Haber Detayı
AB'de Sınırda Karbon Vergisinde Yeni Dönem
AB'nin sınırda karbon vergisi 1 Ocak'ta mali yükümlülük getiriyor; Türkiye'nin özellikle demir-çelik ve alüminyum ihracatı etkilenecek.
Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hayata geçirdiği Yeşil Mutabakat politikalarının en kritik adımlarından biri olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nda (CBAM) geçiş süreci sona eriyor.
İki yılı aşkın süredir devam eden raporlama ağırlıklı dönem tamamlanırken, 1 Ocak itibarıyla mali yükümlülüklerin devreye girdiği asli uygulama aşamasına geçiliyor.
Hangi Sektörler Kapsamda? 1 Ocak’tan itibaren demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve hidrojen gibi “karbon yoğun” sektörlerde AB’ye yapılan ithalatlar için karbon vergisi uygulanacak.
Bu aşamadan sonra yalnızca emisyon raporlaması yeterli olmayacak; ithalatçılar, ürünlerin neden olduğu karbon salımı için CBAM sertifikası satın almak ve teslim etmek zorunda kalacak.
Sertifika fiyatları, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) haftalık ortalama karbon fiyatlarına göre belirlenecek.
Ayrıca ürünlerin emisyon verilerinin bağımsız ve akredite kuruluşlar tarafından doğrulanması da zorunlu olacak.
Muafiyetler ve Küresel Etki Elektrik ve hidrojen dışındaki sektörlerde, ithalatçı başına yıllık toplam 50 tonun altındaki ithalatlar CBAM mali yükümlülüklerinden muaf tutulacak.
AB merkezli bir politika olmasına rağmen, mekanizmanın küresel ticaret dengelerinde değişim yaratması bekleniyor.
AB’ye yoğun ihracat yapan ülkelerin, pazar paylarını koruyabilmek için temiz teknolojilere yatırım yapması ve emisyonlarını azaltması giderek daha kritik hale geliyor.
Türkiye Açısından CBAM’ın Anlamı AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı olan Türkiye, CBAM’dan doğrudan etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye ile AB arasındaki yıllık ticaret hacmi 200 milyar euronun üzerinde bulunurken, Türkiye toplam ihracatının yüzde 40’ından fazlasını AB’ye gerçekleştiriyor.
Bu da 100 milyar euroyu aşan bir ihracat anlamına geliyor.
CBAM kapsamında Türkiye’nin özellikle demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve hidrojen sektörleri etkilenecek.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin analizine göre, bu ürünlerin AB’ye ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 6-7’sine karşılık geliyor.
Bu nedenle mekanizmanın makroekonomik etkisinin sınırlı olması bekleniyor.
En Kırılgan Sektörler Hangileri?
Türkiye açısından en yüksek kırılganlık demir-çelik ve alüminyum sektörlerinde görülüyor.
Bu alanlar, yüksek enerji tüketimi, ithal girdiye bağımlılık ve görece düşük katma değerli üretim yapılarıyla öne çıkıyor.
Çimento ve gübre sektörlerinde ihracat hacmi daha düşük olsa da, karbon yoğunlukları ve taşıma maliyetleri nedeniyle benzer baskılarla karşılaşmaları bekleniyor.