Haber Detayı
27 Aralık'ta, Aralık'ta yeniden Temsil Heyeti
Tarihin kırılma anları vardır: Ulusların kendisine biçilen yazgıları, kaftanları, deli gömleklerini, kefenleri yırtıp attığı anlar.
Tarihin kırılma anları vardır: Ulusların kendisine bi çilen yazg ıları, kaftanları, deli g ömleklerini, kefenleri y ırtıp attığı anlar.
Bazen bu bir savaş alanında, bazen bir masa başında, bazen bir meclis oturumunda, bazen de ulusu ulus yapan sembol bir mek ânda, tarihte, yerde belirir. 27 Aral ık’ta Ankara’da, Anıtkabir’de Ata’mızın huzurunda buluşan onbinler, T ürkiye Cumhuriyeti’ni muhafaza ve müdafaa etmek üzere büyük bir gövdeye dönü şt ü. O gün resmi bir tatil günü, anma günü de ğildi.
TBMM’nin a ç ıldığı 23 Nisan, Cumhuriyetimizin ilan edildiği 29 Ekim, Ata’mızın fiziken aramızdan ayrılarak sonsuzluğa uğurlandığı 10 Kasım değildi.
Tek kurucu önder Mustafa Kemal ’in, pusulas ı yalnızca “tam bağımsızlığı” g österen Band ırma Vapuru’na binenlerin başlattığı s ürecin Ankara’da kar şılandığı g ündü 27 Aral ık. Mustafa Kemal ve beraberindekileri o g ün nas ıl sevgiyle, saygıyla, umutla, heyecanla karşıladıysa Ankara, bu 27 Aralık’ta da benzer bir sevgi, saygı, umut ve heyecan vardı Anıtkabir’deki onbinlerin i çinde. 27 ARALIK’TA KİMLER VARDI? Mustafa Kemal’in huzurunda Seyyit Onbaşılar, Nene Hatunlar, Hasan Tahsinler, Kara Fatmalar, Ali Saipler, S ütçü İmamlar, Şerife Bacılar, Şahin Beyler, G ülnar Hatunlar, Yahya Kaptanlar vard ı.
İsmet İn önü haz ır bulunuyordu, Kazım Karabekir kaşlarını çatm ıştı.
Herkes hep bir ağızdan “Ne mutlu T ürküm diyene!” diye hayk ırıyordu.
Tek akıl, g övde, yürek olmu ş insanlar, s özde “Demokratik Aç ılım” adıyla y ürütülen “Böl-Parçala-Yönet” ba şlıklı ezeli k üresel siyaseti kolayla ştıran s ürece “Hay ır!” demek ve Atat ürk’ün manevi bünyesinden güç almak üzere bir araya gelmi şti 27 Aralık’ta, Anıtkabir’de.
Yanı sıra; aklını, duygusunu Anıtkabir’de hissettiren milyonlar vardı bu buluşmada. 19 Mayıs’ta Samsun’a atılan ilk adımdan sonra, T ürk ulusunu özgürlük, ba ğımsızlık fikrinde birleştirme ve diriliş bildirisi olan Havza Genelgesi’ne benliğini koyanlar, “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır”, diyerek Amasya Genelgesi ile ulusun yumruğunu havaya kaldıranlar; toplanış şekli ve yapısı itibariyle yerel olsa da Doğu’da alınacak bir kararın b ütün yurdu kapsad ığını g özler önüne seren, “Milli s ınırlar i çinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz.
Her türlü yabanc ı işgaline ve m üdahalesine kar şı millet birleşerek kendisini savunacak, direnecektir.” diye haykırarak Erzurum Kongresi’nde s ömürgecilere meydan okuyanlar, “tam ba ğımsızlık” ilkesinden ödün verilmeyece ğini, azınlıkların bağımsız devlet kurma isteklerine ve Anadolu’nun milliyet esasına g öre parçalanmas ı hedeflerine karşı koyulacağını, bu topraklarda yaşayanların ırki ve toplumsal haklarıyla birlikte, birbirlerine karşı saygı ve fedak ârl ık duygularıyla dolu “ öz karde ş” olduğunu t üm dünyaya ilan eden, iç ve d ış tehlikelerin doğurduğu Sivas Kongresi’nin delegeleri, vatan uğruna ölümden korkmad ıkları belli Kuvayı Milliyeciler vardı orada.
