Haber Detayı

İşte İHA’nın vuruluş protokolü... ‘Tespit... takip... teşhis ve imha’
Yazarlar hurriyet.com.tr
20/12/2025 06:12 (6 gün önce)

İşte İHA’nın vuruluş protokolü... ‘Tespit... takip... teşhis ve imha’

KARADENİZ’den karasularımıza giren gizemli İHA nasıl düşürüldü?

Biraz araştırdım.Bazı detayların peşine düştüm.Önce bir gerçek:“Bu gizemli İHA nasıl içeri girebildi sorusuyla başlayan, savunmamızda zafiyet iddiaları” bütünüyle gerçekdışıdır.Neden mi?Anlatayım.Türk hava ya da karasularından gelebilecek saldırılara karşı TSK’nın bir “Acil müdahale protokolü” var.Bu protokol, kara, hava ve deniz konumlamasına göre değişiklik gösteriyor.Söz konusu İHA da böyle bir protokolle düşürülüyor.Olay şöyle gelişiyor.Saatte 180 kilometre hızla Karadeniz’den Türkiye’ye doğru gelen bir cisim tespit ediliyor.O andan itibaren şu protokol devreye giriyor:Tespit...

Takip...

Teşhis ve imha...Nitekim anında Merzifon hava üssümüzden jetler havalanıyor.Bu sırada elektronik sistemler İHA’nın rotasını ve hızını kontrol ediyor.Sınırımıza doğru yaklaşan İHA’nın rota değişikliği yapmadığı ve hızını değiştirmediği “TESPİT” ediliyor.Ardından F-16’lar önce göz teması, sonra cisim “TAKİP”e alınıyor.Daha sonra cismin “kimliği” ve sivil olup olmadığı inceleniyor.Niyeti ve üzerinde cephane olup olmadığı belirleniyor.Elbette bütün bunlar dakikalar içinde oluyor.F-16’lar yakın takip sonucu uçan cismin sivil olmadığını ve rotasını “TEŞHİS” ediyor.Bu sırada protokolün son aşaması “İMHA”ya geçiliyor.Verilen emirler açık olduğu için, önce sivil havacılığın uçuş rotalarına bakılıyor.Güvenli an belirleniyor.Sonra vurulması halinde dağılacak parçaların sivil yerleşim bölgelerine düşmemesi için uygun bir alan aranıyor.Uygun alan bulunduğu an da “İMHA” gerçekleşiyor.Olayın teknik gelişimi böyle.Yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir savunma zafiyeti söz konusu değil.Tamamıyla protokol kurallarına göre hareket edilip imha ediliyor.Ayrıca; İHA’nın sınırlarımıza girmeden tespit edilmesi önemlidir.S-400 TARTIŞMALARI SIRASINDA BİR DENEME MİBuraya kadar gerçekleri aktardım.

Ama böyle olaylarda “komplo teorisi” çok olur.Eğer gizemli İHA Karadeniz’de süren “Rusya-Ukrayna İHA savaşları” sırasında kontrolden çıkan bir İHA değilse;Acaba birileri Türkiye’nin “hava savunmasını test mi etmek istedi” sorusu akla geliyor.Türkiye’nin S-400 sistemini geri vereceği söylentilerinin yoğunlaştığı bir dönemde böyle bir “test”in ortaya çıkması elbette soru işaretlerini ve komplo teorilerini de tetikliyor.Artık öyle bir dünyadayız ki.Öyle bir dönemdeyiz ki.Silah satışlarının, vekalet savaşlarının, enerji paylaşım savaşlarının en keskin dönemidir bu.Her türlü tuzağa hazır olmak zorundayız.İSRAİL-MISIR ENERJİ ANLAŞMASIEnerji paylaşım savaşları demişken bir haberin daha altını çizmem gerekiyor.O da şudur:“İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail tarihinin en büyük doğalgaz ihracat anlaşmasının onaylandığını duyurdu.

Leviathan doğalgaz sahasından Mısır’a yapılacak ihracat değerinin yaklaşık 35 milyar dolar olduğu açıklandı.”Aslında bu anlaşma daha önce imzalanmış, ancak güvenlik gerekçesiyle askıya alınmıştı.Ama nasıl olduysa yeniden dolaşıma girdi ve imzalandı.Çünkü doğalgazı ABD’li enerji şirketi Chevron çıkartıyor.Ve Trump bastırıyor.

Anlaşma imzalanıyor.Paraya ayarlı dünyanın hali.İnsanlık suçlusu ilan edilen Netanyahu ile Sisi’nin anlaşmayı imzalaması İsrail’e bölgede yeniden bir “diplomatik normalleşme” fırsatı da verebilir.Zaten Suudi Arabistan’la yakınlaşma var.İbrahim Anlaşmaları var.

Emirliklerin olumlu yaklaşımları var.Bütün bunlar Trump’ın Ortadoğu’da “Netanyahu’lu barış” planının bir parçası olabilir mi?Enerji savaşlarının son dönemdeki bir başka örneği de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Lübnan’ın 2007 yılında yaptıkları Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasının yeniden devreye alınması.Rastlantı mı bunlar?İsrail-Mısır enerji anlaşması.

Güneş Kıbrıs Rum Yönetimi-Lübnan anlaşması.İkisi de daha önce yapılmış ama şimdi devreye alınıyor.Arkasında da Trump var.Daha önce İsrail ile GKRY arasında yapılmış savunma anlaşmalarını da hatırlarsak;Doğu Akdeniz’de yeni bir durumla karşı karşıyayız.Ege’de Yunanistan’ın silahlanma gayretlerini ve Suriye’de SDG’nin taleplerini de eklersek;Savaşı, çarpışması, gerilimi bir türlü bitmeyen bu coğrafyada;Diplomasinin zorlu yolları 2026’da da devam edecek gibi görünüyor.

İlgili Sitenin Haberleri