Haber Detayı

İnsaf ve İhmal mi Dediniz?
Neşe doster gercekgundem.com
22/12/2025 06:00 (4 gün önce)

İnsaf ve İhmal mi Dediniz?

Keşke bu iki kavram birbirinden bu kadar uzaklaşmasaydı. İnsaf öne geçse, ihmal unutulsaydı. Tekstil ve hazır giyim sektöründe 9 ayda 4 bin şirket kapanmışken, 86 bin kişi işsiz kalmışken, bu arada inşaat sektörü büyüyüp, tarım küçülürken, pek çok ürünü ithal eder hale geldiğimiz için fiatlar uçmuşken; Acaba bizi yönetenler bu konulara hiç değinmeyerek bilmeyelim, öğrenmeyelim, düşünmeyelim, sorgulamayalım, körü körüne duyup işittiklerimizi alkışlayıp halimize şükredelim mi demek istiyor?

Sorunlar tüm hayatları doldurmasına rağmen, sorumlular azalıyorken, itifaklı iktidardan ses soluk çıkmayıp toplumun büyük bölümü stres testinden geçemiyorken, çıkışsız yol hikayeleri kadınları bunaltıp, gençleri arayışa itiyorken, haysiyet ve hassasiyet aranan ve zor bulunan kavramlar olarak ortaya çıkıyorken; Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici; “Evlenmemiş olanlar kamuda işe alınmamalı!” diyorsa!

Bizim halimize şükretmemiz mi isteniyor?Masum hir hatırlatma: Singapur’da ülkenin en iyi, en başarılı öğrencileri öğretmen oluyormuş ve bu bir devlet politikası imiş.

O öğretmenler de öğrencilerine; “Bağımsız düşünmeyi, eleştirel bakışı, etkili iletişim kurmayı, sorumluluk almayı, takım çalışması yapmayı, yenilikçi olmayı, doğayı korumayı, özgüven sahibi olmayı, en iyiyi talep etmeyi, ezikliği kabulenmemeyi” öğretiyorlar, bu eğitimi veriyorlarmış.

Keşke bizim MEB Singapur’lu mevkidaşayla tanışıp, konuşsa ve fikir alışverişi yapsa…Sırada Bizim Köy’den alıntılar var…Mahmut Makal “Bizim Köy” adlı kitabında diyor ki; “Oturulur bir eve, soğuktan koruyan bir giysiye, karın doyurur bir yiyeceğe, evi ısıtacak bir yakacağa sahip olmayanlar ne yapsın?

Öğretmenlik yaptığım yıllarda sınıfta 56 öğrencim vardı.

Bir gün derste alfabede; “Baba ban bal al” cümlesi geçerken içlerinde sadece bir tanesi bal görmüş ve tatmıştı, diğerleri bilmiyordu at mı, kuzu mu diye beni soru yağmuruna tutmuşlardı.

O anımı unutamıyorum.

Yine köylülerin; gök ağladı mı biz güleriz, o ağlamazsa biz dökeriz gözyaşlarımızı, çünkü yağmur demek hasat demek, bereket demektir şeklindeki sözlerini unutamadğım gibi.

Çünkü köylü alim değil, ariftir.”Aynı zamanda öğretmen olan, müfettişlik yapan, kitapları pek çok dile çevrilen yazarı okuyunca insan düşünmeden edemiyor demek ki el elden üstündür derler ama dertte dertten üstündür aslında.

Hele de geldiğimiz ve götürülmek istendiğimiz yere bakınca…MEB’in yeni yüzyıl maarif modeli esaslarını okuyunca aklıma neler geldi neler…MEB Y.

Tekin’in Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne göre yeni nesil; “İdraki gelişmiş, şahsiyet sahibi, manevi değerleri olan, milli ve yerli, aynı zamanda aklıselim, kalbiselim, zevki selim bir nesil olacak, madde- mana, nefis-vicdan, akıl-duygu, insan-toplum, zaman-mekan dengesini gözetecekmiş.

Haklısınız Sn.

MEB!

Ülkemizde bugün 1729 İHL, 368 fen lisesi var.

Dayatmacı, yanlı, bilimsellikten uzak yaklaşımın başarılı sonuçlarıdır bunlar.

Ancak adı ihmaller zinciri mi, kaza mı, kader mi bilinmez yılbaşından bu yana çoğu MESEM’de 83 çocuk yaşamını yitirdi.

Hapishanelerde 12-18 yaş arası öğrenci ya da değil 4 bin 317 hükümlü veya tutuklu çocuk var.

Bu bilgiler zaten zatı devletlerinin malumudur.Gelişmiş batıdan çok daha önce kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan ülkemizin siyasete katılımda 185 ülke arasında 126.sırada olduğunu, bu sıralamaya göre Suudi Arabistan ve Guatemala’nın bile bizim üzerimizde yer aldığını, kabinede yer alan bakan sayısına göre 148 ülke içinde 136.sırada olduğumuzu Sn.

MEB biliyordur.

Yine 1935 seçimlerinde meclise giren 18 kadın milletvekiliyle dünya ikincisi olduğumuzu hatırlıyordur.

Ya da OECD ülkelerinde siyasete katılma oranı yüzde 34 iken, bizde yüzde 19 olduğunu duymuştur.

Daha da önemlisi 1934 yılından bu yana TBMM’ye giren 12 bin erkek miletvekiline karşılık kadın vekil sayısının sadece 717 olduğunu unutmamıştır.

Hani aklıselim, kalbi selim, zevki selim nesil yetiştirilecek ya!

O bakımdan hatırlatmakta yarar var…CB’nın; “Kadın hakları altın yıllarını bizim dönemimizde yaşıyor!” sözleri içimize su serptiyse de; Açlık sınırının 30 bin TL’ye dayandığı ülkemizde 25 milyon kişinin bu sınırda yaşadığı, indirimleri kovaladığı gerçeğini duyunca bakanın aklı selim kuşağının ve altın yıllarını yaşayan kadınların pek de refah içinde yaşadığı söylenemez…Yine ve yeniden öğretmenlere dönersek…Kuşağımızın vatan, millet aşkını, doğa sevgisini aşılayan, sadece okullla sınırlı olmayan anne, baba olan, destek veren, bizimle ağlayıp, bizimle gülen hocaları oldu.

Bazen elinde bir önlükle, bazen bir çantayla, bazen bir kutu pastayla gelen hocalarımız vardı, eğiticimiz, öğreticimiz, doktorumuz, kucak açanımızdı onlar.

Donanımlı, bilgili, sevgiyi harmanlamış, bütün içtenliğiyle paylaşan, dünden bugüne unatamadığımız hocalarımızdı onlar…Önemli Hatırlatma; Başta MEB ve rical-i devlet Atatürk’le arasına mesafe koydukça, sine-i milletin Atasını daha fazla sahiplendiğini gören, O’nun seçkin bir aydın, yetkin bir düşünce insanı olduğunu asla unutmayan vazife kuşağının takipçileri; “aklı selim, zevki selim, kalbi selim” kuşağa gerekeni aşılar ve öğretir.

Merak buyurmayın…Önemli not: Fazıl hüsnü Dağlarca’ya sordular; “Nasıl bunca dinç kalıyorsunuz?” Yanıtı şöyle oldu; “Ata’yı sevmek insanı diri tutuyor.

Türkiye büyük bir göl ve madense Atatürk ona yansıyan gücümüz, geçmişimiz ve geleceğimizdir.”Bitirme Notu: Demek ki neymiş; Pusula Atatürk.

Rota; Cumhuriyet’miş…

İlgili Sitenin Haberleri