Haber Detayı
IEA Başkanı Birol’dan Uyarı: Küresel enerji talebi üç etkiyle katlanacak
Dünya enerji piyasalarını maliyetlerden ziyade jeopolitiğin etkilediğine dikkat çeken IEA Başkanı Fatih Birol, elektrik talebinin gelecek on yılda enerji talebinden 6 kat daha fazla artacağını söyledi. Birol, güçlü elektrik talebini oluşturacak üç etkeni ise, veri merkezleri, klimalar ve elektrikli arabalar olarak sıraladı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Dr.
Fatih Birol, “Enerji ile doğrudan alakası olmasa da, bu günlerde jeopolitiğin kara bulut gibi üzerine çökmesi enerji piyasalarını çok fazla etkileyen bir unsur.
Hep iç içeydi ama ilk defa bu kadar etkili olmaya başladı.
Yıllardan beri süren ittifaklar gevşiyor.
Yeni sürpriz ittifaklar doğuyor.
Jeopolitiğin koyu uzun gölgesi her geçen gün kendini gösteriyor.
Önümüzdeki günlerde daha da etkili olacak.
Jeopolitik enerji sektöründeki birçok kararı etkiliyor.
Eskiden maliyet vs. diye bakılırdı” ifadelerini kullandı.Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen, “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Güvenliğinin Bugünü ve Yarını: Kritik Minerallerde Riskler ve Çözümler” temalı konferansta konuşan Dr.
Fatih Birol, dünya enerji piyasalarını değiştirecek ana başlıklara dikkat çekti.Gazda fiyatı satan değil alan belirleyecek Petrol piyasalarında büyük bir değişim yaşanmadığı sürece arzın bol olmaya ve fiyatların önceki dönemlere kıyasla düşük kalmaya devam edeceğini belirten Birol, jeopolitiğin en sert olduğu dönemde eskiye nazaran fiyatların durgun kalıyor olmasını Kuzey ve Güney Amerika tarafından gelen ilave arza bağladı.
Petrol ithal eden ülkeler için rahat bir dönemden geçildiğini kaydeden Birol, doğal gaz tarafında da yine Kuzey Amerika ve Körfez kaynaklı LNG arzı sayesinde artık satıcının değil alıcının belirleyici olduğu bir piyasanın gündeme geldiğini not etti.
Birol, “5 yıl içinde piyasaya gelecek LNG gazı son 40 yılda gelenin yarısı kadar olacak.
Bu da fiyatlarda düşüş getirecek.
Arz edilecek 300 milyar metreküp gazın yüzde 70’ini parayı veren alabilecek” dedi. “Kömür demek Çin demek” ifadesini kullanan Dr.
Birol, “Dünya kömür tüketiminin yüzde 65’ini Çin yapıyor ve Çin kömür konusunda ısrarcı.
ABD iç piyasasında doğal gaz fiyatlarının yükselmesi ile biraz kömüre kayış oldu.
Ama genelde bir düşüş var.
Kömürdeki bu yatay çizginin birkaç yıl daha süreceğini öngörüyoruz” bilgisini paylaştı.Elektrik talebinde muazzam artış olacak Elektrik piyasasındaki gelişmelere dikkat çeken Birol, şunları söyledi: “Geçen on yılda elektrik talebi enerji talebinin iki misli daha fazla büyüdü.
Önümüzdeki on yılda ise 6 kat daha fazla büyüyecek.
Bunun nedeni ne?
Dünya elektrik çağına giriyor.
Bu hızlı büyümenin nedeni; konutlar, sanayi ama üç yeni boyut geldi.
İlki yapay zeka.
Veri merkezleri kuruluyor. 7/24 elektrik ihtiyacı var.
Orta ölçekli bir veri merkezi 100 bin kişilik şehir kadar elektrik tüketiyor.
Ülkeler arasında ABD-Çin arasında, Hindistan arasında rekabet var.
Bunda kim önde gidecek?
Bir yazılım konusu, ikincisi elektrik konusu.
Çin hem Avrupa hem ABD’den önde.
Bugün Avrupa ve ABD’de transformatör, gaz tribünü almak istiyorum deseniz 2030’dan önce gelmiyor.
Çin’de 2 haftada alabiliyorsunuz.
En büyük ikinci tetikleyici klimaların artışı.
İklim değişikliği ile birlikte talep artıyor bir de gelişen ülkelerden talep geliyor.
Üçüncü talep artışı ise elektrikli araçlardan gelecek.
Dünya otomotiv sektörü tarihsel bir dönüşüm yaşıyor. 2024 itibarıyla her 10 arabadan beşi Çin’de üretiliyor.
Arabaların en fazla satıldığı yer gelişmiş ülkeler iken artık yüzde 50’den fazlası gelişmekte olan ülkelerde satılıyor.
Ve elektrikli araçlar içten yanmalılardan pay aldı.
