Haber Detayı

CHP’de büyük kongre sancısı! İstanbul kararı sonrası CHP'yi neler bekliyor?
özel haber ahaber.com.tr
03/09/2025 13:10 (3 ay önce)

CHP’de büyük kongre sancısı! İstanbul kararı sonrası CHP'yi neler bekliyor?

CHP İstanbul’a Gürsel Tekin’in kayyum olarak atanmasından sonra CHP’de ortalık karıştı. CHP Genel Merkezi’nde Tekin’e ihraç kararı çıkarken 15 Eylül’deki büyük kongre için de sancılı bir bekleyiş başladı. İstanbul kararı ana davayı nasıl etkiler? Kemal Kılıçdaroğlu geri döner mi? 15 Eylül’de ne karar çıkacak? Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan SETA Genel Koordinatörü Doç. Dr. Nebi Miş ve hukukçu Pınar Hacıbektaşoğlu değerlendirdi.

İSTANBUL KARARI SONRASI CHP'Yİ NELER BEKLİYOR?

CHP İstanbul İl Kongresi mahkeme tarafından iptal edildi.

İl Başkanlığı yönetimine Gürsel Tekin ve heyeti atandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mahkeme kararını hiçe sayarak Gürsel Tekin'in partiden ihraç edildiğini, bundan sonra partiden görevi kabul edecek her ismin de aynı şekilde ihraç edileceğini belirtti.

Peki CHP'yi bundan sonra neler bekliyor?

İl kongresinin iptal edilmesi büyük kongreyi nasıl etkiler?

Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan SETA Genel Koordinatörü Doç.

Dr.

Nebi Miş ve hukukçu Pınar Hacıbektaşoğlu değerlendirdi.

BU KARAR 15 EYLÜL'Ü ETKİLER Hukukçu Pınar Hacıbektaşoğlu: Bu karar 15 Eylül'deki davayı kesinlikle etkiler.

Bir hukukçu olarak etkileyeceğini düşünüyorum.

Mahkeme hakiminin kararını bilemem ama mahkeme biliyorsunuz kurultaya bakan Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi dava açıldığı zaman esasa girmeden önce tedbirle ilgili talebi reddetmişti.

Yani tedbir kararı vermemişti.

Gerekçesinde ise henüz yaklaşık ispata yakın delil ve kanıt olmadığı gerekçesiyle Özgür Özel ve parti yönetiminin seçildiği büyük kurultay dosyasında tedbir kararı vermemişti.

Ama şimdi dünkü karar bir mahkeme kararı ve mahkeme kararlarını, mahkemeler birbirlerinin kararlarından etkilenirler.

Bunu gerekçe yapabilirler.

Dünkü verilen tedbir kararında ana kurultay, büyük kurultaya giden 196 delegenin seçimine ilişkin şaibe olduğuna dair çok kuvvetli şüpheler ve deliller olduğu gerekçesiyle bir uzaklaştırma verildi.

Yani hem 196 delege hem de İl Başkanlığı ve yönetimi.

TEDBİR KARARI İÇİN ŞARTLAR DOĞMUŞTUR 15 Eylül'de Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi Özgür Özel'in ve yönetiminin seçiminde yer alan bu 196 delegenin şaibeli olduğuna ilişkin bu verilen mahkeme kararını gerekçe yaparak esasa ilişkin davayı sonuçlandırmayabilir ama o da aynı şekilde bu kez tedbiren Özgür Özel ve arkadaşlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasına ilişkin bir tedbir kararı verebilir.

Bunun şartları şu an doğmuştur bence.

Hem geçmiş kongre hem de devam eden delege seçimleri durdurulur.

Bu zaten bu geçici uzaklaştırma kararlarının doğal sonucudur.

Mevcut yönetimin ve bu yönetimde olan genel başkan ve parti meclisinin tamamının görevden uzaklaştırılmasına ilişkin karar, aynı şekilde ara karar ve tedbir kararı doğal olarak bu yönetimin almış olduğu ileriye dönük olan kararları da tabii ki askıya alır.

Bu zaten mahkeme kararlarının doğal sonucudur.

Yazılması gerekir ve doğal sonucudur.

Bu karar bu şekilde ara karar oluşturabilir.

DÜNKÜ KARARIN ANLAMI NEDİR?

