Haber Detayı
Üretici, ihracattaki koruma duvarını ithalata da istiyor
İç pazarda ithal ürünlere karşı ‘fiyat rekabetini’ kaybeden madeni yağ sektörü, ana ihracat pazarları Irak, Azerbaycan, Cezayir gibi ülkelerde yüzde 30’a varan gümrük vergilerine takılmaya başladı. İthal ürünlere karşı ‘gümrük duvarı’ isteyen sektör, ithal ürünler yüzünden kapasite kullanım oranlarının yüzde 50’lerde kalmasından şikâyetçi.
Nurdoğan ARSLANSavunma sanayinden tarıma, otomotivden ağır sanayiye kadar tüm çarkları döndüren madeni yağ sektörü, hem iç pazar hem de ihracatta ‘rekabette avantaj’ istiyor.
Sektör, bir yandan içeride mevzuat yükü olmayan ithal ürünlerin baskısına direnirken, diğer yandan en güçlü ihraç pazarları Irak, Azerbaycan gibi ülkelerde yükselen gümrük duvarlarını aşmaya çalışıyor.Mineral yakıtlarla birlikte 9 milyar dolarlık bir ihracat değerine ulaşan madeni yağ sektörü, yerli üretime destek çağrısını yinelerken ‘düşük maliyetli’ ithal ürünlere karşı da fiyat rekabetini kaybetmek istemiyor.
İthal ürünlerde TSE ve EPDK katılım payı zorunluluğu isteyen sektör, ‘sıfır gümrük’ uygulamasına karşı da korumacılık talep ediyor.
Türkiye’nin AR-GE ve üretim gücüyle madeni yağ üssü olabilecek bir ülke konumunda olduğunu vurgulayan Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, iç pazarda ithal ve kaçak ürünlere karşı mücadele verdiklerini, ihracatta da ek gümrük vergilerine takıldıklarını belirtti.Koçak, “ÖTV, EPDK katılım payı, TSE zorunluluğu, Geri Kazanım Katılım Payı-GEKAP, teminat mektubu derken sektörün üzerinde yüzde 35 vergi yükü var.
Finans, işçilik ücretleri gibi maliyetler de fiyatları yukarı çekiyor.
Rekabetin getirmiş olduğu fiyat ayarlamasını hiçbir sektör oyuncusu, yapamıyor” ifadelerini kullandı.“Her türlü ambargoya hazırız ama…”Türkiye’nin madeni yağ üretiminde yüzde 98 oranında kendi kendine yetebilecek, hatta Avrupa’nın ötesinde niş ürünler üretebilecek kapasiteye sahip olduğunu söyleyen Koçak, “Savunma sanayiinde yerlileşme projesini başarıyla yürütüyoruz.
Olası bir ambargo durumunda Türkiye kendi yağını üretebilir.
Ancak genel sanayi üretiminde kapasite kullanım oranımız ithalat baskısı ve yüksek faiz nedeniyle yüzde 50-60’larda kalıyor” dedi.“Sanayiden gelecek talebi karşılayacak yerli kapasiteye sahibiz” diyen Koçak, şöyle devam etti: “Sadece endüstride, sadece motor yağlarında değil, katma değeri yüksek olan savunma sanayiinde ciddi bir yere geldik.
Türkiye’nin önemli kurumlarının ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılayabildiğimizde hem paramızın yurtdışına gitmesini engellemiş oluruz, hem de bu malları milli ve yerli firmalardan almak suretiyle her daim ihtiyaç olduğunda tedarik etmiş, ihtiyacı karşılamış oluruz.
Bu anlamda madeni yağ sektörü katma değerli bir sektör.”“İthalatçının maliyeti sıfıra yakın”Madeni yağ sektöründe lisanslı 130 firma bulunduğunu, bunların ancak yüzde 50- 60 kapasite kullanım oranıyla çalıştığını kaydeden Koçak, “Türkiye’de madeni yağ üretmek için EPDK’dan lisans alma ve TSE belge zorunluluğu bulunuyor.
Bunların yıllık maliyetleri var.
Yine EPDK’ya yıllık satıştan belli bir katılım payı ödemek zorundayız.Aynı zamanda bağlı bulunduğumuz vergi dairesine ciromuz üzerinden teminat mektubu veriyoruz.
Bunlar kuralıyla oynayan üreticiye ciddi bir yük getiriyor.
Merdiven altı çalışanlar bu maliyete katlanmıyor.