Beş yıl önce satılan her 100 arabadan 5’i elektrikli iken şimdi bu oran yüzde 25.
Yeni pazarlar Asya ve Latin Amerika ve bu pazarlara daha önce hükmeden Japon ve Koreli markaların tahtları sallanıyor.
Otomotiv sektöründe muazzam bir değişim oluyor.
Bazı lider şirketlerin çok sıkıntıya girdiğini görebiliriz.”“Nükleer Türkiye’nin olmazsa olmazı” Yüksek elektrik talebinin nasıl karşılanacağı sorusuna yanıt veren Fatih Birol, “2025’te yeni kurulan santrallerin yüzde 85’i yenilenebilir tarafından.
Doğal gaz ve biraz kömür ve nükleer de var.
Bazı toplumlar nükleerin geri gelmesine pek ikna olmuş değiller. 2025’te nükleerden elde edilecek elektrik tarihteki en yüksek seviye olacak dedik ve oldu.
Ocak ayında Japonya Başbakanı ile ülkedeki en büyük nükleer santralin açılması konusunu görüşeceğiz.
Daha sonra İsveç’in yüzde 40 olan nükleer payının daha ne kadar yükseğe çıkabileceğini başbakan ve kral ile konuşacağız.
Bundan sonra Davos’ta ilk defa özel bir nükleer konulu panel olacak.
Nükleerde gerçekten de muazzam bir dönüş olacak.
Hükümetimizin istekli olduğunu sevinerek görüyorum.
Burada önemli olan hangi partner ve teknolojilerle çalışacağımız.
Bence nükleer Türkiye’nin olmazsa olmazı.
Hem elektrik ihtiyacı hem çevre emisyonları hem de jeopolitik ağırlığı konusunda önemli bir teknoloji.“Çin en az 10 yıl ilerde” Kritik mineraller konusuna da değinen IEA Başkanı Birol, “Kritik mineraller sadece temiz enerji, elektrikli araçlar vs. için değil bugün drone’lardan tutun çiplere kadar her yerde kullanılıyor.
Bir ülke herkesten önce uyanmış ve çalışmış; o da Çin.
Hem kendi ülkesinde mineraller var hem de olan ülkelerle anlaşmalar yaptı.
Daha da önemlisi ülkesine muazzam bir rafinaj sanayisi kurdu.
Bu mineraller kendi başına hiçbir işe yaramaz.
Aynı ham petrol gibi rafine etmeniz lazım.
Çin diğer ülkelerden en az 10 yıl ilerde.
Çin’de rafineri kurmak yarı fiyatına ve bu iş biraz kirli bir iş atık sular vs.
Ve kritik mineraller krizi yaşayabiliriz.
Çin’in dünya rafinajındaki payı yüzde 92.
Ülkeler yatırım için teşvikler veriyorlar ama 2035’te bütün yatırımlar hayata geçse bile 92 olan pay yüzde 75’e düşecek” diye konuştu.“Nükleerin rönesansında fırsat penceresi açılabilir” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, konferansta yaptığı açıklamada, enerji talebini artıracak veri merkezleri, klimalar ve elektrikli araçlara ek olarak bir unsuru daha gündeme getirdi.
Bayraktar, “Küresel ısınma kaynaklı suda yaşayacağımız sıkıntılar ve deniz suyunu arıtma ihtiyacı olacak ve bunun için de ek enerji talebi doğacağını düşünüyorum” dedi.
Türkiye’nin gelecek 30 yılda oluşacak enerji talebine göre çalışmalar yaptıklarını belirten Bayraktar, hem altyapı hem iletim hem de üretim ve depolama alanlarındaki projeksiyonları dile getirdi.
Oluşacak talebi yerli kaynaklardan sağlama konusundaki politikaya işaret eden Bayraktar, termik santrallerden vazgeçilmeyeceği mesajı verdi.
Nükleer konusunda salonda bulunan Güler Sabancı’ya hitaben “Güler hanım biliyorum sizinle farklı düşünüyoruz ama 2050 yılında 20 MW nükleer güce sahip olmamız lazım” diyen Bayraktar, küçük modüler santrallerin sunacağı fırsata işaret etti ve ekledi: “Türkiye’nin sanayi gücü nükleerin yeni rönesansında bize fırsat penceresi açabilir.”Sabancı: Ortak zeka ile değer yaratalım Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Enerji güvenliği artık aynı zamanda bir ekonomik ulusal güvenlik meselesi haline gelmiş durumda.
Enerji-iklim ilişkisinde önemli dinamikler gerçekleşiyor” dedi.
Türkiye için çok yönlü riskler ve fırsatlar içeren kritik mineraller raporuna işaret eden Sabancı, “Dünyada yapay zekanın her alanda etkisini görmeye başladığımız bu günlerde, bilime dayalı ortak zeka ile değer yaratılmasının çok önemli olduğuna inanıyorum.
Birlikte çalışmak çok daha önemli hale geliyor” mesajları verdi.