Haber Detayı

İklim değişikliği tarımı sınırına getirdi
Gastroda odatv.com
19/12/2025 10:05 (1 hafta önce)

İklim değişikliği tarımı sınırına getirdi

Seller, kuraklıklar ve altüst olan yağış düzenleri dünya gıda sistemini çöküşün eşiğine getiriyor. Uzmanlara göre yüksek emisyon senaryosunda küresel tarım verimi yüzde 25’e kadar düşebilir, milyonlarca insan açlık riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Dünya bugün her zamankinden daha fazla gıda üretiyor olabilir; ancak iklim krizinin yarattığı aşırı hava olayları bu tabloyu hızla tersine çeviriyor.

Bilim insanları, sellerden kuraklığa uzanan “iklim kaosu”nun tarım verimliliğini baskıladığını, yüksek emisyon senaryolarında yüzyıl sonuna kadar temel ürünlerde ciddi düşüşler yaşanacağını söylüyor.

Artan nüfus ve azalan ürün, küresel gıda güvenliğini tarihinin en kırılgan noktasına sürüklüyorDünya, tarihin en büyük çelişkilerinden biriyle karşı karşıya.

Tarım teknolojileri hiç olmadığı kadar gelişmiş, üretim kapasitesi zirvede; ancak yüz milyonlarca insan hala gıdaya erişemiyor.

Uzmanlara göre bu çelişkinin merkezinde, iklim krizinin yarattığı “öngörülemezlik” yatıyor.

Seller, kuraklıklar ve altüst olan yağış düzenleri yalnızca tarlaları değil, küresel gıda sisteminin tamamını sarsıyor.Bilimsel projeksiyonlar, yüksek emisyon senaryolarında küresel tarım veriminin yüzyıl sonuna kadar yüzde 25’e varan oranlarda düşebileceğini gösteriyor.

Üstelik dünya nüfusunun bu süreçte 2 milyar kişi daha artması bekleniyor.

Yani daha az ürün, daha fazla insan demek.VERİM ARTIŞI MASKESİ ALTINDAKİ KIRILMASon 80 yılda tarımsal verimlilik önemli ölçüde arttı.

Mekanizasyon, gübre, sulama ve genetik ıslah, bu artışın temel nedenleri oldu.

Ancak uzmanlar, bu yükselişin artık düz bir çizgiye girdiği konusunda uyarıyor.

İklim değişikliğiyle birlikte verim artış hızları yavaşlıyor, bazı bölgelerde ise gerileme başlıyor.Modeller, özellikle temel ürünlerde – mısır, buğday, pirinç ve soya – iklim değişikliğinin doğrudan verim düşüşüne yol açacağını ortaya koyuyor.

Dünyada en çok üretilen ürün olan mısır, düşük ısınma senaryosunda bile yüzyıl sonunda yüzde 6, aşırı ısınma koşullarında ise yüzde 24’e varan kayıplarla karşı karşıya.AŞIRI HAVA OLAYLARISon iki yılda yaşanan aşırı hava olayları, bu risklerin artık geleceğe ait olmadığını gösterdi.

Doğu Çin’de 2023 yazında yaşanan rekor yağışlar ve seller, on binlerce hektar tarım alanını yok etti.İngiltere ve Fransa, 2024 kışında aşırı yağış nedeniyle son yılların en kötü hasatlarından birini yaşadı; bazı bölgelerde şarap üretimi yüzde 75 düştü.Güney Afrika’da kuraklık, Zimbabve’de mısır üretiminin yarısını silerken, Zambiya’da 1 milyon hektardan fazla ekili alan yok oldu.Amerika, 2024 sonbaharında tarihinin en kurak dönemlerinden birini yaşadı; tarımsal kayıplar 20 milyar doları aştı.Amazon Havzası, rekor kuraklık nedeniyle yalnızca hasat değil, ihracat ve nehir taşımacılığı açısından da kilitlendi.Güneydoğu Asya’da seller, milyonlarca ton pirinç kaybına yol açtı.Bu tablo, gıda üretiminin yalnızca yerel değil, küresel bir sistem olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Bir bölgede yaşanan iklim felaketi, fiyatlar ve tedarik zincirleri yoluyla dünyanın geri kalanına yansıyor.EŞİTSİZLİK DERİNLEŞİYOR, AÇLIK VE FİYAT KISKACIUzmanlara göre iklim krizi, gıda krizini herkes için eşit biçimde yaratmıyor.

Zengin ülkelerde bu durum çoğunlukla fiyat artışı ve enflasyon olarak hissediliyor.

Yoksul ülkelerde ise doğrudan açlık, yetersiz beslenme ve siyasi istikrarsızlık riski anlamına geliyor.2030’a kadar 600 milyondan fazla insanın ciddi gıda güvensizliğiyle karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.

FAO yetkilileri, küresel ortalamaların bu tabloyu gizlediğini vurguluyor: Asıl sorun, iklimin giderek tahmin edilemez hale gelmesi.TÜRKİYE BU TABLONUN NERESİNDE?Türkiye, iklim krizi ve gıda eşitsizliği denkleminde kırılgan ülkeler arasında yer alıyor.

Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinden en hızlı etkilenen bölgelerden biri.

Artan kuraklık, düzensiz yağışlar ve sıcak hava dalgaları, tarımsal üretimi doğrudan etkiliyor.Bu durum üç başlıkta kendini gösteriyor:Kuraklık ve verim kaybı İç Anadolu, Güneydoğu ve Ege’de yağış rejiminin bozulması, özellikle hububat ve bakliyat üretiminde dalgalanmalara yol açıyor.Fiyat artışları Küresel arz şokları ve iç üretimdeki belirsizlik, gıda enflasyonunu kalıcı hale getiriyor.

İklim kaynaklı her küresel kriz, Türkiye’de raf fiyatlarına yansıyor.İthalata bağımlılık Üretimde yaşanan düşüşler, özellikle tahıl ve yem ürünlerinde ithalat ihtiyacını artırıyor.

Ancak iklim krizi küresel olduğu için, ithalat da artık güvenli bir çözüm olmaktan çıkıyor.ÇÖZÜM NEREDE?Uzmanlar, çözümün tek başına üretimi artırmak olmadığını vurguluyor.

Öne çıkan başlıklar şunlar:Emisyonların düşürülmesi: Yüksek ısınma senaryosundan orta düzeye geçmek, küresel verim kaybını yarı yarıya azaltabiliyor.Gıda israfının azaltılması: Üretilen her üç gıdadan biri çöpe gidiyor.Dayanıklı tarım sistemleri: Rejeneratif tarım, su verimliliği ve iklime uyumlu ürün desenleri.Çiftçi gelirlerinin korunması: Aksi halde üretici sistemden çekiliyor.İklim krizi artık yalnızca çevresel bir mesele olmasının ötesinde kimin ne yiyeceğini, kimin aç kalacağını belirleyen politik ve ekonomik bir sorun.

Sofradaki eşitsizlik, tarlada başlıyor; çözüm de tam orada, sistemin yeniden düşünülmesinde yatıyor.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri