomasisinin köklü kurumsal hafızası ve tarihsel birikimiyle mevcut sınamaların üstesinden gelebilecek kapasiteye sahip olduğunu söyledi. ‘DİPLOMATLARIN ROLÜ HAYATİ’ Konuşmanın temel başlıklarından biri, diplomasinin değişen doğası oldu.

Fidan, bu çerçevede, ‘Çağın belirsiz ve öngörülemez yapısı, diplomatların rolünü hiç olmadığı kadar hayati kılıyor’ değerlendirmesinde bulundu.

İletişim teknolojilerinin hızlandığı, liderlerin doğrudan temas kurabildiği ve yapay zekâ destekli analizlerin yaygınlaştığı bir çağda klasik diplomasi anlayışının geçerliliğinin tartışıldığını hatırlatan Fidan, belirsizliğin ve öngörülemezliğin arttığı bu dönemde diplomatların rolünün daha da hayati hale geldiğini vurguladı.

Enformasyon ile nitelikli bilgi arasındaki farkın derinleştiğine dikkat çeken Fidan, bilgi kirliliği içinde milli menfaatleri ilgilendiren kritik unsurları ayıklayabilen, sahadaki siyasi ve kültürel kodları okuyabilen diplomatların stratejik önemine işaret etti.

YALNIZ MEMUR DEĞİL ÇOK YÖNLÜ STRATEJİST Bu çerçevede günümüz diplomat profilinin yalnızca bilgi aktaran bir memur değil, çok yönlü bir stratejist olmak zorunda olduğunu ifade eden Fidan, müzakere süreçlerinden kriz yönetimine, konsolosluk hizmetlerinden insani yardımlara kadar geniş bir yelpazede görev yapan diplomatik kadroların, ticaret, enerji, teknoloji ve göç gibi alanların da artık dış politikanın asli unsurları haline geldiği bir ortamda çalıştığını kaydetti.

BAĞIMSIZ VE MİLLİ VİZYON Bakan Fidan, Türk dış politikasının vizyonunu “Türkiye merkezli, bağımsız ve milli” olarak tanımladı.

Bu yaklaşımı, “Başkalarının ürettiği kavramlarla, başkalarının çizdiği sınırlar içinde siyaset oluşturma devri çoktan kapanmıştır.” sözleriyle pekiştirdi. 360 derece perspektifle yürütülen dış politikanın, Türkiye’nin yakın coğrafyasında güvenlik ve refah üretmeyi, bölgesel ve küresel düzeyde düzen kurucu rolünü pekiştirmeyi hedeflediğini belirtti.

Uluslararası ticarette rekabet gücünün artırılması ve Türkiye’nin özgün siyasi ve kültürel katkılarının küresel sisteme taşınmasının da bu yaklaşımın temel unsurları arasında yer aldığını söyledi.

Uluslararası sistemin mevcut işleyişine yönelik eleştirilerin de öne çıktığı konuşmada Fidan, küresel güvenlik mimarisinin tıkandığını, çözüm mekanizmalarının işlevini yitirdiğini dile getirdi.

Kimi çevrelerce “ikinci soğuk savaş”, kimilerince “çok kutuplu düzensizlik” olarak tanımlanan bu dönemin belirsizlik ve krizleri derinleştirdiğini ifade eden Fidan, Türkiye’nin bu ortamda krizler ortaya çıkmadan senaryo çalışan, pozisyon alan ve inisiyatif geliştiren bir dış politika anlayışı benimsediğini vurguladı.

ÜÇ SÜTUNLU YENİ ROL Bu yaklaşım doğrultusunda Dışişleri Bakanlığı’nın rolünün de yeniden tanımlandığını belirten Fidan, Bakanlığın çalışma prensiplerini üç temel sütun üzerine inşa ettiklerini söyledi.

Bakan, bu modeli ‘krizler kapımıza dayandığında ne yapacağız diye sormuyoruz; kriz gelmeden senaryoları çalışıyoruz’ sözleriyle anlattı.

Bu çerçevede söz konusu üç sütunun, sahadan gelen verilerin merkezde toplanması, olası kriz senaryolarının önceden çalışılması ve devletin tüm dış temaslarının eşgüdüm içinde yürütülmesi esasına dayandığı aktarıldı.

Buna göre, Türkiye’nin dış politikadaki tüm güç unsurlarını ve araçlarını anlık olarak izleyen bir stratejik envanter anlayışı benimsendi.

Krizler kapıya dayanmadan önce senaryoların çalışıldığı, milli menfaatlerin hangi yönde ağır bastığının belirlendiği bir yöntem izlendiği ifade edildi.

Dış ilişkilerin tamamının eşgüdümünden sorumlu bir yapı olarak Dışişleri’nin güvenlikten savunmaya, enerjiden ticarete, teknolojiden kültüre kadar geniş bir alanda koordinasyon görevi üstlendiği kaydedildi.

SÖYLEM VE ALGI YÖNETİMİ VURGUSU Bakan Fidan, Türkiye’nin arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık alanındaki rolüne de dikkat çekti.

Balkanlar’dan Karadeniz’e, Afrika Boynuzu’ndan Güney Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada diplomatik inisiyatifler alındığını ifade eden Fidan, İstanbul merkezli Balkan Barış Platformu gibi yeni mekanizmaların bu anlayışın somut örnekleri arasında yer aldığını söyledi.

Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı çerçevesindeki faaliyetlerin de bu kapsamda yürütüldüğü aktarıldı.

Diplomaside söylemin önemine de değinen Fidan, haklı olmanın tek başına yeterli olmadığını, haklılığın doğru ve etkili bir dille anlatılması gerektiğini vurguladı.

Büyükelçilerden, görev yaptıkları ülkelerde Türkiye’nin tezlerini ve vizyonunu bulundukları coğrafyanın siyasi ve kültürel kodlarına uygun biçimde aktarmaları istendi.

KURUMSAL DÖNÜŞÜM Konuşmanın son bölümünde Dışişleri teşkilatının kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik adımlara yer verildi.

Personel açığının kapatılması, dijital altyapının geliştirilmesi ve yeni Dışişleri yerleşkesi projesiyle birlikte Bakanlığın fiziki ve teknolojik imkânlarının genişletildiği belirtilirken, tüm bu adımların Türkiye’nin artan diplomatik faaliyetlerini daha güçlü bir kurumsal yapı üzerinden sürdürmeyi hedeflediği ifade edildi.

İlgili Sitenin Haberleri