Haber Detayı
Bülent Turan'dan AKP'de 'iç temizlik' iması: 'Üstümüze yapışan parazitler var...'
İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, yandaş Yeni Şafak'ta kaleme aldığı yazıda, AKP'nin 'iç muhasebe' yapması gerektiğini vurgulayarak Kapımızın önüne bırakılanlar olduğu gibi, maalesef üstümüze yapışan parazitler veya çizgisinde sabit duramayanlar da var dedi.
AKP'li İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan , iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak için kaleme aldığı yazıda medyada iktidara yakınlığıyla bilinen gazetecilerin yaşadığı tartışmaların ve başlatılan soruşturmaların partiyi olumsuz etkilediğini belirtti.
Partiyle doğrudan bağı bulunmayan kişi ve ilişkiler nedeniyle iktidar partisinin kamuoyu önünde sorgulanır hale geldiğini belirten Turan, Garip olan ise bizim olmayan çürük elmalar için 'Bir dakika, bu bizim değil ki' demekte tereddüt etmemiz.
Değerlerimizden gelen ve kabahati önce kendinde aramayı erdem olarak gören anlayışımız, bir noktadan sonra, sürekli olarak kendinden şüphe etme hastalığına ve iletişim körlüğüne dönüşüyor ifadelerini kullandı.
ÜSTÜMÜZE YAPIŞAN PARAZİTLER VAR Parti olarak iç muhasebelerini yapmaların gerektiğinin altını çizen Turan, partiye yapışan parazitler uyarısı yaptı: Ancak meseleye sadece bu pencereden bakıp kendi iç muhasebemizi yapmamak da sorunu halının altına süpürmek olur.
Kapımızın önüne bırakılanlar olduğu gibi, maalesef üstümüze yapışan parazitler veya çizgisinde sabit duramayanlar da var elbet.
Turan' ın yazısının bir b ölümü ş öyle: Bir siyasi hareket, özellikle de genel veya yerel yönetimde iktidar olan bir siyasi hareket, bünyesinde iki çe şit profil barındırır.
Birincisi, kuruluşundan itibaren hareketin i çinde olan ya da en zor zamanlarda dik durup omuz omuza yürüyen, te şkil ât kademelerinde görev alan, partiyle do ğrudan illiyet bağı bulunan insanlardır.
İkinci grup ise doğrudan parti kimliği taşımayan, teşkil âtlar ında veya siyasi m ücadelesinde aktif rol almam ış, ancak sosyal hayatta, b ürokraside, hatta ticarette o siyasi hareketle konumlanan, etkile şim i çinde bulunan, ayn ı siyasi eksende bulunan ve topluma bu kimlikle yansıyan kişilerdir.
Bu her iki grubun sosyal hayattaki algıları, aynı zamanda partinin algısını oluşturur; partinin vitrini haline gelirler.
Parti ile aralarındaki simbiyotik ilişki sebebiyle ister istemez karşılıklı bir etkileşim doğar; belirli bir ölçüde onlar ın doğruları partinin doğrusu, yanlışları partinin yanlışı, s özleri partinin sözleri haline gelir. 23 y ıllık iktidar s üreci, AK Parti için bu hinterland ı doğal olarak genişletmiştir ve özellikle son zamanlarda, bu geni şlemenin getirdiği birtakım sancılara şahit oluyoruz.
Bazı kişilere y önelik olarak bu partinin misyonuna, ahlâki iddias ına ve inancına uymayan, rahatsız edici birtakım sapkınlıklar, bazen de etik olmayan ticari iş ilişkilerini konu alan adli s üreçler ya şanıyor.
Ne yazık ki 23 yıllık iktidar partisi de bu kişilerle birlikte, adeta sanık sandalyesine oturtuluyor.
Son zamanlarda kapımızın önüne sürekli olarak böyle Truva Atlar ı’nın bırakılmasının altında, bazı siyasi mahfillerin yakın tarihli soruşturmalarla ortaya sa ç ılan kendi çürümü şl üklerini gizleme çabas ı olduğu a ç ık.
Garip olan ise bizim olmayan çürük elmalar için “bir dakika, bu bizim de ğil ki” demekte teredd üt etmemiz.
De ğerlerimizden gelen ve kabahati önce kendinde aramay ı erdem olarak g ören anlay ışımız, bir noktadan sonra, s ürekli olarak kendinden ş üphe etme hastal ığına ve iletişim k örlü ğ üne dönü ş üyor.
Ancak meseleye sadece bu pencereden bak ıp kendi i ç muhasebemizi yapmamak da sorunu hal ının altına s üpürmek olur.
Kap ımızın önüne b ırakılanlar olduğu gibi, maalesef üstümüze yap ışan parazitler veya çizgisinde sabit duramayanlar da var elbet.
İktidar g ücü, siyasetin ili şkiler ağı, birtakım insanların başını d öndürebilir.
İnsanoğlu nefsine yenik d ü şebilir.
Kişisel hayatlarımızda b öyle insanlar ı belki affedebilir veya daha hoşg örülü davranabiliriz ama söz konusu olan koskoca bir siyasi hareket ve y ılların emeği olunca, ne yazık ki elimiz bu kadar geniş değil.
Bu siyasi hareketin ne mazisinde ne de y ürüyü ş ünde olmay ıp sadece iktidardan faydalanmayı hedefleyen; k âh i ş d ünyas ından, k âh bürokrasiden veya ba şka sosyal sınıflardan gelip ikili ilişkilerle bu siyasi harekete yanaşan, bu sayede sosyal ve mesleki kazanımlar elde eden insanların oluşturduğu maliyetler giderek artıyor.
Olan olduktan sonra “bunlar bizden değil” diyerek sorumluluktan sıyrılmaya çal ışmak yerine, en başından hassas davranıp, ince eleyip sık dokuyarak, kime destek verdiğimize, kimlerle yan yana geldiğimize, kimlerin bu camiayı kullanmaya kalktığına dikkat etmemiz lazım değil mi?
Derg âha hep do ğru odunları se çip getiren Yunus Emre’nin “Taptuk’un kap ısına eğri odun yakışmaz” dediği gibi, Milletin Evi olan AK Parti’ye eğrileri, yanlışları sokmamak da bizim hassasiyetimiz olmalı değil mi?
Unutulmamalıdır ki bu siyasi hareket kimsenin ikbalini temin i çin kurulmam ıştır.
Kapı kapı gezip bu siyasi davayı ayakta tutan, derdi Allah Rızası, milletin ve ümmetin selâmeti olan te şkilatımıza, koca bir ömrü bu siyasi hareket için harcayan say ın Cumhurbaşkanımıza, hırslarının esiri olmuş birtakım insanların özel veya ticari hayatlar ının maliyetini y ükleyemeyiz.
BÜLENT TURAN İLE ALİ YERLİKAYA ARASINDA TARTIŞMA İDDİASI Öte yandan bu ay başında Bülent Turan ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya arasında gerginlik olduğu öne sürülmüştü.
Bülent Turan'ın, Yerlikaya'nın yardımcılarından Mehmet Aktaş'ın annesinin cenaze törenine İçişleri Bakanlığı uçağıyla katılmak için, TBMM bütçe görüşmelerinde olduğu gibi özel kalem müdürlüğünden haber beklediği, beklediğin haberi gelmediği iddia edilmişti.