Haber Detayı

BlackRock’ın Avrupa’sı Trump’ın ABD’sine karşı
Fikret akfırat aydinlik.com.tr
18/12/2025 00:00 (1 hafta önce)

BlackRock’ın Avrupa’sı Trump’ın ABD’sine karşı

BlackRock’ın Avrupa’sı Trump’ın ABD’sine karşı

Eylül ayı sonunda koltuğuna oturan İngiltere dış istihbarat servisi MI6’nın yeni şefi Blaise Metreweli kamuya açık ilk konuşmasında Rus tehdidine karşı acil tedbirlerden dem vurdu ve “Rusya’nın Ukrayna’yı kontrol altına alıp NATO’ya saldırma hedefiyle hareket ettiğini” ileri sürdü.

Son aylarda Avrupalı yetkililerin, bu yöndeki görüşleri sıkılıkla dile getirdikleri görülüyor.

Trump’ın Putin ile görüşmesinden sonra başlayan Ukrayna savaşının sona erdirilmesi girişiminde başarıya ulaşılması olasılığı üzerine, 2023 yılında NATO bünyesinde hazırlanan istihbarat analizine dayalı “Ortak Tehdit Değerlendirmesi” belgesi raftan indirildi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik müdahalesinden bir yıl sonra hazırlanan bu belgede “Rusya’nın üç ila beş yıl içinde geniş çaplı bir savaş başlatabilecek kapasiteye ulaşacağı” ve “2029’da bir Rus saldırısının mümkün olduğu” değerlendirmesi yer almıştı (Euronews, 3 Aralık 2025).

Almanya’nın istihbarat servislerinin patronları ekim ayında çıtayı daha fazla yükseltti.

Dış, iç ve askeri istihbarat kurumlarının başkanları Parlamento’daki bir oturumda “Rusya’nın 2029 yılından önce NATO’ya saldırabileceği”ni idda etti (DW, 13 Ekim 2025).

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de Rusya’nın önümüzdeki beş yıl içinde bir ittifak ülkesine saldırabileceğini ileri sürdü.

KÖKLÜ DEĞİŞİM Oysa NATO’nun patronu ABD’nin yeni açıkladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Avrupa’daki bu yaklaşım açıkça eleştiriliyor ve Rusya ile savaştan değil stratejik bir dengenin kurulması ihtiyacından söz ediliyor.

Dahası ABD stratejisinde Rusya askeri bir tehdit olarak nitelenmiyor.

Bu tablonun bize anlattığı çıplak gerçek şudur: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Atlantik sistemi için daha önce görülmemiş bir durumla karşı karşıyayız.

Siyaset, ekonomi ve güvenlik açısından NATO merkezli Atlantik düzeninde köklü bir parçalanma yaşanıyor.

Nitekim, Avrupalıların “Transatlantik müttefikleriyle ilişkilerinin kökten değişimine” hazırlıklı olması gerektiğini söyleyen Almanya Başbakanı Friedrich Merz de mevcut durumu “Avrupa’da ve aynı zamanda Almanya’da onlarca yıldır devam eden ‘Pax Americana’ bizler için büyük ölçüde sona ermiştir” diye tarif ediyor.

Merz, Trump’ın bir gecede ülke yönetimine gelmediğini hatırlatıyor ve “Amerikalıların bu politikası bir günde de geri dönmeyecek.

Hatta, halefi ile birlikte durum daha da zorlaşabilir” diyor.

Bu nedenle “Washington’a bel bağlamak yerine Almanya ve Avrupa’nın kendi bağımsız çizgisini belirlemesi gerektiğini” savunuyor. (DW, 14 Aralık 2025).

RASYONEL OLAN STRATEJİ… Peki bu durumda, Avrupa’nın ABD’den bağımsızlaşmasını savunuyor görünen bu yaklaşımın rasyonel sonucunun ne olması gerekir?

Hal böyleyse, Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın, kıtanın tümünde ağır maliyetlere neden olan Rusya’yla düşmanlık stratejisini terk etmesi beklenmez mi?

Üstelik bu stratejiyi Avrupa’ya dayatan Washington, bundan vazgeçmişken.

İşte bu sorunun yanıtı, Merz’in de eskiden bir yöneticisi olduğu BlakcRock ve diğer Amerikan merkezli tekellerin Avrupa’daki hakimiyetinde yatıyor.

Almanya’dan araştırmacı Dr.

Werner Rügemer’in geçen yıl BRIQ Kuşak ve Yol Girişimi Dergisi’nde yayınlanan incelemesinde bu konuda çok önemli ayrıntılar yer alıyor: “BlackRock, Vanguard, State Street, Capital Group, Fidelity & Co. şu anda Almanya, Fransa, Belçika, Lüksemburg, İngiltere, Hollanda ve bu arada İsviçre’deki en önemli şirket ve bankaların önde gelen sahipleridir.(…) Hükümetlere ve Avrupa Komisyonu’na McKinsey, Accenture, KPMG, PwC, EY, Freshfields, White & Case, Standard & Poor’s ve Morgan Stanley gibi ABD firmaları danışmanlık yapmaktadır.

Almanya için, bu yüksek ücretli danışmanlığa ek olarak, bu firmaların en az 179 eski çalışanı 2022 yılında Alman Federal Şansölyeliğinde, federal bakanlıklarda ve federal makamlarda yüksek ücretli personel olarak istihdam edildi. (…) Almanya’nın en büyük silahlanma şirketi olan ve son yıllarda güçlü bir şekilde büyüyen Rheinmetall, 150 yıllık Alman geleneğinin ardından artık ABD’nin kontrolü altında.

En büyük hissedar artık BlackRock, onu Bank of America ve Goldman Sachs izliyor” (Rügemer, W. (2024).

Avrupa’yı ABD liderliğindeki sanayisizleşmeden kurtarmak.

BRIQ Kuşak ve Yol Girişimi Dergisi, 6(1), 124-135).

ESKİ DÜZENİN SAHİPLERİNİN TELAŞI Sonsöz: Ukrayna meselesi eksenli olarak tezahür eden çelişmenin arka planında, aslında sadece ABD ile Avrupa arasında değil aynı zamanda ABD içinde de derin bir bölünme vardır.

Gelişen dünyanın yükselişi, emperyalist sistemin bütününde çelişmelerin büyümesine neden olmuştur.

Eski düzenin sahiplerinin telaşı bundandır.

İlgili Sitenin Haberleri