Dünkü kararın çok tartışmalı olan kısmını ben öncelikle şöyle bir netleştirmek isterim.

YSK kararları bağlayıcıdır.

YSK kararlarına karşı evet itiraz yolu kapalıdır.

Ancak Yüksek Seçim Kurulu ve İl Seçim Kurulu kararlarının bağlayıcılığı anayasada genel seçimler, mahalli idari ve merkezi yönetim seçimlerine ilişkin kararların bağlayıcılığı ve kararların itiraz yolu kapalı oluşu buna ilişkin düzenlemenin amacı genel seçimlere yönelik olması nedeniyledir.

Yoksa Siyasi Partiler Kanunu'nun 122. maddesinde açıkça şunu yazmazdı; Siyasi Partiler Kanunu'nun 122. maddesinde der ki: Bu kanunda yer almayan bazı hususlar Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu'na göre kanununun aykırı olmayan hükümleri uygulanır der.

Şimdi bir Siyasi Partiler Kanunu'nda Dernekler Kanunu'na atıf yapıyorsa derneklerle siyasi partileri kişilik olarak, tüzel kişilik olarak aynı kefeye koymasından kaynaklanıyor.

Dernek yönetimlerinin, kurullarının seçilme biçimiyle siyasi partilerin il, ilçe ve Genel Merkez organlarının seçiminde meydana gelen herhangi bir usulsüzlük Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu'na yapılan atıf nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanındadır.

İtiraz yolu mümkündür.

Bunun aksini söylemek, örneğin ilçe seçiminde ilçe başkan adayının bütün delegeleri tehdit ederek kendisine oy verdirttiği konusunda bir iddianın ortaya atılıp ispatlanması halinde delegelerin tamamının yakınını tehdit etmiş bir ilçe başkanının görevine devam edeceği sonucu çıkartmak gibi bir şey olur.

Bu gerçekten demokrasinin özü olan seçme ve seçilme hakkının tamamını ortadan kaldırmak olur.

Yani ben bunu hukuken bu değerlendirmeyi yapan meslektaşlarımın bu değerlendirmeleri karşısında vatandaşlarımızın aklında soru işareti kalmasın diye bu örneği veriyorum.

YSK kararlarına evet itiraz yolu kapalıdır ancak bu genel seçimler, mahalli idari seçimler ve bu seçimlere ilişkin seçim sonucunun kesin ilan edilmesi nedeniyle çıkan anayasal bir kurum olan YSK kararlarının bağlayıcılığıyla ilintilidir.

PARTİ İÇİ REKABET BİR HESAPLAŞMAYA DÖNÜŞTÜ Doç.

Dr.

Nebi Miş: Meselenin benim baktığım yerden üç boyutu var.

Birincisi şu; CHP'nin mahkemeye düşmesi ve mahkemenin verdiği bu kararlar aynı zamanda CHP'lilerin partiyi mahkemeye getirmesiyle ilgili bir süreçtir.

Yani hukuki meselesi tartışırız, kararın içeriklerini tartışırız, nereye gideceğini konuşuruz ama ondan önce şunun tespit edilmesi lazım.

Cumhuriyet Halk Partisi'nde krizler hep olur, siyasi krizler hep olur.

Bundan önce de belirli süreçler mahkemeye taşınmıştır.

Ama bu dönemin daha öncekilerden bir farkı var.

O da şudur; siyasi partilerin içerisinde rekabet olur.

Bu siyasetin, demokratik siyasetin ve parti siyasetinin olmazsa olmazıdır.

Ama bu rekabeti siz mecrasından saptırıp işte belediyenin lojistik imkanlarıyla belediyenin rantı üzerinden siyasi rekabeti yönlendirip buradan bir partiyi dizayn etmeye çalışırsanız, oradaki o iç rekabet bir hesaplaşmaya dönüşür.

BELEDİYE LOJİSTİĞİYLE CHP DİZAYN EDİLDİ!

BUNU HERKES BİLİYOR Rekabetin bir tarafında olan partililer de, burada CHP'liler de bunlar daha çok geleneksel CHP'yi temsil edenlerdir.

CHP'ye sonradan eklemlenen ve daha çok belediyelerin lojistik imkanlarıyla CHP'yi dizayn etmeye çalışanlar arasındaki bir mücadeledir ve burada kim ne derse desin, CHP'lilerin siyasi seçkinleri bu süreçlerde ne olduğunu hepsi biliyor.