BİR BAŞKA TEMSİL HEYETİ 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti Ankara’ya gelmişti.
Bu 27 Aralık’ta ise, o g ünkü Temsil Heyeti’ni temsil eden bizler , milyonlar ın aklı, kalbi, geleceği vardı Anıtkabir’de.
Mustafa Kemal’in ö ğretisiyle, ilkelerini ve devrimlerini korumaya ant i çmi ş çocuklar ı, askerleri, kadınları, erkekleri ve hepsinin birden oluşturduğu bir başka Temsil Heyeti geldi Ankara’ya.
TARİHİ UYARI Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Ana, her zaman olduğu gibi m ücadeleci ruhuyla, benli ğiyle ön saflardayd ı. “Vatan elden gidiyor, başka vatanımız yok.
Ben oğlumun başında yemin ettim.
Ona verdiğim s özü yerine getirece ğim.
Beni kimse durduramaz.” diye haykırıyordu.
Pakize Ana adeta ter örü yasalla ştıran bu s üreci net bir biçimde ele ştiriyor, herkesi vatani sorumluluklarını üstlenmeye ça ğırıyordu.
ADINI DOĞRU KOYALIM: ETNİK, BÖLÜCÜ FAALİYET Sözde aç ılım s ürecinde verilen ödünlerle birlikte, insanlar ını katlettiği ülkenin, ulusun meclisine bir teröristin, bir terör örgütü liderinin davet edilmesine ba şka bir ülke tarihinde asla rastlanamaz.
Konu, Kürt siyasi hareketinin TBMM çat ısı altında s ürdürülmesi ise bu zaten halihaz ırda yapılmakta.
Bunun i çin sivil, asker demeden hain pusularla elli bin insan ı katletmiş PKK liderinin kanaat önderi gibi a ğırlanmasına gerek yoktur!
Kaldı ki; etnik bir tanımlamayla, mikro milliyet çilikle yap ılana “siyasi hareket” denmez; ancak b ölücü, y ıkıcı yasa dışı faaliyet , denir.
Onurlu m ücadelesiyle var olan Gazi Meclisimize hayattaki gazilerimiz davet edilmeli, onlar ın neler yaşadığı anlatılmalı, aktarılmalı.
SEN DE “DEMOKRATİK AÇILIM”, BEN DİYEYİM “BÜYÜK İSRAİL PROJESİ” Emperyalistlere karşı verilen ve olağan üstü bir zaferle taçlanan onurlu Türk Ba ğımsızlık Savaşı ile kaybedilmekten son anda kurtulan topraklarımıza yeniden bakış atıyorlar.
Bu defa başka s üslü, soslu nitelendirmelerle yürüyor, yeni tasar ımlar ve kamufle edilmiş niyetlerle yaklaşıyorlar. “B üyük Orta Do ğu Projesi” olarak adlandırılan ancak ger çekte “Büyük İsrail Projesi” olan b ütün bu tasar ımda, T ürkiye’den kopar ılmak istenen topraklar i çin tarihi ve anayasal ba ğlarla ülkemizin ayr ılamaz par ças ı olan kardeş K ürtler üzerinden hafife al ınamayacak tehlikede bir oyun oynanıyor.
T ürk ulusundan al ınamayacak yerlerin, başka kişiler ve unsurlar kullanılarak, tedricen yani aşamalı bir bi çimde İsrail jeopolitiğine katılması hesaplanıyor. 1000 yıllık ilahi krallık hayali kuran Siyonistler i çin bir çeyrek as ır sadece g öz kapa ğını oynatma s üresi.
Özetle, biraz Kürtlerin özerkli ğinde, sonra bağımsızlığında, en sonunda da İsrail sınırlarında sayılacak bir tampon b ölge hayali üretiliyor.
Öyleyse Pakize Ana ç ığlığında ve sorusunda haksız mı? “Ben boşuna mı şehit verdim?
Bu vatana ne zaman sahip ç ıkacaksınız?” Biz de soralım: Sahi, ne zaman?