Haber Detayı

Bakan 'olmaz' dedi, Saray'dan 'geçiş' uyarıları geldi
Gündem nefes.com.tr
21/12/2025 09:45 (5 gün önce)

Bakan 'olmaz' dedi, Saray'dan 'geçiş' uyarıları geldi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Adalet Bakanı Tunç'un aksine 'geçiş süreci' ifadesini kullanarak gelinen süreçte siyasi partilere 'makul ve gerçekçi' olma uyarısı yaptı.

Yeni çözüm sürecinde gözler; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndaki partilerin hazırlayıp TBMM Başkanlığı'na sunduğu raporlarda.Partiler söz konusu çalışmaları geçtiğimiz hafta teslim etti.Bu çalışmalardan faydalanarak ortaya çıkacak ortak raporun yeni yılın ilk günlerinde hazırlanması, ardından tavsiye niteliğinde Meclis'e sunulması bekleniyor.Bu süreçte Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yasal düzenlemelerin 'geçiş' ya da 'barış yasası' olarak adlandırılamayacağını söyledi.Tunç, iki gün önce yaptığı açıklamada "Terör örgütünün feshi, sonrasında terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili hukuk devleti çerçevesi içerisinde yasal düzenleme gerekiyorsa bunu Meclis elbette ki yapacaktır.

Ama bunun adı 'barış yasası' olmaz, 'geçiş yasası' da olmaz.

Çünkü nereden nereye geçiyoruz?

Burada rejim değişmiyor.

Dolayısıyla terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili ihtiyaç duyulan 'tasfiye yasaları' söz konusu olacaksa olur.

Bu da tabii ki TBMM'deki kurulan komisyonun çizeceği yol haritası çerçevesi içerisinde gerçekleştirilecek konulardır" ifadelerini kullanmıştı.Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yayımladığı pazar yazısına "Geçiş Süreci Hukukuna İlişkin Önerilerde Makul ve Gerçekçi Olmak" başlığını kullandı.Uçum, sık sık 'geçiş süreci' ifadesine yer verdiği yazısında mevcut tabloda "demokrasi pazarlığı" yapılamayacağını ifade etti.Uçum, terör örgütü mensuplarına yönelik yargılamaların ilerleyen dönemde ele alınması gerektiğini bildirdi."HAMLELER ERTELENİYOR SONUCU ÇIKARILMASIN"Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, yazısında şu görüşlere yer verdi:- Geçiş süreci hukuku açısından Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu rapor oluşturma aşamasına geçti.

İşin özü, raporun geçiş sürecine ilişkin hukuk politikası yaklaşımının toplumsal rızayı güçlendirmesidir.

Geçiş sürecinde bir demokrasi pazarlığı olmaz.

Demokrasi pazarlığı çabası geçiş sürecinin esası açısından kökten yanlış olur.

Geçiş süreci hukuku nihai pratik teyitlere bağlı olarak münfesih terör örgütünün aktif ve destek unsurlarına yönelik soruşturma, kovuşturma ve infaza ilişkin düzenlemeler ile toplumla bütünleşme konularıyla sınırlıdır.

Diğer deyişle, genel hukuk başlıkları ve demokrasiyi geliştirme perspektifi -özel, geçici ve ayrı bir kanun gerektiren- geçiş sürecinin değil, geçişten sonraki genel gündemin konusudur.

Bu tespitten demokrasiyi geliştirme hamleleri erteleniyor gibi abes sonuçlar çıkartılmasın.- Geçiş sürecinin kendisi bizatihi demokratik siyaset alanını genişleten ve demokrasiye katkı yapan tarihi bir gelişmedir.

Demokrasinin ilerletilmesiyle geçiş süreci iç içedir.

Bununla birlikte kapsamlı bir demokrasi ve hukuk reformunun bütün şartları sadece geçiş sürecinin tamamlanmasıyla oluşur.

Komisyon raporunun sistematik ve içerik açısından rehber olacağı anlaşılıyor.

Raporda; dinleme tespitleri, geçiş sürecinin hukuk politikası ve demokrasiyi geliştirmeye ilişkin üç ana tema öne çıkabilir.- Raporda geçiş süreci hukuk politikası için en geniş şekilde ortaklaşma sağlanması ve somut bir yaklaşımın ortaya konulması yol gösterici olur.

Bu nedenle herkesin geçiş süreci hukuku açısından makul ve gerçekçi önerileri ortaya koyması kritik önemdedir.

Geçiş süreci hukukunun kapsamına girecek kişiler bakımından mevcut pozitif hukuk sistemine göre belirlenen (şüpheli, sanık, hükümlü gibi) statülerin esas alınacağı açıktır.

Hem olan hukuk karşısında hem de olması gereken hukuk bakımından farklı statüler tarif etme gayretleri yersizdir ve sürece zarar verir."ANAYASAYA AYKIRI OLMAMALI"- Öte yandan geçiş süreci yasal düzenlemeleri anayasaya aykırılık iddiası doğuracak bir hüküm içermemelidir.

Bu riski taşıyacak önerilerden kaçınmak gerekir.

Geçiş sürecinin dili ve önerileri konusunda münfesih örgütün tüm unsurlarına ve Dem temsilcilerine büyük görev düşmekle birlikte herkes açısından makul ve gerçekçi bir perspektifle hareket etmek ana sorumluluktur.- Kimden gelirse gelsin her şeyi en üst perdeden önermek toplumsal rıza zeminini tahrip eder.

Geçiş sürecini sorunsuz tamamlamanın temel şartı; geçiş süreci sınırları dışına çıkmamak ve toplumsal rızaya zarar vermemektir.

Geçiş sürecini yöneten devleti düşmanlaştırma dili kullanmak asla kabul edilemez.

Geçiş sürecinde imkansız olan talepleri öne çıkarmak süreci aksatmaktan başka bir işe yaramaz.

Geçiş sürecini sabote etmeye çalışıp bunun faturasını devlete çıkarma hesabı yapanlara karşı açık tavır almak gerekir."İLERLEYEN ZAMANDA GÜNDEME GELEBİLECEK KONULARI BUGÜN ŞART KOŞMAK..."- Durum nettir: Tüm unsurlar bakımından 27 Şubat çağrısı bağlayıcıdır ve o çerçevenin dışına çıkılmamalıdır.

Suriye’de ise 10 Mart mutabakatına mutlak uyum şarttır.

Kısaca bu tarihi fırsatın heba edilmemesi fikrine katılan herkes her türlü fikri ve fiili sabotaja karşı çıkmalı, makul ve gerçekçi önerileri öne çıkarmalıdır.

Bırakın imkansız talepleri, ilerleyen zamanlarda gündeme gelebilecek, olabilir konuları bile bugün şart koşmak süreci sabote etmek anlamı taşır.- Öte yandan nereden gelirse gelsin ırkçı yaklaşımlara ve nefret söylemlerine sadece bu dönem değil her dönem şiddetle karşı çıkmak ve bunları mahkum etmek gerektiği açıktır.

Geçiş sürecinin başarıyla tamamlandığı, huzur ve güvenin herkes için kalıcı ve geçerli olduğu bir döneme geçildiğinde Türkiye’nin birliğinin ve bütünlüğünün korunması ve güçlendirilmesiyle uyumlu olmak kaydıyla çok konu gündeme gelebilir, her şey tartışılabilir.

Bugün her türlü söz, beyan ve ifade geçiş sürecinin ruhuna uygun olmalıdır.

Elbette bu herkes için geçerlidir.

Geçiş sürecinin başarısı ancak böyle bir yaklaşımla sağlanır.

İlgili Sitenin Haberleri