Mahkeme şöyle karar verir, böyle karar verir.

O ayrı bir şey.

Ama burada CHP içerisindeki siyasi rekabetin partinin başına geçmenin, parti yönetimini ele geçirmedeki rekabetin normal mecrasında olmadığı ve lojistik imkanlarla delegeler üzerinden partinin dizayn edildiğini CHP'nin içerisindeki herkes biliyor.

MAHKEMEYE KANITLAR SUNULUYOR Gürsel Tekin'in açıklamalarına baktığınızda hem bugüne kadar hem işte iki gündür partinin içerisinde işte 40 yıldan fazla bulunan bir siyasetçi.

Dolayısıyla da bu süreçte partiyi derleyeceğim, toparlayacağım vesaire gibi açıklamalarından da bunu anlıyorsunuz.

Meselenin bir tarafı bu.

Yani bu CHP'nin kendi partisi içerisindeki krizi mahkemeye götürme sürecidir ve mahkemeye götürdükten sonra da CHP'liler bu kongre süreçlerinde olup bitenleri bir şekilde mahkemeye kanıt olarak sundular, sunmaya devam ediyorlar.

Benim görebildiğim kadarıyla bir tarafı bu.

CHP ARINMA SÜRECİNE GİRMELİ!

BUNUN MALİYETİ VAR İkincisi şu; CHP bu mahkeme süreçlerini bir iktidar üzerinden, işte siyasetin mahkemeye müdahalesi üzerinden göstererek kendi içerisindeki krizleri perdelemeye bunu engellemeye çalışıyorsa buradan sonuç alamaz.

Bunun yerine şöyle bir yöntem izlemesi lazım; bunu bir arınma vesilesi olarak görüp yani CHP'nin bu son yıllardaki bu kriz sürecinin ve partinin genetiğinin bir şekilde değiştirilmeye yönelik hamleleri de öngörüp buradan bir arınma süreci çıkarıp CHP'yi ondan sonra Türkiye siyasetinde konumuna yerleştirilmesi lazım.

Bir ülkede muhalefet önemlidir.

Muhalefetin içerisindeki bu kriz siyasete de, ülkeye de, o partiden beklenti içerisinde olan toplum kesimlerine de aslında büyük bir maliyeti vardır.

CHP'NİN YAYDIĞI UMUTSUZLUK Mesela muhalefet gençlere yönelik sürekli diyor ki; gençler umutsuz, kaygılı vesaire.

Buradaki umutsuzluk ve kaygı halinin büyük bir kısmı sonuçta toplumun belirli kesimleri iktidara mesafelenebilir, karşısında konumlanabilir ama kendilerinin desteklediği ya da destekleyeceği partiden de herhangi bir şey görmüyorsa, orada gelecek görmüyorsa ve onun sürekli krizli halini gördüğü için de kaygıya ya da umutsuzluğa kapılması normaldir.

Yani burada dolayısıyla bir ülkedeki muhalefetin bu kadar yolsuzluk iddiaları üzerinden her türlü hem yönetiminin, hem yerel yönetimlerinin vesairesinin konuşulması, bu iddialar üzerinden sürekli tartışılması aynı zamanda o ülkenin siyasetine de büyük bir maliyettir.

Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi için aslında bunu bir başlangıç olarak görüp bundan sonra bir arınma vesilesi olarak da bunu çıkarması lazım.

HESAPLAŞMA DERİNLEŞİR Üçüncü yönü; Hukuki süreçler devam edecektir ama CHP'nin içerisindeki bu hesaplaşma mahkemelerdeki sonuçlar üzerinden kendi içerisinde oturup buradan bir değerlendirme yapıp buradan nasıl çıkacağını kendi CHP'nin bütün ekosistemi bütün siyasal seçkinleri arasında bir mutabakat sağlamazsa bu hesaplaşma derinleşir.

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN GÜRSEL TEKİN A HABER'E KONUŞTU KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN İLK TALİMATI BU OLACAK: AKLANIN ÖYLE GELİN CHP'DE MUTLAK BUTLAN KRİZİ! 15 EYLÜL'DE NE OLACAK?

İlgili Sitenin Haberleri