Haber Detayı
Endülüs'ün kalbi Sevilla
İspanya’nın güneyinde, Endülüs bölgesinin kalbinde, Guadalquivir Nehri’nin kıyısına yaslanan Sevilla, ziyaretçisini daha ilk anda etkisi altına alıyor. Havaya karışan portakal çiçeği kokusu, dar sokaklarda yankılanan gitar sesleri ve yüzyıllar boyunca katman katman birikmiş mimarisiyle bu şehir, yalnızca görülen değil hissedilen bir yer. Sevilla’yı anlatırken söylenen o cümle boşuna değil: “Sevilla, öfkeli bir âşık gibidir; ya ondan nefret edersiniz ya da delicesine âşık olursunuz.” İşte tam da bu yüzden Sevilla'ya kayıtsız kalınmaz…
SERKAN RAŞAPortakal çiçeklerinin kokusu, dar sokaklarda yankılanan gitar sesleri ve yüzyılların üst üste bindiği mimarisiyle Sevilla, ya mesafeli kalınan ya da delicesine âşık olunan bir şehir.
Şehir, tutkunun ve tarihin iç içe geçtiği bir yolculuk.Sevilla'nın hikayesi, mitlerle başlıyor.
Fenikelilerin tanrısı Melqart ile özdeşleştirilen Herkül tarafından kurulmuş.
Gerçekte ise, MÖ 8. yüzyılda Fenikeliler tarafından "Spal" adıyla bir ticaret limanı olarak temelleri atılmış.
Guadalquivir Nehri'nin stratejik konumu, şehri Akdeniz'in en önemli limanlarından biri yapmış.
Kartacalı general Hannibal'in eşi İmodece'nin doğduğu yer olarak da bilinen Sevilla, Roma döneminde "Hispalis" adını almış ve İtalika gibi yakın yerleşimlerle büyümüş.
Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Vizigotlar şehri ele geçirmiş, ancak asıl dönüşüm 711'de Müslümanların gelişiyle yaşanmış.
Emeviler'in elinde "İş biliye" olan Sevilla, Endülüs'ün kültürel ve ticari merkezi haline gelmiş. 12. yüzyılda Almohadlar döneminde surlarla çevrilmiş, Giralda Kulesi gibi ikonik yapılar inşa edilmiş. 1248'de III.
Ferdinand tarafından Hıristiyanlar tarafından fethedilen şehir, Rönesans'la birlikte altın çağını yaşamış.
Amerika'nın keşfiyle (1492), Sevilla İspanyol İmparatorluğu'nun ekonomik kalbi olmuş.
Kolomb'un gemileri buradan yelken açmış, gümüş ve altın akın akın şehre dolmuş.
Casa de Contratación sayesinde transatlantik ticaret tekelinde tutulmuş; bu da şehri Avrupa'nın en zengin limanlarından biri yapmış. 16. 17. yüzyıllarda katedrali, Alcázar Sarayı ve Archivo de Indias gibi yapılarla süslenmiş, UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş.
Sevilla, sadece bir liman değil, kültürlerin kesişim noktası.
Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi mirası burada iç içe.
Kolonyal dönemin sembolü olarak, Yeni Dünya ile Eski Dünya'yı bağlamış.
Bugün bile, o ihtişamın izleri Plaza de España'da, Alcázar'da yaşıyor.
Şehir, 18. yüzyıldaki deprem ve liman dolgunluğuna rağmen dirilmiş; 1992 Expo'suyla modern bir yüz kazanmış.
Sevilla, tarihini yaşatan bir müze gibi ama canlı, nabız gibi atan.
Güneşle başlayan bir masal bu; taş sokaklarda yürürken, medeniyetlerin fısıltısını duyarsınız.FLAMENKO'NUN ATEŞİSevilla denince akla flamenko gelir; o ritmik topuk sesleri, duygusal kanunlar ve gitarın inlemeleri.
Flamenko, Endülüs'ün ruhu; kökeni 15.-18. yüzyıllara, Endülüs Yahudileri, Mağribiler ve Romanların (Gitano) acılı birleşimine dayanıyor.
Sevilla, flamenkocunun beşiği; Triana mahallesi, sanatın doğduğu yer.
Burada, Casa de la Memoria gibi küçük tablaolarda otantik gösteriler izleyebilirsiniz.
El Pala cio Andaluz'da dansçılar, teknik ustalıkla izleyiciyi büyüler.
Yazın Plaza de España'da açık hava performansları, şehrin büyüsünü katlar.
Ama flamenkonun gerçek başkenti, Sevilla'ya 1 saat uzaklıkta ki Jerez de la Frontera. "Fronte ra" (sınır) adından da anlaşılacağı gibi, Mağrip etkisinin en yoğun olduğu yer.
