Haber Detayı
23 yıllık takip: Dokuzuncu gezegen sonunda bulundu mu?
Gökbilimciler, arşivlerdeki tozlu verileri karıştırırken Güneş sisteminin en ucunda yavaşça süzülen devasa bir kütle saptadı. Neptün'ün çok ötesinde, dondurucu bir karanlıkta gizlenen bu nesne, uzay hakkındaki tüm bildiklerimizi baştan aşağı değiştirebilir.
Güneş sisteminin en ucunda, Neptün'ün çok ötesindeki zifiri karanlıkta gizemli bir hareketlilik yaşanıyor.
Gökbilimciler, yıllardır teoride var olan ancak bir türlü kanıtlanamayan “Dokuzuncu Gezegen”e ait olabileceği düşünülen devasa bir nesne tespit etti.
Arşivlerdeki eski gökyüzü taramalarını inceleyen araştırmacılar, Güneş'ten inanılmaz bir uzaklıkta, oldukça yavaş hareket eden bu nesnenin izini sürmeye başladı.
Eğer bu bulgu doğrulanırsa, uzay hakkındaki tüm ders kitaplarının yeniden yazılması gerekecek.Tayvan’daki Ulusal Merkez Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi, bu heyecan verici keşif için yirmi yılı aşkın bir süreye yayılan kızılötesi verileri karşılaştırdı. 1983 yılındaki IRAS verileri ile 2006 yılındaki Japon AKARI görevinden elde edilen sonuçları inceleyen bilim insanları, bu iki tarih arasında hafif ama tutarlı bir yer değişikliği yapan zayıf bir ısı kaynağı yakaladı.
Güneş’ten yaklaşık 75 ile 105 milyar kilometre uzaklıkta olduğu tahmin edilen bu nesne, tam bir turunu binlerce yılda tamamlıyor.
Bu kadar uzak ve soğuk bir cismi geleneksel teleskoplarla görmek neredeyse imkansız olduğu için, bilim insanları nesnenin yaydığı çok düşük seviyeli ısıyı yakalayabilen kızılötesi teknolojisinden faydalandı.Buz devlerinin gizemli dünyası ve yerçekimi izleriGökbilimciler aslında uzun süredir Kuiper Kuşağı denilen bölgedeki buz kütlelerinin neden garip bir şekilde kümelendiğini anlamaya çalışıyor.
Neptün'ün ötesindeki bu irili ufaklı buz parçalarının yörüngelerindeki düzensizlikler, orada henüz görülmemiş devasa bir kütlenin yerçekimi gücüyle her şeyi kendine doğru çektiğini gösteriyor.
Tespit edilen bu yeni aday, tam da bu teorik boşluğu dolduracak özelliklere sahip.
Tahminlere göre bu nesne, Dünya'dan yedi ila on yedi kat daha büyük kütleye sahip bir “buz evi" sınıfına giriyor.
Sıcaklığının ise yaklaşık -220 santigrat derece civarında olduğu düşünülüyor ve bu da onun neden neredeyse hiç ışık yansıtmadığını açıklıyor.Bu potansiyel dokuzuncu gezegen, yapısal olarak Uranüs ve Neptün gibi buz devlerine benziyor; yani hidrojen, helyum ve metan gazlarından oluşan yoğun bir atmosfere ve buzlu bir çekirdeğe sahip olması muhtemel.
Bilim dünyası şimdi gözlerini bu bölgeye çevirdi.
James Webb Uzay Teleskobu gibi modern devlerin yardımıyla yapılacak takip gözlemleri, bu nesnenin gerçekten Güneş etrafında dönen bir gezegen mi yoksa çok uzaklardaki bir arka plan kaynağı mı olduğunu netleştirecek.
Şu an için sadece iki veri noktasına dayanan bu keşif, doğrulanması halinde Güneş sistemimizin sınırlarını sandığımızdan çok daha uzaklara taşıyacak.