Haber Detayı

Ekonomide güncel veriler ve gerçekler…-2
Dr. r. bülend kırmacı haber3.com
28/12/2025 18:54 (3 saat önce)

Ekonomide güncel veriler ve gerçekler…-2

Dr. R. Bülend Kırmacı yazdı: Ekonomide güncel veriler ve gerçekler…-2

Bu makale dizisinde Türkiye ekonomisinin enflasyon, ödemeler dengesi, yatırımlar, borçlar açısından güncel durumunu değerlendirmek istedim.Kalkınmacı bir ekonomi için hangi öncelikleri ele almamız gerektiği üzerinde de duracağım.Biraz rakam yüklü makaleler olacak; ancak bu zorunlu, sabrınız için teşekkür ediyorum…Geçen makalemde enflasyon, büyüme, ödemeler dengesi üzerinde durmuştuk…Devam edelim…Dış Borçlar Alarm Veriyor!Öte yandan 550 milyar doları aşmakta olan dış borcu “alarm” veren Türkiye’mizde, yine Ekim 2025 kayıtlarına göre; Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, Ekim ayı itibarıyla 165,7 milyar ABD doları bulmuştur.

Bankalar kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre %0,8 oranında artarak 73,4 milyar ABD dolar olmuştur.

Öte yandan, Bankalar, dış borçları içeride mevduata reel enflasyonu karşılamayan faiz vererek ve kullandırdıkları ticari ve bireysel kredilere ise reel enflasyonun epey üzerinde faiz uygulayarak karlılıklarını sübvanse etmeseler bile (!) aşırı sayılır karlılıklarını bu döngüye borçlu oldukları aşikardır.Enflasyona Yenilen Para Arzı Verileri!Geniş para arzı M3, Eylül 2025 döneminde yıllık %39 büyümenin ardından Ekim 2025 döneminde yıllık %38,3 büyümüştür.

Burada paralellik söz konuşur.

Ancak asıl sorun, en dar para tanımı olan M1’in yıllık büyüme oranında olsa gerekir; ki, bu2025 Ekim ayında % 48,4 olarak gerçekleşmiştir.Hane-halkı Banka Kredisiyle “Yaşıyor”!Türkiye’mizin geçim koşulları belli.

Aileler gündelik ve kolayda mal ihtiyaçları için bile tüketici kredisi kullanmakta.

Yıllardır vurguladığımız gibi, bir ülkede işletmelere faaliyetleri nedeniyle tahsis edilen kredilerden fazlası, bankalar tarafından tüketicilere sunuluyorsa; ortada üretim yok tüketim vardır ve o tüketim de borçlanmaya dayalıdır.

Olan biten budur!Gerçekten parasal sektör tarafından verilen kredilerin yıllık artış hızı, hane-halkı için Eylül 2025'te % 47,8 iken Ekim 2025'te %47,9 olarak gerçekleşmiştir.

Finansal olmayan kuruluşlara verilen krediler ise Eylül 2025'te bir önceki yıla göre %37,9 artmışken, Ekim 2025'te %39,6 artmıştır.Bu Denklemden “Büyüme” Çıkmaz!Sonuç olarak; yıllık para arzıyla, iç borçlanmayla, faktör gelirleriyle, konvansiyonel sektörlerin çeyrek dönemli itelemeleriyle gerçekleşen bir “büyüme” istenilen istikrarı ve refahı sağlayamaz… Türkiye, katma değer üretimine, teknoloji tabanlı imalata, madenlerinin kamu tarafından işletilmesiyle sağlanan dış satımdan kaynaklı bir büyüme eksenine oturmak zorundadır.Bu Denklem Değişmeli, Bu Düzen Değişmeli !Geçen yazılarımdan birinde “ekonomik gelişmemizi bizde en az olan şeye ‘paraya’ bağlıyoruz, sonra da açık bütçe, borçlu Hazine üzerinden hüsrana uğruyoruz” demiştim.Bu denklem değişmeli, bu düzen değişmelidir…Türkiye’nin kalkınma, istihdam sağlama, sosyal hizmetler şemsiyesini her yurttaşı kapsayacak şekilde onarma (kara deliklerden arınma), kayıt dışı ekonomiyle mücadele etme (gerçekçi asgari ücretleri belirleme, göçmen ve kaçak iş gücü ile yüzleşme) gibi sorunları vardır… Bu sorunlardan hiçbirini paracı politikalarla aşamayız… Tasarruf, Yatırım, İstihdam, Üretim, Akılcı Dış Satım denklemini kurmak zorundayız…Bu yolda yasalarımızı ve kurumlarımızı yenilerken, gümrüklerimizi ve üçüncü ülkeler ile ticaret serbestisini en etkin şekilde ele almak zorundayız.Nüfusu 100 milyona giden Türkiye, Dünya’nın ilk 10 ekonomisi arasına girecekse, Dünya ekonomisinden 2 trilyon dolar pay almak, o arada yurttaşlarına kişi başı gerçek anlamda en az 20 bin dolar gelir sağlamak durumundadır.2026 Bütçesi umut vermese de, bir şekilde, Türkiye, milli gelirden “faize” değil yatırıma pay ayırmalıdır.

Katma değer ve üretkenlikten kaynaklanan yapısal dönüşüm katsayımızı yukarı çekmekten başka çaremiz yoktur.Yaşayan, Yarışan, Yenilenen Bir Ekonomi…Hedeflediğimiz: yaşayan, yarışan, yenilenen ekonomiyi kurmak için, hukuk sistemimizi de ekonomik düzenimizi güçlendirecek, yabancı ve yerli girişimcilere ilham verecek şekilde organize etmeliyiz.

O arada uluslararası tahkimin genel geçerli kurallarına saygı duyarken, ülkemiz mal ve hizmetlerine “yaptırım” uygulanmasına veya tarım ürünlerimize, örneğin pamuk başta hiçbir ürünümüze, haksızca kota tatbik edilmesine olanak tanımamalıyız.

Konvansiyonel iktisadi ilişkilerimizin yanı sıra Asya başta yeni gelişen pazarlarla ortak yatırım olanaklarını aramalı; o arada, elektronik para transferlerinde millileşme ve yeni uluslararası yatırım bankalarının kurulması konularında ön almalı, inisiyatif kullanmalıyız.Bir Türkiye var; hepimizin!Kalkınmanın, büyümenin, gelişmenin bir tek yolu var: akılcı, halkçı ve ulusal ekonomi!Not: Bu inceleme makalem sırasında TCMB verilerinden ve raporlarından da yararlanılmıştır.

İlgili Sitenin Haberleri