Öte yandan ithal edilen ürünlerde bu yükümlülükler yok.
Sadece gümrük tarifesi pozisyonuna göre çok az bir ödeme var.
Sıfıra yakın maliyeti olan ithalatçı, iç pazara daha uygun fiyatla satış yapıyor.
Tüm bunlar yerli üretici aleyhine işleyen bir tablo.
Biz yurt dışına satış yaparken müşterilerimiz 50 centin dahi pazarlığını yapıyor ama biz karlılıkların düştüğü bir ortamda ayakta kalmaya çalışıyoruz” diye konuştu.“Korumacılık tedbirleri uygulansın”İç pazara giren ithal ürünlerin ihracat rakamlarını yakaladığını söyleyen Tayfun Koçak, sektörün ana ihracat pazarında uygulanan ve artan korumacılık önlemlerine atıfta bulunarak, “Bazı ülkeler üreticilerini koruma adı altında yeni gümrük vergileri getirdi.
Bizim de bu konuda adım atmamız gerekiyor” dedi.
Sektörün ana pazarları Irak, Azerbaycan, Cezayir gibi ülkelerde yüzde 30’lara varan gümrük vergileri uygulanmaya başlandığını açıklayan Koçak, şunları söyledi: “Stratejik bir ürün olan madeni yağda talebimiz lehimize kararlar alınması.
Aslında çözüm çok basit, ya bize uygulanan kurallar ithal ürünlere de uygulansın ya da bizim üzerimizdeki bu yükler kaldırılsın.”“Bankalar da elini taşın altına koymalı”Madeni yağ sanayicisinin de yüksek finansman maliyetleri altında ezildiğini ifade eden Tayfun Koçak, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin banka faizlerine yansıtılmadığını eleştirdi.
Koçak, “Merkez Bankası faiz artırdığında çok hızlı davranıp faizi yükselten bazı finans kuruluşları, indirim olunca kredi faizlerini güncellemekte direniyor.
Mevcut kredilerin faiz indirimleriyle güncellenmesi ve sanayicinin üzerindeki bu yükün bir an önce hafifletilmesi şart” dedi.Enflasyonist ortamda artan giderlerin üzerine bir de rekor seviyedeki kredi faizlerinin eklendiğini dile getiren Koçak, yeni yatırımların finansman maliyetleri düşene kadar bekletileceğini söyledi.
Sanayicinin yatırım yapmayı sevdiğini ancak ‘ekonomi mühendisi’ gibi ince hesaplar yapmak zorunda bırakıldığını ifade eden Koçak, reel sektör-finans sektörü arasındaki dengenin sağlanması için bankaların da elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi.Büyüme rotası 2026’nın ikinci yarısında çizilecekMadeni yağ sektörünün birçok sektöre göre yılı daha stabil geçirdiğini söyleyen Tayfun Koçak, “Yatırım yapmak isteyen firmalarımız var ancak yatırımı maliyeti çok yüksek.
Ama sanayici ilerisi için plan yaptıysa zaman kaybetmemek için bunu ertelemek istemiyor.
Sektör olarak 2025’i başa baş kapatıyoruz. 2026’nın ikinci yarısından itibaren faiz indirimlerinin piyasaya yansımasıyla büyüme rotası çizilecektir” dedi.“Afrika keşfetmemiz gereken bir pazar”Türkiye’nin madeni yağda büyük bir ihracat potansiyeli bulunduğunu söyleyen Tayfun Koçak, “Burada Türkiye’nin dış politikası çok önemli.
Ülkelerle olan iyi ilişkilerimiz, yapacağımız ticarete de yansıyor.
Özellikle Ortadoğu, Türk cumhuriyetleri, Güney Amerika, hatta Kuzey Amerika potansiyel pazarlarımız.
Afrika madeni yağ için hala keşfedilmemiş bir kıta.
Bu anlamda Türkiye’nin önü çok açık” dedi.“Konkordatolar dengeyi bozuyor”Bu dönemde birçok sektörün zorlu bir sınavdan geçtiğini söyleyen Tayfun Koçak, “Madeni yağ sektöründe konkordato isteyen ya da iflas eden firma olmadı.
İstihdamı da hemen hemen koruduk.
Firmaların bu dönemi ayakta atlatması da büyük başarı.
Ancak konkordato ilan eden firmalarda kalan alacaklar oluyor.
Parasını alamadığı için sıkıntıya giren şirketler var.
Konkordatolar yüzünden piyasanın dengesi bozuluyor” ifadelerini kullandı.