Haber Detayı
Mehmet Çek yazdı: Lütfen 'lütfen' diyelim
Cümlenizin sonuna koyacağınız bir ‘Lütfen’ ya da ‘Rica etsem’ mevsimi ilkbahar yapar ve inanın bırakacağınız bahşişten çok daha hayra geçer.
Rahmetli Muhammet Ali`nin bir sözü vardı, çok severim: “Bana iyi davranan ama garsona kaba olan birine güvenmiyorum.
Çünkü o pozisyonda olsaydım bana da aynı şekilde davranırdı.”Yaşamını sürdürebilmek, geçinebilmek için herkes bir işte çalışır.
Kimi Memurdur, Mimardır, Doktordur, kimi Hemşire, kimi öğretmen, kimileri de garsondur, hostestir, temizlikçidir, kapıcıdır, resepsiyonisttir.En zor işkollarından biridir hizmet sektörü, çünkü insana hizmet ederler ve insanları memnun etmek gibi bir problemleri vardır.Fakat Türkiye’de insanlar genellikle bu kesimin işlerini zorlaştırıp, sırf kendilerine hizmetle görevliler diye onları paspas gibi kullanacağını sanır.Emeği ile geçinen her insana duyulması gereken saygıyı -hatta bize hizmet ettikleri için hakettikleri fazlasını- onlardan esirgeriz.
İşyerinde amirlerinin, sokakta yetişkin abilerinin önünde ezilip büzülenler gelip o insanlar üzerinden egolarını tatmin eder adeta.‘Para ödüyorum ben burada!’ gibi bir aptallıkla kendilerine hizmetle görevli olsalar da sonuçta karşıdakilerin de bir insan olduğunu unutacak kadar küçülürler.
Bütün gün sosyal medyada insan haklarından söz eden gerzek sodasına limonu unuttu diye milletin içinde garson azarlar.Mühendislere, Doktorlara öyle kaba davranabilir mi? hayır.
Pekala Garsonlara neden?
Mühendislik, Mimarlık meslek de Garsonluk ne?
Doktor insan da hastabakıcı ne?Ve kızlar size söylüyorum!
Bir erkeği tanımak isterseniz onun restoranda, kafeteryada garsona davranışına bakınız.Beyler!
Bu türden davranışlarına şahit olduğunuz kişi, iş ortaklığı yapmak istediğiniz biriyse uzak durun.Bozuk kişilik yapıları için turnusol gibidir.Hastanede hastabakıcı azarlayanın, Bankada memura laf sokmaya çalışanın, Manavda çırağı maymuna çevirmeye çalışanın, Restaurantta garsonu aşağılayanın, Otobüste muavini, Uçakta hostesi paspas gibi kullanmaya çalışanın gücü ele geçirince sapıtacağından emin olabilirsiniz.İlle de garsonlar…Saatlerce ayakta oradan oraya koşar, masaları, siparişleri, özel istekleri ve insanları hatırlar, işletmeden kaynaklı hatalarda bile azarı o işitir, servis yetmez, bulaşığa temizliğe de girer arada, bacakları varis olur, elleri çaydan yanar.Üstelik sürekli halde kibar ve hizmetkar olup, gülümsemek zorundadır garson..
Yanındaki hatuna hava basmak için kendisini ezip durana da „peki efendim“li cevaplar vermek zorundadır.Hepsi üç kuruş kazanıp da çoluk çocuğuna ekmek götürebilsin diye ama..- Bu ne?- Capcıno efendim.- Cappuccino diyeceksin öğren.Garson bunlara katlanmak zorundadır.- Hiç yedin mi sen bundan?- Yemedim efendim- Belli oluyor.Garson nezaketli kalmaya devam etmek zorundadır.Kaçınız becerebilirsiniz bunu?Kaçınız katlanabilirsiniz bu davranışlara?Bir tüyo olarak; eğer böyle biriyle aynı masayı paylaşıyorsanız, hiç değilse yüz ifadenizle garsona bu malın kusuruna bakmayın lütfen mesajı verebilirsiniz.
Arkadaşınız olacak o malın adına utandığınızı gösterin.
Gösterin ki kendi şerefinizi kurtarabilesiniz.
Ben öyle yapıyorum.Arkadaşlar, hizmet sektörü kimsenin egolarını tatmin yeri değildir.Kaldırımı süpüren belediye çalışanına ‘kolay gelsin’ demeden geçmeyip, Muavinden paranın üstünü alırken teşekkür edin, apartman görevlisi çöpleri indirirken asansörün kapısını tutup ‘Buyurun’ diyin.Ortada bir hata olsa dahi kimsenin gururuyla oynamayın.
Durumdan herhangi bir rahatsızlığınızı ya da isteğinizi kırmadan, incitmeden iletmek zor değil ki?
Cümlenizin sonuna koyacağınız bir ‘Lütfen’ ya da ‘Rica etsem’ mevsimi ilkbahar yapar ve inanın bırakacağınız bahşişten çok daha hayra geçer.Odatv.com