Jerez, bulería stilinin doğduğu şehir; Centro Andaluz de Flamenco'da sergilenen koleksiyonlar, sanatın evrimini anlatıyor.
Tablao Flamenco Puro Arte veya Peña Flamenca La Bu lería gibi mekanlarda, samimi gösterilerle Gitano geleneklerini yaşayın.
Her yıl Şubat-Mart'ta Jerez Flamenco Festivali, uluslararası yıldızları bir araya getirir. 2026'da 20 Şubat-7 Mart arası kaçırmayın!
Sevilla'dan trenle kolayca gidilebilir, bir günlük gezi için ideal.
Sevilla'da flamenko, günlük hayatın parçası.
Triana'da bir tabanco (flamenco barı) girin, yerel sanatçıların doğaçlamalarını dinleyin.
Sanat, acıdan doğar derler; Sevilla ve Jerez bunu kanıtlıyor.
Flamenkonun üç unsuru – cante (şarkı), baile (dans) ve toque (gitar) – burada kalpten gelen bir çığlık gibi yükselir.
Bir tablao gecesinde, topuk sesleri yüz yılların hikayesini anlatır; bu, sadece bir gösteri değil, bir ruh hali.
Sevilla'nın cazibesi, daracık sokaklarında ve nehir kenarında ki meydanlarında gizli.Barrio Santa Cruz: Eski Yahudi Mahallesi, şehrin kalbi.
Portakal ağaçlı avlular, Alcázar Sa rayı ve Sevilla Katedrali burada.
Katedral, dünyanın en büyük Gotik yapısı; Kolomb'un mezarı içinde.
Santa Cruz, romantik yürüyüşler için ideal – dar sokaklar da kaybolun, çiçekli balkonlara hayran kalın.Triana: Guadalquivir'in ötesinde, flamenko ve seramik başkenti.
Puente de Isabel II Köprüsü'nden geçin, Calle Alfarería'de atölyeleri gezin.
Mercado de Tri ana'da taze tapas tadın; bohem havası, Sevilla'nın en otantik yanı.
Triana, Floransa'nın Oltrar no'su gibi – yerel, canlı.El Arenal: Boğa güreşi ve Torre del Oro Kulesi'nin evi.
Nehir kenarında yürüyün, Archivo de Indias'ta kolonyal belgeleri inceleyin.
Yakınındaki Plaza de Toros de la Maestranza, İspanya'nın en eskisi.Alfalfa: Genç ve hipster mahal le, tapas barlarıyla dolu.
Cozy so kaklar, butik dükkanlar – konaklama için mükemmel.
La Macarena ve Sur: Daha az turistik, otantik Sevilla.
Bazili ka de la Macarena'da dini sanatı görün, Sur'da yerel pazarları keşfedin.TAPAS CENNETIPlaza de España (Expo 1929'dan kalma, Star Wars sahneleri burada çekilmiş), Metropol Parasol (modern mantar şeklinde pazar) ve María Luisa Parkı.
Real Alcázar, İslami, Mudejar ve Hıristiyan mimarisinin sentezi; Patio de las Doncellas avlusu ve bahçeleri masalsı.
La Giralda'ya tırmanın, şehir ayaklarınızın altında olsun.
Sevilla, açık hava müzesi; her köşede bir hazine saklı, kaybolmak için biçilmiş kaftan.
Sevilla, Nisan'da Feria de Abril, sığır fuarından evrilmiş dev bir parti.
Flamenko elbiseleri, atlı arabalar, casetas (çadırlar) dolu müzik ve dans.
Bir hafta süren parti, uluslararası üne sahip.
Mart-Nisan'daki Semana Santa (Kutsal Hafta), 100'den fazla kardeşlik grubunun mumlu, hey kelli geçit törenlerine sahne oluyor.
Her iki yılda bir Eylül'de Bienal de Flamenco, dünya çapında sanatçıları çeker.
Yazın Noctura ma Müzik Festivali veya İtalika Tiyatro Festivali, antik tiyatroda sahnelere dönüşür.
Aralık'ta Los Reyes Magos'ta (Üç Kral Günü), çocuklara hediyeler dağıtılıyor.Casa Morales: 1850'den beri tapas cenneti olarak biliniyor.
Prensesa salatası ile ünlü.Bodeguita Casablanca, Triana: Deniz ürünleri tapasları – taze, otantik.El Rinconcillo: (Sevilla'nın en eskisi, 1670), espinacas con gar banzos (ıspanak-nohut) deneyin.Las Columnas: Basit ama leziz montaditos (küçük sandviçler).
Centro'da Bodeguita Romero: Pringá (etli sandviç) için uğrayın.La Azotea: Vejetaryenler için modern tapas sunuyor.
Salmorejo (soğuk domates çorbası), jamón ibérico, gazpacho, patatas bravas, gambas al ajillo ve churros con cho colate ile Sevilla sofrası tamam!