Haber Detayı
Filistin Eylem Komitesi, Trump'ın Gazze Planını Protesto Etti
Filistin Eylem Komitesi, ABD Başkanı Trump'ın Gazze planını Tünel Meydanı'nda düzenlenen eylemde protesto etti. Eylemde yapılan açıklamada, "Türkiye hükümetini Filistin ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı ve işgal devletinin soykırım suçunun hesabını vermesi doğrultusunda hareket etmeye ve arabulucu değil soykırımın hamisi olan ABD’nin planına ortak olmaktan vazgeçmeye zorlamak elimizdedir" denildi.
Kamera: Belçim KILIÇKIRAN(İSTANBUL)- Filistin Eylem Komitesi, ABD Başkanı Trump'ın Gazze planını Tünel Meydanı'nda düzenlenen eylemde protesto etti.
Eylemde yapılan açıklamada, "Türkiye hükümetini Filistin ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı ve işgal devletinin soykırım suçunun hesabını vermesi doğrultusunda hareket etmeye ve arabulucu değil soykırımın hamisi olan ABD'nin planına ortak olmaktan vazgeçmeye zorlamak elimizdedir" denildi.Filistin Eylem Komitesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planına karşı Tünel Meydanı'nda açıklama yaptı.
Açıklamada "Türkiye'de iktidar, ABD'nin Gazze'yi kontrol etme planını destekliyor ve Filistin halkının iradesini ve tarihsel haklarını yok sayanlar arasında yer alıyor" ifadelerine yer verildi.
Açıklama şöyle: Güvenlik Konseyi süreci anlatıldı "Geçtiğimiz kasım ayında Türkiye'nin de aralarında olduğu 9 ülke, ABD'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunduğu, 'Trump Planı' çerçevesindeki karar tasarısını destekleyen bir açıklama yaptı.
Gazze'yi 2 yıl boyunca ABD yönetiminde bir sözde 'Barış Meclisi'ne devreden Filistin direnişinin silahsızlandırılmasını, Gazze'de egemenliğin Filistinlilere değil sömürge yönetimi niteliğinde bir uluslararası heyete verilmesini içeren karar Güvenlik Konseyi'nde kabul edildi.
Türkiye'nin diplomatik çabaları, kararın Güvenlik Konseyi'nde reddedilmesini ya da hiç değilse Filistin halkı için daha iyi koşullar içeren değişikliklerle kabul edilmesini engelleme yönündeydi."Kendi kaderini tayin hakkı hiçe sayılıyor"Filistin halkı ve örgütlerinin iradesi dışında, emperyalizmin ve siyonizmin çıkarları doğrultusunda alınan ve Filistin ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkını hiçe sayan bu kararı desteklemiş olmak Türkiye'nin soykırım süreci boyunca işgal devletine sağladığı lojistik desteğe benzer şekilde, iktidarın bir kez daha Filistin halkının değil sömürgecilerin safında yer aldığını gösteriyor.
Ateşkesin yürürlüğe girdiği 10 Ekim tarihinden bu yana 400'den fazla Filistinli öldürülmüş, binden fazlası yaralanmıştır.
Soykırım rejimi bombardıman ve askeri saldırıların dışında Refah sınır kapısını kapalı tutarak, insani yardımlarının girişlerini engelleyerek, yakıt, ilaç, barınak gibi temel ve acil ihtiyaç malzemelerinin Gazze'ye ancak çok kısıtlı ölçüde girmesine izin vererek de ateşkes anlaşmasını ihlal etmeyi sürdürmektedir. 10 binlerce çadır ve geçici konutun Gazze'ye girişine ateşkes anlaşmasının koşulları arasında yer almasına rağmen izin verilmemesi, 2 milyon insanın kışı ağır koşullar altında geçirmesine ve soğuktan kaynaklanan can kayıplarına neden olmaktadır.
Arabuluculuk rolüne soyunan Türkiye, bu ardı arkası kesilmeyen ateşkes ihlallerine ve Filistin halkının tehcir edilmesi amacıyla soykırım ve kuşatma politikasına son verilmesi için değil Filistin halkının iradesinin karşısında duran ABD'nin uluslararası güç oluşturma, Gazze'yi silahsızlandırma ve Gazze'nin yönetimini sömürgecilere devretme politikalarının kabullenilmesi için baskı uyguluyor.
İşgal ve soykırım devletine değil Filistin direniş örgütlerine baskı yapıyor. "İsrail'in, Filistin halkının yaşam alanlarını daraltma politikası tam gaz devam ediyor"2 yıl boyunca dünyanın gözü önünde soykırım işleyen işgal devleti ve yetkilileri hiçbir hakiki yaptırma maruz kalmadığı için saldırılarını sadece Gazze'ye değil tüm Filistin toprağına, Lübnan'a ve Suriye'ye karşı da sürdürüyor.
Batı Şeria'da işgali ve yerleşim alanlarını genişletme ve Filistin halkının yaşam alanlarını daraltma politikalarına tam hız devam ediyor.
Yanı sıra soykırım süreci boyunca ağır koşullar altında bırakılmış Filistinli esirler insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılmış, bunun sonucunda onlarcası hayatını kaybetmiştir.
Beslenme ve sağlık hizmetleri gibi temel insani ihtiyaçları karşılanmamasının dışında işkence, darp, cinsel taciz ve birçok savaş suçu işlenmektedir.
Cinsel saldırı dahil sistematik olarak işlenen bu suçlar sadece Filistinli esirlere değil aynı zamanda Gazze ablukasını kırmak için insani yardımları gemilerle ulaştırmaya çalışan Sumud filosu aktivistlerine de benzeri şekilde işlenmiştir.2006'dan beri abluka altında tuttuğu Gazze'de 27 Aralık 2008'de başlayan 'Dökme Kurşun' saldırısında yüzlercesi çocuk bin 500'e yakın Filistinliyi öldüren, sonraki yıllar boyunca 'Yankı, Savunma Sütunu, Koruyucu Kenar, Duvarların Koruyucusu, Kalkan' ve 'Ok' gibi adlar verdiği, her biri binlerce ölümle sonuçlanan saldırılar düzenledikten sonra dünyanın gözleri önünde soykırım uygulayan işgal devleti yargılanmadığı, tecrit ve tam ambargoyu da içeren yaptırımlara uğramadığı sürece, işlediği suçları sürdürecek ve daha bunlara daha da büyük suçlar ekleyecektir.
Türkiye hükümetini Filistin ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı ve işgal devletinin soykırım suçunun hesabını vermesi doğrultusunda hareket etmeye ve arabulucu değil soykırımın hamisi olan ABD'nin planına ortak olmaktan vazgeçmeye zorlamak elimizdedir.
Dünyanın her yerinde soykırımın ve suç ortaklığının karşısında, Filistin halkının yanında sesini yükselten halklarla birlikte Türkiye'de de Filistin dostları emperyalist – siyonist planın arabuluculuk kisvesi altında kabul ettirilmesine izin vermemek üzere mücadeleyi büyütmelidir.Gazze Filistinlilerindir!"