Haber Detayı

Koloni Amerika'sında kahvehaneler, özgürlük fikrinin kaynadığı politik merkezlere dönüştü
Gastroda odatv.com
17/12/2025 10:11 (1 hafta önce)

Koloni Amerika'sında kahvehaneler, özgürlük fikrinin kaynadığı politik merkezlere dönüştü

18. yüzyıl Koloni Amerikası’nda kahvehaneler yalnızca içecek servisi yapılan mekanlar değil, Britanya’ya karşı direnişin örgütlendiği politik merkezlerdi.

Bugün kahve, zincir markalarla özdeşleşmiş sıradan bir içecek gibi görülüyor olabilir.

Oysa 18. yüzyıl Koloni Amerikası’nda kahve, yalnızca uykuyu açan bir alışkanlık değil; Britanya İmparatorluğu’na karşı sessiz ama kararlı bir başkaldırının simgesiydi.

Amerikan Devrimi’nin düşünsel altyapısı, çoğu zaman resmi salonlarda değil, kahvehanelerin gürültülü masalarında şekillendi.Virginia’nın o dönemki başkenti Williamsburg, özgürlük hayallerinin yoğun biçimde dolaştığı şehirlerden biriydi.

Şehrin en gözde buluşma noktalarından biri olan R.

Charlton’s Coffeehouse, aristokratları, tüccarları ve devlet görevlilerini aynı çatı altında bir araya getiriyordu.

Britanya’dan gelen haberler burada tartışılıyor, imparatorluğun kararları burada sorgulanıyordu.1765 yılının ekim ayında, Virginia Vali Yardımcısı Francis Fauquier, kahvehanenin önünde otururken Duke of Gloucester Street boyunca ilerleyen öfkeli bir kalabalık gördü.

Hedefte, Britanya’nın kolonilerde uygulamaya koyduğu Damga Yasası’nın (Stamp Act) Virginia’daki sorumlusu George Mercer vardı.

Kolonicilere göre bu yasa, “temsilsiz vergilendirme”nin açık bir ihlaliydi.Gerilim tırmanmış, linç ihtimali doğmuştu.

Fauquier araya girerek Mercer’i kurtardı.

Ancak olayların ertesi günü Mercer görevinden istifa etti ve İngiltere’ye geri döndü.

Tarihçiler bu anı, Amerikan Devrimi’nin görünmez eşiklerinden biri olarak değerlendiriyor.ÇAY İMPARATORLUĞUN İÇECEĞİYDİ, KAHVE İSYANINBoston Çay Partisi’nden sonra çay, Britanya tahakkümünün sembolüne dönüştü.

Kahve ise bilinçli bir tercihti.

Kahve içmek, koloniciler için politik bir duruş, hatta bir direniş biçimiydi.Ancak asıl belirleyici olan içecek değil, kahvehanelerin kendisiydi.

Tarihçi Michelle Craig McDonald’a göre, 18. yüzyılda “kahvehane” adını taşıyan mekânlar, sıradan meyhanelerden bilinçli biçimde ayrılıyordu.

Kahvehaneler daha ayık, daha tartışmacı ve daha entelektüel alanlar olarak görülüyordu.Bu mekanlar yalnızca sohbet edilen yerler değildi.

Aynı zamanda:Gazetelerin elden ele dolaştığıBritanya’dan gelen haberlerin yüksek sesle okunduğuDuyuruların asıldığıTicari anlaşmaların yapıldığıPolitik planların kurulduğu merkezlerdiGazeteler haftada bir-iki kez yayımlanıyor, farklı kolonilerden gelen haberler en hızlı biçimde kahvehanelerde toplanıyordu.

Bilgiye erişim, güç demekti.DEVRİMİN KARARGÂHLARIBoston’daki Green Dragon Tavern, aynı zamanda bir kahvehane olarak faaliyet gösteriyor ve Sons of Liberty üyelerine ev sahipliği yapıyordu.

Bu gizli örgüt, Damga Yasası’na ve Britanya politikalarına karşı direnişi örgütleyen en önemli yapılardan biriydi.

Ünlü devlet adamı Daniel Webster, burayı boşuna “Devrimin Karargâhı” diye anmadı.Philadelphia’daki City Tavern (Merchants’ Coffeehouse) ise Birinci Kıta Kongresi delegelerinin gayriresmî buluşma noktasıydı.

George Washington, Thomas Jefferson ve dönemin önde gelen isimleri burada bir araya geldi.

Paul Revere, 1774’te Boston Limanı’nın kapatıldığını bildiren haberi Philadelphia halkına yine bu kahvehaneden duyurdu.Geleceğin ABD Başkanı John Adams, 1775’te yazdığı bir mektupta durumu şöyle özetliyordu: “Kongre’deki tartışmalar gizlidir ama kahvehanelerdeki sohbetler özgürdür.

Bazen bir kahve masasında edinilen bilgi, resmî toplantılardan daha öğreticidir.”1760’LARDAN 1960’LARA, ORADAN BUGÜNEAmerikan Devrimi’nden sonra da kahvehaneler kamusal tartışmanın merkezinde kaldı. 1960’larda sanatçılar, yazarlar ve müzisyenler bu mekânlarda ana akıma karşı seslerini yükseltti.

McDonald’a göre, 1760’ların politik kahvehaneleriyle 1960’ların karşı kültür mekanları arasında şaşırtıcı bir benzerlik var.Bugün Williamsburg’daki R.

Charlton’s Coffeehouse, aslına uygun biçimde yeniden inşa edilmiş durumda.

Green Dragon yıkılmış olsa da adı yaşamaya devam ediyor.

Philadelphia’daki City Tavern ise kapalı olmasına rağmen tarihsel bir simge olarak ayakta.Modern kahve kültürü zincir markalarla şekillense de “üçüncü mekân” olarak tanımlanan kahvehaneler hâlâ ev ve iş dışında kamusal buluşma alanları olmayı sürdürüyor.McDonald’ın sözleriyle: “Çok da uzun zaman önce modern bir Tea Party hareketi vardı.

Neden kahveyi yeniden politik sohbetlerin merkezine koymayalım?”Belki de soru şu: Devrimler artık kahve masalarında mı filizlenecek?Kaynak: Smithsonian MagazineOdatv.com

İlgili Sitenin Haberleri